Kocaeli Üniversitesi (KOÜ) Rektörü Nuh Zafer Cantürk’e göre bugüne kadar yeterince gelişme göstermeyen üniversite-sanayi iş birliğinin dünyadaki örnekleri gibi yoğun teknolojik sıçrama yaratabilmesi için tarafların öncelikle egolarını bir kenara bırakmaları gerekiyor.
Üniversite ve sanayinin karşılıklı olarak birbirlerini beklediklerini, birbirlerini tanımadıklarını söyleyen Cantürk, üniversitede üretilen bilimin kolaylıkla teknolojiye dönüşmediğini, sanayinin de üniversitede hangi konuların çalışıldığını, hangi konulara katkı sağlayacağını bilemediğini, sanayinin aceleci olduğu için de teknolojik ihtiyaçlarını yurt dışından karşıladığını, bunun da kaynak israfına yol açtığını söyledi.
“Biz bugün tarafların bu bekleyişi bırakmasını ve zaman problemini aşmasını arzu ediyoruz. Bunun için de çekingenlikten, cesaretsizlikten, karşılıklı birbirimizi tanımamaktan kaynaklanan problemleri aşmak için bu işi koordine edecek bir kuruma ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz” diyen Cantürk, köklü iş birliğini sağlamak için yeni bir arayış içinde olduklarını anlattı. Cantürk, ekim ayında OSB’lerin katılımıyla yapılacak büyük bir çalıştay ile üniversite-sanayi iş birliğinde, Türkiye’ye örnek olacak, kişilerden bağımsız kurumsal bir yapı oluşumunun temellerinin atılacağını anlattı.
208’den fazla katılımcının, 13 masada 13 ayrı konu başlığını masaya yatıracakları dev çalıştay hazırlıkları başladı. Çalıştay ile Kocaeli’nde OSB’ler özelinde reel sektör için sorunlar ve çözüm yollarına ilişkin bilgi ve data havuzu oluşturulacak. Çalıştay taslağına göre tüm OSB yöneticileri, OSB’lerde faaliyet gösteren firma temsilcileri, öğretim görevlileri ve akademisyenler OSB’ler özelinde reel sektörün teknolojide take-off yapabilmesi için beyin fırtınası yapacak.
Projenin ilerleyen aşamalarında üniversite-sanayi iş birliğinde Türkiye’ye örnek olacak bir model oluşturularak belirlenecek yol haritası ile uygulamaya konulacak. Paydaşların katılımıyla oluşturulacak Danışma ve Uygulama Kurulu ya da Konseyi gibi bir yapı, iş birliğinin sürekliliği ve kurumsallığı için hazırlıkları ve uygulamayı koordine edecek.
Cantürk: “Bir araştırma üniversitesi adayı olarak bugüne kadar başarılamayan üniversite-sanayi iş birliğini kurumsal hale getirerek Türkiye’ye örnek bir model oluşturmak istiyoruz. Üniversite ve sanayi iş birliğini geliştirmek için Kocaeli dışındaki üniversiteler ve firmalara da proje üretiminde açık olacağız” dedi.
Kocaeli Üniversitesi sanayi ile iş birliğinde en verimli olarak görülen Üçlü Sarmal İnovasyon Modeli’ni uygulayacak. Bu modelde üniversiteler, endüstriyel kuruluşlar ve devlet, birbirleriyle etkileşim halinde; bilgi ve kaynak paylaşımı, her düzeyde iyileştirmeyi sürekli yaparak inovasyonu desteklemeye çalışıyor. Üçlü sarmal inovasyon modeli, birçok ülkede ve bölgede inovasyon politikalarının oluşturulmasında ve üniversite-sanayi-devlet iş birliğinin güçlendirilmesinde referans alınan bir yaklaşım olarak uygulanıyor.
Üniversitedeki bilgi birikimi biran evvel sanayiye, sanayide var olan teknoloji üniversiteye aktarmak üzere uygulanacak model çerçevesinde iş birliğinin adımları da şöyle olacak:
- Öncelikle taraflar arasında karşılıklı güven esasına dayalı, kurumsal ve işler bir yapı kurulacak. İşbirliği, kazan-kazan ilkesine dayalı olarak gerçekleştirilecek.
- Üniversite-sanayi iş birliği, tedarikçi müşteri ilişkisi içerisinde yürütülecek. Sanayi müşteri, üniversite ise tedarikçi durumunda olacak.
- Üniversitede eğitim ve araştırma konuları birbirinden ayrılacak. Araştırma faaliyetlerini daha müşteri odaklı bir hale getirilecek. İstihdam politikasına katkıda bulunacak.
- Üniversite-sanayi iş birliği konusunda bir envanter çalışması yapılacak. Sanayinin çıktıları bu şekilde paylaşılacak. Taraflar birbirlerini tanıyacak.
- Üniversitede başta laboratuvar olmak üzere; verilebilecek hizmet, olanak ve danışmanlıkların sanayicilere aktarılması için katalog hazırlanacak.
- Üniversite-sanayi ortak araştırma merkezi gibi çalışabilir mekanizmaları oluşturulacak.
- Üniversite ve endüstriden katılımlarla oluşan bölümler için danışma kurulları kurulacak. Fakültelere sanayi danışmanı atanacak ve kendilerine ofis tahsis edilecek.
- Üniversitede isteyen iş dünyası kuruluşlarına iş birliği kurmak için fiziki alanlar oluşturulacak.
- Sanayiciler üniversitede istediklerinde toplantı ve seminer yapabilecekleri oda ve salonlara sahip olacak.
- İşletmelerdeki yetkili uzmanlara öğretim görevlisi statüsü kazandırılacak. Sanayiden doktora yapmış kişilerin doçent, profesör olması için onlara ders anlatma imkânı verilecek. Onların bir proje ya da yayın yapmaları, sanayinin sorunlarına çare bulmak için sorunları üniversiteye getirmeleri teşvik edilecek.
- Üniversite mezunlarının kendi öğrenim yaptıkları yerlere dönüp öğrencilerle deneyimlerini paylaşmaları için ortamlar yaratılacak. Ortak projeler yapılması, üniversiteler bilgi envanteri oluşturulması, sanayicinin güncel sorunları için proje yaratması ve fon sağlanması teşvik edilecek
- Üniversitenin eğitim programı sanayinin ihtiyaçlarına göre değiştirilecek.
- Öğretim üyelerinin yükselme kriterlerinde değişiklik yapılacak. Yükselme kriterleri arasına TÜBİTAK veya AB projeleri, Ar-Ge ve patent performansları da eklenecek. Aynı şekilde 22.09 öğrenci projeleri de kabul edilecek.
- Akademisyenlerin endüstriyel deneyimlerinin artırılması ile üniversitenin daha dinamik hale getirilmesi sağlanacak.
- Sanayide staj imkânları kolaylaştırılacak, işyeri eğitimine ağırlık verilerek sanayinin gerekleri öğrenilecek.
- Öğrencilerin haftanın belli günlerinde iş yerlerinde mesleki eğitim programlarına katılabilmesi için ders planlarında değişiklik yapılacak. Uygulamaya ağırlık verilecek.
- Öğrencilerin katılacağı teknik gezilerin organize edilmesi ve sanayicileri ortak seminer ve panellerin yapılması sağlanacak.
- Lisansüstü öğrencilerin tez ve bitirme ödevlerinin sanayi açısından anlamlı olması, sanayicinin ihtiyaçlarına göre hazırlanması sağlanacak.
1- Altyapı sorunları ve çözümleri
2- Enerji ve çevre yönetimi
3- Teknolojik dönüşüm ve dijitalleşme
4- Finansman ve Teşvikler
5- Yönetim ve işletme modelleri
6- İnsan kaynakları ve eğitim
7- İnovasyon ve Ar-Ge
8- Hukuki ve mevzuat sorunları
9- Pazarlama ve uluslararası rekabet
10- Sosyal sorumluluk ve çalışan refahı
11- Sektörel dinamikler ve işbirlikleri
12- Kriz yönetimi ve dayanıklılık
Yaşlanan yaş almış demektir. İhtiyarlayan ise artık hedefi kalmayan demektir. Öğretim Üyesi ile akademisyen arasında da fark var. Öğretim Üyesi dediğimiz kişiler memur; dersini yapar, dersini anlatır, hastasına bakar, unvanını yükseltmek için yayın yapar. Sonra “ev ödevim bitti” der, oturur. Ama akademisyen 40 yaşında da 50 yaşında da 70’inde de 80’inde de katkısını sürdürür. Emekli olur, gelir yine toplantıda en önde oturur, katkıda bulunmaya çalışır. Ben onun için arkadaşlara diyorum ki; “Memur olmayın, akademisyen olun.”
Üniversitede hem hocalarda, hem yeni yetişen akademisyenlerde yüksek ego var. Benim üzerime düşen de buradaki egoyu ortadan kaldırmak. Göreve getiriyorsunuz sonra bir bakıyorsunuz ki ‘kraldan daha çok kralcı’ olmuş. Bu anlayışı kırmaya çalışmaktan başka yapacak bir şey yok.
Bir OSB’de yapılacak toplantıya biraz geciktim. Bir yönetici bana “Ağaç olduk hocam” dedi. Bireysel olarak yanıt verseniz; “Biz sizin daha fazla vaktinizi almayalım o zaman. Çok teşekkür ederim, özür dilerim.” dersiniz. Ama bir misyonum ve yapacaklarım var. ”Kusura bakmayın” diyerek oturdum. “Egonuz yüksekmiş. Bizim de var ama kapıda bıraktık. Biz üzüm yemeye geldik, bağcı dövmeye değil.” diye yanıt verdim.
Sanayicinin de egosunu bir kenara bırakması lazım. Güncel sorunları için proje yapılmasına istekli olmalı. Yani “Güçlüyüm, param var, teknolojiyi satın alırım” dememeli. ”Ben bu parayı dışarıya harcamayayım. Gelin beraber proje yapalım” demeli.