Dün beklenen “rekor” büyüme verisi açıklandı: %21.7. İlk başta çok yüksek bir oran gibi gözükmekle birlikte bu oranın çok güçlü bir baz etkisi barındırmakta olduğunu da unutmayalım. Geçen senenin aynı döneminde büyüme hızımız yüzde -10.4 olmuştu. Böylesine yüksek büyüme oranları bu çeyrekte pek çok ekonomide görebileceğimiz oranlar. (Örneğin İngiltere’de bile 2. çeyrek büyüme hızı yüzde 22.2 oldu. Mamafih onlar geçen senenin 2. çeyreğinde daha keskin bir daralma yaşamışlardı.)
Harcamalar yöntemiyle bakıldığında 2. çeyrekte büyümeyi bu yüksek seviyeye taşıyan ana faktörün yüzde 22.9 artış gösteren hanehalkı tüketim harcamaları olduğu gözüküyor. Geçen senenin aynı döneminde yüzde 9.2 azalan tüketim harcamalarında bu denli artış kaydedilmesinde bu dönem ortalamada yüzde 35 gibi bir artış gösteren tüketici kredilerinin de önemli payı var. İkinci sırada ise dış ticaret performansı var. Bu dönem ithalattaki artış yüzde 19.2 olurken, ihracattaki artı yüzde 59.9.
Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış rakamlarla çeyrekten çeyreğe baktığımızda ise büyüme hızının yüzde 0.9 olduğunu görüyoruz. Birinci çeyrekte bu rakam yüzde 2.2 olmuştu. Çeyrekler itibarıyle büyüme ivmesinde bir miktar yavaşlama olduğu söylenebilir. Son 2 çeyrekte de bu yavaşlamanın devam etmesi beklenebilir. Tüketici kredilerindeki artış oranı son hafta yüzde 18’in altına gerilemiş durumda. Ancak şimdiden yılın kalanında ihracatın önemli bir ivme sağlamaya devam edeceğini de söyleyebiliriz. Temmuz ve Ağustos ayına ilişkin PMI verileri oldukça iyi gelmeye devam ediyor. Temmuzda 54.0 olan oran Ağustosta 54.1’e yükselmiş durumda. (Öte yandan, Ağustos ayında girdi maliyetlerinde ve nihai ürün fiyatlarında keskin artışların devam ediyor olması enflasyon kanadında ümitli olmayı engelliyor.)
Açıklanan rakamlar içinde bu yüksek büyüme oranının neden refah etkisi yaratamadığı da görülmekte. Gelirler yöntemiyle hesaplanan GSYH rakamlarına göre bu çeyrekte toplam işgücü ödemeleri 467 milyar TL olmuş. Toplam GSYH içerisindeki payı yüzde 29.5. Geçen senenin aynı döneminde ise bu pay yüzde 33 imiş. Güçlü bir mevsimsellik içeren işgücü ödemelerinin payını son 4 çeyreğin ortalamalarıyla hesapladığımızda da, bu paydaki gerilemenin bir yıldır devam etmekte olduğu görülüyor.
Öte yandan, gayrisafi sabit sermaye oluşumunda olumlu bir seyir izlenmekte. Bu çeyrekte yüzde 20.3 artış gösteren yatırım harcamaları son 4 çeyrektir artıyor. Ancak şunu da belirtmekte fayda var: Artmasına rağmen yatırımların düzeyi hâlâ 3 yıl öncesinin oldukça altında kalmaya devam ediyor.
Bugünden sonra 2 çeyrekte de yüzde sıfır büyüme olması durumunda bile 2021 büyüme oranı yüzde 8’in üzerinde gelecek. Ancak şimdiden son 2 çeyrekte yüzde 5’lerin üzerinde bir büyüme öngörülebilir. Bu durumda da 2021 büyüme oranı yüzde 11’lere ulaşacaktır. Neticede yüksek büyüme ile birlikte yüksek enflasyonu yaşamakta olduğumuz bir dönem içerisindeyiz. Ancak bu yüksek enflasyon aynı zamanda hanehalklarının alım gücünü düşürerek genel refah seviyesini de düşürüyor.