Son altı ayda Türkiye’nin kredi notuna dair dört önemli gelişme yaşandı. S&P 2023 Aralık ayında Türkiye’nin kredi notu görünümünü "durağan"dan "pozitif"e çevirdi. Onu 2024 Ocak ayında benzer görünüm değişikliği ile Moody’s izledi. Ardından mart ayında Fitch Ratings kredi notunu "B"den "B+"ya yükseltirken, not görünümünü "durağan"dan "pozitif"e çevirdi. Ve son olarak hafta sonu S&P Türkiye'nin kredi notunu B’den B+’ya yükseltirken, kredi notu görünümünü "pozitif" olarak korudu.
Üç büyük rating kuruluşundan gelen bu not hamlelerinin ardından öğrendiklerimizi özetlemek gerekirse:
- Rasyonele dönüşün sonuçlarını almaya başladık. 18 Aralık’taki “Not artışı bahara mı kaldı?” başlıklı yazıda “Bir not artışı, eğer politikalarda bir geri dönüş ya da sulandırma olmazsa, yılın ilk çeyreğinde gelebilir” demiştik. 2023 Mayıs seçiminin ardından politikalarda yapılan değişikliklerin ve geleneksel politikalara yönelişin kredi derecelendirme kuruluşları tarafından olumlu karşılandığını görüyor ve bunun bir not artışına dönüşmesi için politikalardaki normalleştirme ve ekonomideki dengelenme sürecinin sürdürülmesi gerektiğini biliyorduk. Bu not hamleleri politika değişikliğinin ve geleneksel politikalara yönelişin kredi derecelendirme kuruluşları tarafından olumlu karşılandığının bir göstergesi olduğu kadar 2023 ortasına kadar uygulanan politikaların yanlışlığının ve Türkiye’ye ciddi zaman kaybettirdiğinin teyididir.
- S&P’den gelen not artışı Türkiye için olumludur ama yeterli değildir. "B+” yatırım yapılabilir seviyenin 4️ basamak altındaki bir nottur. “Yüksek derecede spekülatif” bir not olarak sınıflandırılmaktadır. Yani bu tanıma göre “B+ notuna sahip bir ekonomi şu anda mali yükümlülüklerini karşılayacak kapasiteye sahiptir ancak olumsuz iş, finansal veya ekonomik koşullar, yükümlünün mali yükümlülüklerini karşılama kapasitesini veya istekliliğini olumsuz etkileyebilir” demektir. Türkiye cuma günkü not artışının ardından Benin, Bosna, Bahamalar, Bahreyn, Fiji, Ruanda, Senegal ve Ürdün ile aynı kategoride yer almaya başladı. Parlak bir grupta değiliz.
- Bir ekonomi için başarı ölçütü en az BBB- notuna sahip olmaktır. Bizim 2016 yılında kaybettiğimiz yatırım yapılabilir ülke kategorisine yükselmemiz gerekiyor.
- Rating kuruluşları yatırımcılara potansiyel kayıplar ve borç ödeme kabiliyeti ile ilgili kredi değerlendirmesi sunarlar. Her ne kadar bu değerlendirmeler mutlak bir risk göstergesi olmasa da yatırımcıların kararlarını etkiliyor. Borç verenler borç verirken o ülkenin ya da şirketin notuna bakarlar. Çünkü paralarını geri alıp alamayacaklarını bilmeye çalışırlar. Bazıları ise borç vermek için en az iki kuruluştan BBB notu olmasını isterler. Türkiye’nin kredi notu arttıkça dışarıdan borçlanma imkânları da iyileşecektir. Aynı şekilde doğrudan yatırımcılar da yatırım yapacakları ülkenin kredi notunu dikkate alırlar. Bizim BBB kategorisine yükselmemiz doğrudan yabancı sermaye yatırımlarını çekebilmemizi kolaylaştıracaktır.
- Bir sonraki not değerlendirmesi 19 Temmuz’da Moody's tarafından yapılacak. Eğer mevcut politikalar ile buna uygun parasal ve mali duruş sürdürülürse Temmuz’da da bir not artışı gelmesi sürpriz olmaz. S&P açıklamasında dış dengelenmenin de etkisiyle para, maliye ve gelirler politikası arasındaki koordinasyonun iyileşebileceği ve önümüzdeki dönemde portföy girişlerinin artacağı, cari açığın daralacağı ve enflasyon ile dolarizasyonda düşüşün öngörüldüğü kaydediliyor. Bunlar yeni not artışlarını tetikleyecek gelişmelerdir.
- Biz not artışı beklerken bir not düşüşü gelebilir mi? Pozitif görünüm olması yakın gelecekte bir not düşüşüne işaret etmiyor ama orta vadede her şey olabilir. 2021 yılının ikinci yarısındakine benzer şekilde “geleneksel olmayan” garip bir politika karışımına geri dönüş veya makroekonomik ve finansal istikrarsızlık risklerini artıracak politik gelişmeler, iç siyasi veya güvenlik durumunun bozulması; ekonomiyi ve dış finansmanı etkileyecek şekilde uluslararası ilişkilerin bozulması, mevduat sahiplerinin güveninin azalması, banka bilançolarının zayıflaması, ödeme dengesi baskılarının artması, cari işlemler açığının sürekli genişlemesi, dış finansmana erişimin zorlaşması, büyük ve tekrarlanan bütçe açıkları para otoritesinin bağımsızlığına siyasi müdahale gibi faktörler not düşüşlerini ya da görünüm değişikliklerini tetikleyebilir.
- Türkiye ilk BBB notunu 1992 yılının mayıs ayında almıştı ancak 1994 Ocak ayında kaybetti. Daha sonra 2013 Mayıs ayında tekrar aldı ama o da kısa sürdü ve üç yıl içinde kaybetti. Rating tecrübelerimizden öğrendik ki; bu ratingciler not artırırken yavaş ve titiz davranıyorlar. Not düşürürken ise olabildiğince hızlılar. Onun için ekonomiyi bir deneme alanı haline getirmemek, ekonominin temel kurallarına aykırı uygulamalara yönelmemek gerekir.