DAVET meslektaşım, Gelecek Partisi’nin kurucu kadrosunda yer alan Tülin Dinçelli, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) ve DEİK Genel Sekreterliği döneminden tanıdığım, partinin Ticaret Politikaları Başkanı Mustafa Mente ve basın danışmanı Ufuk Karcı’dan ayrı ayrı geldi:
● Ekonomide “GELECEK MODELİ” toplantısı.
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, kürsüye partinin Ticaret Politikaları Başkanı Mustafa Mente, Hazine ve Maliye Politikaları Başkanı Serkan Özcan, Hazine ve Maliye Politikaları Başkan Yardımcısı Kerim Rota ve Genel Başkan Danışmanı İbrahim Turhan’la birlikte çıktı.
Ahmet Davutoğlu, devletle ilgili şu mesajı verdi:
- Otoriter devlete karşıyız. Kamu düzeninden yanayız.
2001 ve 2008 krizine işaret etti:
- COVID-19 sonrası dönemde ihtiyaç duyacağımız ekonomi politikalarını eski ezberlerle üretemeyiz. COVID-19 krizini 2001 ve 2008’le benzer görmek, ciddi bir analiz hatası olur.
Ekonomide “GELECEK MODELİ” nin “3 fazlı, 8 ilkeli” olduğunu vurgulayıp, şu benzetmeyi yaptı:
- Uzaya uydu gönderilirken, ilk roket ateşlenince yer çekimine karşı ciddi itici güç yaratır. Uydu uzaya ulaşır. İkinci ateşleme ve bazı parçalardan ayrılması, uyduyu yörüngeye oturtur. 3’üncü aşamada uydu yörüngede hareket eder.
Öngördükleri 3 fazı şöyle sıraladı:
- 1) Acil kriz yönetimi (olağanüstü önlemler), 2) Normalleşme (geçiş süreci), 3) Niteliksel dönüşüm (yeni ekonomik yörünge).
Etki analizi yapılmadan adım atılmaması gerektiğini vurguladı:
- “Korona tahvili”ni Avrupa’dan önce önerdik, dikkate almadılar. Açıklanan paketler genelde halkı borçlandırmaya yönelik. Bunu biz yanlışta ısrar olarak görüyoruz. Doğrusu, “evde kal” denilen vatandaşın asgari geçimini sağlamak olmalıydı.
Merkez Bankası Başkan Yardımcılığı, Borsa İstanbul Başkanlığı görevlerinde bulunmuş İbrahim Turhan, gelir dağılımıyla ilgili şu saptamayı paylaştı:
-Nüfusun en zengin yüzde 10’unun geliri Avrupa Birliği seviyesindeyken, en alt gelir dilimindeki 16 milyon insanımız yaşamlarını yoksulluk sınırının altındaki geri kalmış ülkelerin koşullarında sürdürmeye çalışıyor.
Asgari ücretin ülkemizde yaşam standardı haline geldiğini savundu:
- Her iki çalışandan biri 2 bin 500 lira ve altı ücretle yaşam mücadelesi veriyor.
Serkan Özcan, sunumunun “İşsizlikle Mücadelede GELECEK” başlıklı bölümünde partinin şu vaadini açıkladı:
- Çalışma hayatı üzerindeki yükleri azaltıp, “Kayıtsız İşçi Barışı Projesi” uygulayacağız. İşverene, kayıtsız çalışanları beyan etme şartıyla bir defaya mahsus geriye dönük inceleme yapılmayacağını kanunla garanti edeceğiz.
Kerim Rota, bu projeyi şöyle anlatmayı yeğledi:
- Önceliğimiz çalışan ve iş sağlayan olacak. Biz “kayıt dışı varlık”, “şüpheli servet” ve “rantiyeyle imar barışı” değil, “emek barışı” ilan edeceğiz.
Ardından partisinin asgari ücretle ilgili vaadinin altını çizdi:
- Asgari ücretin brütünü net ücrete dönüştüreceğiz.
Brüt asgari ücretin nete dönüştürülmesi, her seçimde muhalefet partilerinin vaatleri arasında yer alıyor.
“Kaynak” yaratılabilse, iktidar partisi de bunu yapmak istemez mi?
İşçi-işveren ortaklığı sistemi devreye girecek
GELECEK Partisi Hazine ve Maliye Politikaları Başkanı Serkan Özcan’ın sunumundan şu vaat dikkatimi çekti:
· İstihdamı korurken verimliliği artıran, gönüllülük esasına dayalı “işçi-işveren ortaklığı” sistemini uygulamaya başlayacağız.
· Çalışanların, çalıştıkları şirketlere ortak olabilmesine imkan verecek finansal desteği sağlayıp, sermaye piyasaları altyapısını buna uygun hale getireceğiz.
“İşçi-işveren ortaklığı” veya “işçinin çalıştığı şirkete ortaklığı” kulağa hoş geliyor…
Bir de “nasıl”ını öğrensek…
Sendikalaşma ile ‘esnek çalışma’ kol kola girer mi?
GELECEK Partisi Hazine ve Maliye Politikaları Başkan Yardımcısı Kerim Rota’nın sunumunda şu bölüme takıldım:
· Sendikalaşmayı teşvik edecek ve istihdam güvenliğini artıracağız.
· Esnek çalışma ile istihdamı yaygınlaştıracağız.
TÜRK-İŞ, HAK-İŞ ve DİSK’e sorun bakalım, hangisi “esnek çalışma”nın sürekliliğini kabul eder?
Devletin ‘Girişim Sermayesi Ortaklığı’ modeli işler mi?
GELECEK Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, şu noktanın altını ısrarla çizdi:
- Bütçenin içinde tanımlanmamış hiçbir yatırım doğru değildir.
Partinin Hazine ve Maliye Politikaları Başkanı Serkan Özcan, konuyu şöyle irdeledi:
- Başta Türkiye Varlık Fonu olmak üzere bütçe dışı nitelik kazanmış tüm uygulamaları sonlandıracağız.
Ardından COVID-19 sürecinde zorlanan şirketler için şu formülü ortaya koydu:
- Liyakat sahibi ekip ile şeffaf biçimde kalkınmada kritik öneme sahip sektörleri belirleyip, bu sektörlerdeki firmaların finansal sorunlarının daha fazla borçlanma ile değil, kamu önderliğinde kurulacak “Girişim Sermayesi Ortaklığı” ile çözülmesini sağlayacağız.
Hükümet, “COVID-19’la zorlanan şirketlere Türkiye Varlık Fonu ortak olsun” yolunu açtı.
Gelecek Partisi de, “Kamu önderliğinde Girişim Sermayesi Ortaklığı” öneriyor.
Bu formüller önümüzdeki dönemde ekonomide kamu ağırlığının artacağının işaretini veriyor…