Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçen cuma, Kahramanmaraş'ta katıldığı toplu açılış töreninde "İnşallah enflasyonu da en kısa sürede kontrol altına alarak, raflardaki, etiketlerdeki fahiş fiyat artışlarının da önüne geçeceğiz" dedi.
Marketlerde, raflarda fahiş fiyat artışı olduğunu Cumhurbaşkanı da kabul ediyor. Bu önemli. Fahiş fiyatların önüne geçmek için öncelikle nedenlerini doğru tespit etmek ve buna uygun çözümler getirmek gerekiyor.
Yaklaşık 3 yıl önce soğan depolarına yapılan baskınları hatırlıyorsunuz. O zaman da fahiş fiyata karşı tanzim satış çadırları kurulmuş, soğan depoları basılmış, soğan üreticileri, satıcıları "terörist" ilan edilmişti.
Soğan ithalatında yüzde 49.5 olan gümrük vergisi sıfırlandı. Soğan ithalatı ve depo baskınları ile fiyatlar düşürülmeye çalışıldı. Geçici bir süreyle fiyatlar kiloda 20-30 kuruş düştü. Bu uygulamalarla çiftçi üretimden kaçtı ve üretim azalınca fiyatlar yeniden yükseldi. Fiyat yükselince çiftçi soğan ekimine yöneldi bu kez üretim çok artınca soğan elde kaldı. Toprak Mahsulleri Ofisi, geçen Nisan-Mayıs ayında depolarda çürümeye başlayan soğan ve patatesi almak zorunda kaldı. Soğandan zarar eden çiftçi üretimden vazgeçince tekrar fiyatlar yükselecektir.
Uyguladığınız ekonomi politikası, tarım politikası yanlışsa, istediğiniz kadar depo baskını yapın, denetimleri artırın, polisiye yöntemlerle fiyatları düşüremezsiniz. İyi işleyen bir siteminizin, politikanızın olması gerekir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından sonra, Ticaret Bakanlığı hızlıca marketlerde, yaş meyve ve sebze toptancı hallerinde fiyat denetimine başladı. Dün (13 Eylül 2021) eş zamanlı olarak 10 büyükşehirdeki yaş meyve ve sebze toptancı hallerinde denetimler başlatıldı.
Ticaret Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada şöyle deniliyor: "Ticaret Bakanı Mehmet Muş’un talimatları ile Bakanlık Rehberlik ve Teftiş Başkanlığı, üreticiden tüketiciye tedarik kanallarının takip edilmesi, kayıt dışı işlemlerin tespiti, tarımsal ürün piyasalarında gerçekleşen aşırı fiyat artış iddialarını soruşturmak üzere denetimler başlatmıştır. Söz konusu denetimler kapsamında, Ticaret Bakanlığı müfettişlerince 13.09.2021 tarihinde, aşağıdaki listede belirtilen, 10 büyükşehirde bulunan toptancı hallerinde eş zamanlı olarak denetimler gerçekleştirilecek olup, ilgili denetimler sadece bu tarih ile sınırlı olmayıp, kamu yararı gözetilerek titizlikle ve sürekli olarak devam edecektir."
Denetimlerin yapıldığı toptancı halleri ise şunlar: İstanbul Bayrampaşa ve Ataşehir, Bursa, Ankara, Aydın, İzmir, Antalya, Adana, Mersin ve Samsun Büyükşehir Belediyesi Toptancı Hali.
Ticaret Bakanlığı geçmişte olduğu gibi bu seferde göstermelik olarak denetimler yapacak, bir kaç market ve tüccara ceza kesecek ve sorun çözülmüş gibi yapacak. Oysa sorunun kaynağı market ve toptancı halleri değil ki. Elbette özellikle marketlerin gıda piyasasındaki egemenliği, istedikleri gibi fiyat belirlemeleri, piyasayı istedikleri gibi yönlendirmeleri, aşırı kar uygulamaları var. Bunu önlemek için yıllardır konuşulan market yasası neden çıkarılmıyor?
Hükümet, 2010 yılında Hal Yasası'nı çıkarırken fiyatların yüzde 25 düşürüleceğini iddia etmişti. Hep söylüyorum, yazıyorum; yasa çıkarmakla, denetim yapmakla fiyatları düşüremezsiniz.
Hal Yasası başta olmak üzere yıllardır çıkarılan yasalarla küçük esnaf yok edilirken, üreticiler zincir marketlerin insafına terk edilirken, zincir marketlere önemli imtiyazlar tanındı. Gıda sistemi köylere kadar giren zincir marketlere teslim edildi. Üretim değil, ithalat ve tüketimin artırılmasını destekleyen bir sistem kuruldu. Bugün köylerde üretim yapan çiftçiler bile birçok ürünü marketten, pazardan alıyor.
Ekonomide, tarımda uygulanan yanlış politikaların sonucu etiketlere fahiş fiyat olarak yansıyor. Tarım politikanızın odağına üretim yerine ithalatı koyarsanız, gıda sisteminizi köylere kadar giren zincir marketlere teslim ederseniz, çiftçinin üretim yapmasını engellerseniz ve gittiğiniz her ülkeden "biz sizden et alalım, tarım ürünü alalım" derseniz, dış ticaret politikanızı ithalatı destekleme eksenine oturtursanız kusura bakmayın ama fahiş fiyatları kendi ellerinizle etiketlere yazmış oluyorsunuz.
Bu sistem değiştirmeden iki memuru markete, pazara, sebze haline göndererek yapacağınız denetimle fahiş fiyatları düşüremezsiniz.
Fahiş fiyatlardan şikayet eden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a Tarım ve Orman Bakanlığının yayınladığı "Tarımsal Veriler" ile ilgili şu tablolar sunuluyor mu?
Bakanlığın verileri fahiş fiyatın gerekçelerini çok net olarak ortaya koyuyor. Nedir o veriler?
Tarım ve Orman Bakanlığı'nın 2021 Temmuz ayı verilerine bakıldığında çiftçinin kullandığı en önemli girdilerden gübrede, Temmuz 2020'den Temmuz 2021'e kadar olan dönemde fiyat artışı yüzde 148,36 ile yüzde 85,92 oranında artış gösterdi. Amonyum sülfat %21 gübrenin tonu 2019 yılında ortalama 1219 lira iken, 2021 Temmuz ayında 2 bin 650 liraya yükseldi. Son bir yıllık artış yüzde 120,28. DAP gübresinin tonu aynı dönemde 2 bin 654 liradan 6 bin 60 liraya çıktı. Son bir yıldaki fiyat artışı yüzde 148,36. Üre gübresindeki bir yıllık fiyat artışı yüzde 121,58.
Bunlar, Tarım Bakanlığı’nın yayınladığı resmi veriler. Piyasada fiyat artışının bunun çok üzerinde olduğunu hepimiz biliyoruz.
Aynı dönemde yine Tarım ve Orman Bakanlığı'nın üretici fiyatlarındaki son bir yıldaki artışa bakıyoruz; buğdayda yüzde 32.89, arpada 50.79, mısırda 43.59, çeltikte 6.90, nohutta 38.0, kuru fasulyede 8.17, yeşil mercimekte 7.54, kırmızı mercimekte 58.97, pamukta 41.70,soyada 77.73, şeker pancarında 12.50, domateste 0.56, zeytinde 11.45, inek sütünde 24.42 oranında artış kaydedildi. Patateste fiyat son bir yılda yüzde 13.04, kuru soğanda yüzde 9.64, fındıkta ise üretici fiyatında yaklaşık yüzde 1 gerileme yaşandı.
Hayvancılık yapanlar için yem fiyatlarındaki artış aynı dönemde yüzde 69 ile yüzde 49.5 oranında artış gösterdi.
Bu verilere bakıldığında tarımsal girdi fiyatlarındaki artış çok yüksek. Tarımsal ürün fiyatlarındaki artış girdilere göre 3-4 kat daha düşük. Bir yandan da gümrük vergileri sıfırlanarak ithalata kapılar sonuna kadar açılıyor. Bu şartlarda tarımsal üretim sürdürülebilir mi? Etiketlerdeki fiyat artışı önlenebilir mi?
Özetle, yapılması gereken, üretimden başlayarak sofraya kadar olan zincirdeki sorunları bir bütün olarak ele almak ve kronik hale gelen sorunlara çözüm üretmektir. Bu sorunların en başında yüksek girdi fiyatları, çiftçinin para kazanamaması, pazarlama zincirindeki sorunlar nedeniyle ürünün tüketiciye pahallı ulaşması. Ürün kayıpları. İklim değişikliğine bağlı felaketler. İthalatın yarattığı tahribat. Üretici örgütlenmesinin yetersizliği. Bu sorunların tümünü kapsayacak bütüncül bir politikanın oluşturulması ve kararlılıkla uygulanması ile soruna çözüm bulunabilir
Etiketlerdeki fahiş fiyatları düşürmek için birçok adım atıldı. Ama, asıl atılması gereken adımlar atılamadığı için sorun büyüyerek devam ediyor. Bugüne kadar gıda fiyatlarını düşürmek için atılan adımları kısaca hatırlayalım: