Rusya'da Vladimir Putin, Ukrayna ile yaşanmakta olan savaş ortamında yapılan Devlet Başkanlığı seçimlerinde, oyların yüzde 87'sini alarak, 5'inci kez seçildi.
Putin'in, bizzat Kremlin tarafından bir "kuyumcu titizliği ile" seçilmiş üç adayla yarıştığı seçimlerden Batı ülkelerinin tek beklentisi, katılımın düşük olmasıydı. Katılım düşük olsaydı, Batı cephesi bunu "Rus halkının Putin'e protestosu" olarak pazarlayacaktı. Ancak bu da gerçekleşmedi; Yüzde 77'ye ulaşan katılım oranını, pek çok Avrupa Birliği ülkesinde mevcut liderler rüyalarında bile göremiyor.
Putin'in zafer sonrası ilk yaptığı ise, seçimlere kendisiyle birlikte giren üç adayla bir araya gelmek oldu. Ancak bu toplantıdan verilen fotoğraf bile Rusya'daki "muhalefetin" durumunu ortaya koyacak nitelikte; Yine o meşhur devasa oval beyaz masa, masanın bir tarafında Putin, diğer tarafında üç devlet başkan adayı.
Putin Azerbaycan ve Ermenistan liderleri ile yaptığı ve 2020 yılındaki "ateşkesi" kotardığı toplantıda da aynı masayı kullanmış, iki lideri -tıpkı muhaliflerine yaptığı gibi- karşısına oturtmuştu. Bu oturma düzeni o dönemde uluslararası medyada "SSCB dönemi" hatırlatmalarına yol açmıştı. Fransa Cumhurbaşkanı Macron ile görüşmesinde ise aynı beyaz oval masada Fransız lideri en uzak noktaya oturtan Putin, "görüşme masası" üzerinden Batı'ya nasıl baktığına ilişkin de mesaj vermişti.
UKRAYNA SAVAŞI RUS EKONOMİSİNİ YIKMADI AMA…
Putin'in kazandığı bu zafer, Rusya'daki sorunların "bittiği" anlamına gelmiyor elbette.
Ukrayna savaşı Rus ekonomisini çökertmese de zorluyor. İlan edilen ilk seferberlik Rusya halkında büyük memnuniyetsizlik yaratmıştı. Seçim sonrası ilan edilmesi beklenen yeni seferberlik emirleri de halktaki bu hoşnutsuzluğu arttırabilir. Ancak yapılan yorumlar Putin'in ikinci seferberlik emri için önce ABD seçim sonuçlarını görmek isteyebileceği yolunda; Eğer Trump seçilirse, belki de ikinci seferberliğe gerek kalmadan Ukrayna sorununun çözülebileceğine inanan çok. Yine de Batı Ukrayna'ya söz verdiği teknik silahları sağlarsa, Putin Kasım'daki ABD seçimlerini bekleyemeyebilir seferberlik için.
Ekonomik sıkıntı konusunda Putin'in imdadına "küresel güney" yetişmiş görünüyor; Batı'nın almayı tamamen kestiği ya da çok azalttığı Rus petrol ve doğalgazı şimdilerde Hindistan'a, Çin'e, hatta Arap ülkelerine pazarlanıyor. Moskova ile ilişkileri hep dengede tutma telaşındaki Türkiye de elbette Rus petrol ve doğalgazının önemli alıcılarından.
Nitekim seçim sonrası Putin'i arayarak kutlayan liderler de bu petrol alışverişinin listesi gibi; Önce Belarus Lideri Lukaşenko, ardından Çin Lideri Şi, Kazakistan'dan Cumhurbaşkanı Tokayev, Hindistan'dan Başbakan Modi, Azerbaycan Lideri Aliyev, Körfez Arap ülkelerinin tümünün liderleri ve Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan.
Türkiye dışında hiçbir NATO ülkesinden Putin'e "tebrik" yok. Ukrayna üzerinden yaşanan Batı-Rusya gerginliği düşünüldüğünde, bu durumun pek haber değeri de yok.
Ancak ilginç olan, yıllarca Rusya'nın "peyki" durumundaki Ermenistan Başbakanı Paşinyan'ın tebrik için Putin'i aramaması. Sadece kuru bir tebrik mesajı, o kadar.
RUSYA'NIN BAŞINI AĞRITACAK KONULAR; KAFKASYA, ORTA ASYA, TÜRKİYE'NİN BATI'YA YAKLAŞMASI...
Putin'in seçim sonrası ilk dış gezisini Çin'e yapacağı tahmin ediliyor. Moskova'daki endişe, Batı yaptırımı altındaki Rusya'nın Çin'e "ne kadar bağımlı olacağı" üzerine odaklanmış görünüyor. Şimdilerde ilişkiler mecburiyetten iyi gitse de, küresel siyasetteki tarihsel Rusya-Çin rekabeti hala yerli yerinde duruyor.
Ermenistan Başbakanı Paşinyan özelinde başlayan eski SSCB ülkelerindeki Moskova'ya karşı "başkaldırı", Kazakistan'la devam edebilir yakın gelecekte. Bunda Türkiye'nin inisiyatifiyle yeniden hayat bulan Türk Devletleri Teşkilatı'nın giderek kurumsallaşmasının da etkisi var. Kazakistan'ı Moskova'dan uzaklaşma yolunda diğer Orta Asya Cumhuriyetleri de takip edebilir.
Türkiye'nin yaşadığı ekonomik krize karşı dış yatırım ihtiyacını Batı'dan karşılama planı, Ankara'daki mevcut hükümetin NATO'ya ve ABD'ye giderek daha çok yaklaşmasına neden oluyor bugünlerde. Türkiye'nin Batı yönünde atacağı her yeni adım, Moskova'dan uzaklaşmak anlamına geliyor. Putin'in bunu da "dengelemesi" gerek; Türkiye ile Rusya arasındaki petrol-doğal gaz ödemeleri-borç ertelemeleri önümüzdeki dönem daha çok konuşulacak gibi...