Önce ekonomi ile ilgili bazı makro göstergelere bir bakalım.
Tablo bize özellikle 2017 yılından itibaren şunları söylüyor:
- Son 3 yıldan beri büyüme oranı düşüyor, 2020 yılında da Covid 19 salgınına bağlı olarak küçüleceğimiz anlaşılıyor,
- Ekonominin çarklarının işleyişini en iyi şekilde gösteren imalat sanayi kapasite kullanım oranlarının düşme eğilimini sürdürdüğü açıkça görülüyor,
- İşsizlik bu ülkenin makus talihi olarak tüm tedbirlere rağmen artarak devam ediyor,
- Cari açıktaki düşme, dışa bağımlılığımızı sergileyen ithalatın olmamasından ve dolayısıyla sanayide çarkların tam çalışmamasından kaynaklanıyor,
- Hükümetin ve özellikle de Merkez Bankasının bir türlü cesaretle üzerine gidemediği fiyat artışları özellikle de kurun etkisiyle devam ediyor, yani enflasyon oranı düşmüyor,
- Bütçe açığı füze gibi yükselişini sürdürüyor, toplanamayan vergiler ve fren tutmayan harcamalar nedeniyle artık bütçe dikiş tutmuyor,
- Ülkeye uzun yıllardan beri doğrudan yabancı sermaye gelmediği gibi, yabancıların konut alımlarının dahil yabancı sermaye girişi kabul edildiği koşullarda, ülkeden yabancı sermaye çıkışının devam ettiği görülüyor,
- Bir zamanlar brüt rezervlerimizin 100 milyar doların üzerinde olduğu yerde şimdi rezervlerin eksiye döndüğü yönünde spekülasyonlar devam ediyor,
- Ekonomimizin gerçek virüsü ve neredeyse asıl ödeme aracı haline gelen döviz kurunun yükselişini sürdürdüğü çok net izlenebiliyor,
- …
15 Temmuz 2016 tarihindeki başarısız darbe girişiminin sonrası bir türlü dikiş tutmayan ekonomimizi etkileyen bazı önemli köşe taşları var:
• Gerçekten 15 Temmuz 2016 darbe girişi Türkiye için ve özellikle de ekonomimiz için çok ciddi bir yara açmıştır,
• Anayasal altyapısı tamamlanarak 2 yıl önce uygulamasına geçilen Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemi henüz oturmamıştır, karar ve uygulama mekanizmaları tam çalışır hale gelmemiştir,
• Kuzey Irak ile ilgili operasyonlarda ABD ve Rusya arasında mekik dokumamız üzerinden henüz vakit geçmemiştir,
• Suriye ile yaşananların sıkıntısı ve üstlendiğimiz maliyetler çok yüksek olmuştur,
• Bu arada S 400 ve F 35 füzeleriyle ilgili gelişmeler de görünmeyen derin ve gizli izler bırakmıştır,
• Bütün bu olumsuz gelişmelerin üzerine, Mart ayı başından beli mücadelesini verdiğimiz ve henüz baş edemediğimiz Covid 19 salgını da ekonomimizin içine girdiği sıkıntıların tuzu biberi olmuştur,
• Unuttuklarımız ve sayamadıklarımız da işin cabası…
Geçmişten gelen ve bugünkü ekonomik tabloyu ortaya çıkaran gelişmelerin yanı sıra ne yazık ki önümüzde de önemli konular var.
Şöyle ki gündemimizdeki Doğu Akdeniz’de sondaj çalışmaları, Libya ile münhasır ekonomik bölge konuları, iç politikaya malzeme edilen Ayasofya, doğal gaz konuları, merkezi ve yerel yönetimler arasındaki çatışmalar önümüzde büyük sorunlar olarak duruyor.
Bütün bunlar yetmiyormuş gibi ekonomi ile ilgili politikalarda da gelgitler yaşanıyor. Ekonomi yönetiminin neyi hedeflediği anlaşılamıyor. Yani enflasyonla mücadele öne geçiyorsa faiz politikası ıskalanıyor, büyüme hedefleniyorsa enflasyonun bir süre de olsa unutulması gerekiyor, işsizliği önleme adına günübirlik ve makyaj niteliğindeki politikalar dikiş tutmuyor.
Söz konusu sonuçların temel nedeni, ekonomimizde bir çıpanın olmamasıdır, pusulasız yol alınmaya çalışılmasıdır. Oysa ekonomik istikrar programları kısa, orta ve uzun vadelidir ve kararlı uygulamaları gerektirir. AB veya IMF çıpaları bunun örnekleridir. Aksi takdirde pusula kaybolur, ekonomi çıpadan kurtulur ve hangi yöne gideceği belli olmaz.