Psikolojik harp

Zeynep GÜRCANLI Yedi Düvel

Türkiye'nin kaderi, coğrafyasıyla yakından ilgili. O coğrafya çoğu zaman üzerinde yaşayanların da yönelimlerinde etkili oluyor.

1940'lı yıllarda Türkiye'de milliyetçiliğin artması, uluslararası konjonktürle yakından ilgiliydi; 1. dünya savaşı sonrası meselelerini çözememiş olan dünyanın, ikinci büyük savaşa yürümesi, uluslarararası camianın "mihver" ve "müttefik" devletler olarak ikiye bölünmesinin etkisi büyük olmuştu o dönemde Türkiye'de milliyetçiliğin artmasında. Dönemin Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, genç Türkiye Cumhuriyeti'nin ikinci büyük savaşta tarafsız kalarak, yeni bir yıkıma uğramamasını "milliyetçilik" üzerinden sağlamıştı. Elbette bu dönemde İnönü'nün "Milli Şef" olarak anılması da bir tesadüf değildi.

Bugünün dünyasında da benzer bir durum yaşanıyor. Dünya, bir yanda ABD ve Batılı müttefikleri ile, diğer yanda Rusya ve Çin'in etrafında kümeleşen devletler arasında ikiye bölünmüş durumda. Bu yeni "soğuk savaşta", Türkiye ise olabildiğine tarafsız kalmaya çalışıyor, tıpkı 1940'lı yıllarda olduğu gibi.

14 Mayıs seçim sonuçlarının ortaya koyduğu Türkiye'de giderek belirginleşen milliyetçilik rüzgarı, uluslararası alandaki bu ortamdan bağımsız değil elbette. Seçimlerde Türk milliyetçisi çizgisindeki partilerin oy arttırması, yine kendisini Türk milliyetçisi olarak tanımlayan Sinan Oğan'ın yüzde 5.5 gibi azımsanmayacak bir oy alması önemli göstergeler. (Küçük bir not; Oğan'ın Azerbaycanlı bir aileden geldiğini, yüzde 5.5 oyu tam da AK Parti hükümeti Ermenistan'la normalleşme görüşmeleri yaparken aldığını ardarda koyunca, bu başarıya en çok sevinecek olanlardan birinin de Azerbaycan yönetimi olacağını söylemek herhalde yanlış olmaz. İnsan düşünmeden edemiyor; Sakın Aliyev Ankara'ya bir mesaj gönderiyor olmasın?)

İNSANLARIN ZİHİNLERİ HEDEFTE

Yine tıpkı 1940'lı yıllarda olduğu gibi, kutuplaşmış bu uluslararası ortamda öncelik sıcak çatışmaya değil, psikolojik harp tekniklerine verilmiş durumda. İnsanların vücut bütünlükleri değil, zihinleri hedef alınarak "üstünlük" sağlamaya çalışıyor taraflar.

1940'lı yıllarda Nazi Almanyasında çokca kullanılan psikolojik harp teknikleri, şimdilerde de, üstelik kimi zaman daha geliştirilmiş şekilde, yeniden gündemde.

Ukrayna savaşında bunun örnekleri çok.

Son örnek ABD medyasında çıkan, Rus Lider Putin'e en yakın isimlerden biri olan, Rus paralı asker grubu Wagner'in kurucusu Yevgeniy Prigojin'in para karşılığı casusluk yapmaya çalıştığı iddiasıydı.

ABD'nin kritik önemdeki medya organlarından Washington Post, Prigojin'in Ocak ayında Ukrayna'ya Rus kuvvetlerinin mevzi bilgilerini satmayı teklif ettiğini yazdı. Washington Post'un bu haberinin, Prigojin'in geçen haftalarda yayınladığı ve Ukrayna'nın Bakhmut bölgesinde savaşan Wagner paralı askerlerinin mühimmat eksikliği nedeniyle ölmelerinden Rusya Savunma Bakanı Şoygu ve Genelkurmay Başkanı'nı sorumlu tutan videosundan sonra gelmesi manidar. Belli ki Batı cephesi, Wagner grubu ile Putin'in savaş kabinesi arasındaki çekişmeyi gördü, bunun üzerine gidip Kremlin içi mücadeleyi körüklemeye kararlı.

SEÇİMLERDEKİ PSİKOLOJİK HARP

Psikolojik harp tekniklerinin böylesine yaygın kullanıldığı bir ortamda, Türkiye de bundan azade değil elbette. Özellikle seçim dönemi kampanyalarında Türk halkı bizzat tanık oldu bu tip paylaşımlara. En belirgin örnek, Millet İttifakı'nın seçim videosunun manipüle edilip, içine PKK terör örgütünün tanınmış teröristlerinin görüntüleri dahil edilerek kampanya sürecinde bunun halka seyrettirilmesiydi.

Bir başka örnek sandık başında yaşandı; Çoğunlukla muhalefetin güçlü olduğu sandıklarda, karşı tarafı yıldırma, direncini kırma amacıyla sandıklar yeniden ve yeniden saydırıldı. Kimi yerde bu sayımlar 11 kez üst üste yapıldı. Böylece karşı tarafı yıldırıp, psikolojik üstünlüğün ele geçirilmesi amaçlandı. Bu taktiğin bir ölçüde başarılı olduğunu söylemek de mümkün.

Tüm bu örnekler, giderek kutuplaşan uluslararası ortamda, psikolojik harp tekniklerinin hayatın her alanına girdiğini gösteriyor.

Zihinleri sağlam tutmak gerek...

Tüm yazılarını göster