Geçen yıldan bu yana; “bize kredi değil hibe gerek” diye diye dilimde tüy bitti. Nihayet hibe programı devreye alındı ve toplamda 1 milyon 400 bin kişiye, bir defaya mahsus, 5 bin ile 3 bin lira arasında hibe yapılmasına karar verildi.
Geç kalınmış bir tedbir ama yine de başlangıç için fena değil. Toplam dağıtılacak para miktarı; 4,6 milyar lira. Dolar olarak karşılığı; 541 milyon $. Salgından bu yana nefes kredisi, destek kredisi gibi kaynakları da eklersek şimdiye dek 15,5 milyar $ destek vermişiz.
Oysa dünya şimdiye dek 9 trilyon (9 bin milyar) $ destek verdi. Türkiye, gerek yüzölçümü gerek nüfus gerek gelir itibarıyla dünyanın yüzde 1’ini temsil ediyor. Bu hesapla bizim dünyadan geri kalmamak için en az 90 milyar $ destek çıkmamız gerekirdi.
Peki, diğerleri ne yaptı? Japonya 2,2 trilyon $, ABD 1,9 trilyon dolar, AB 825 milyar $, Fransa 120 milyar Euro, Almanya 360 milyar Euro, Hindistan 265 milyar $ ve diğerleri… Evet, ama yetmez diyoruz ve hibelerin devam etmesi gerektiğini savunuyoruz.
Ekonomimiz zaten krizde idi salgın üstüne tüy dikti ve şimdi bu çifte kavuran krizden çıkabilmek için hibe çözümüne varabildik. Fakat 2 hayati uyarı yapacağım; 1-Hibe programları 100 kat arttırılmalı, 2-Hibelerin ekonomiyi ayağa kaldırabilmesi için proje şartına bağlanmalı.
Zira muhtemel yeni hibelerin, zorda olanları canlandırmak yerine, kripto, altın, döviz veya lüks tüketim gibi alanlarda heba olması söz konusudur ki ekonomi asla bize hakkını helal etmez.
KRİPTOYA MERAKIMIZ HİBEYİ HEBA ETMESİN
Salgında kapanan ekonomiyi açmak için geçen yıl 1 trilyon liralık ucuz krediyi adeta ortalığa saçtık. Bu krediler dövize, altına, otoya, konuta gitti, enflasyonu besledi. Nihayet hibe dönemine girdik.
En az 100 kat daha fazla hibe yapılmalı ve proje tabanlı olmalı. Buna rağmen korkum, proje hibesi olsa da bu kaynakların kripto paralara akmasıdır.