Caner Samancı
Yeminli Mali Müşavir
PPF’lerdeki düşüş, yatırımcılar için tasarruflarını park edecekleri araç arayışını doğurdu.
Geçtiğimiz günlerde para piyasası fon getirilerinde gözlemlenen dramatik düşüş gündem oldu. Bu düşüşe tepki olarak verilen kaçış tepkisi, yatırımcılar için tasarruflarını park edecekleri yeni yatırım araçları arayışını doğurdu.
Bu arayışın büyük ölçüde döviz tevdiat hesaplarında karşılık bulması, yürütülen ekonomi politikasının başarılı çıktılarından biri olan PPF büyüklüğünün tekrar 2 trilyon TL seviyelerine gelmesini gerekli kılıyor. Bu noktada 1 Şubat 2025 tarihinde artırılan stopaj oranlarının tekrar %10 seviyesine çekilmesi (Sn. Cevdet YILMAZ BloombergHT yayınında böyle bir niyetlerinin olmadığını belirtse de) en çok dillendirilen konulardan.
Yatırımcı kesintiye değil getiriye bakıyor
PPF’leri etkileyen bir diğer gelişme SPK’nın aldığı kararla para piyasası fonlarının 28 Şubat 2025 tarihinden itibaren tahvil bulundurma zorunluluğu. Bu regülasyon iç politik gelişmeler sonucu tahvil faizlerinin yukarı yönlü hareket etmesiyle birleşince TEFAS verileri üzerinden hazırladığımız aşağıdaki grafikten görüleceği üzere PPF değerlemeleri ve büyüklükleri için aşağı yönlü fitil ateşlenmiş oldu.
Tahvil fiyatları ile faiz oranı arasındaki temel iktisadi ters korelasyon; tahvil faizlerindeki artış sonucunda portföyünde tahvil ve bono bulundurma zorunluluğu olan PPF’lerin değerlemesini ve dolayısıyla getirilerinin düşmesini kaçınılmaz kılıyor.
Yukarıda yer alan tespitler; 15-21 Mart haftasına denk gelen tahvil faiz oranlarındaki değişimin fon getirilerine negatif yansımasını gösterir aşağıdaki grafik ile birlikte değerlendirildiğinde yatırımcıyı PPF’lerden uzaklaştıran temel güdülenmenin %5’lik stopaj oran artışından değil piyasa faiz oranının çok altında kalan fon getirisinden kaynaklı olduğunu görüyoruz.
Zarar yazan yatırım aracında stopaj oranı konuşmak anlamsız
Vergilendirmenin yatırım kararları üzerinde etki doğurduğu ve yatırımcının bu orana mutlak kayıtsız kalmayacağı muhakkak. Ancak, Şubatın son haftasında PPF’lerin negatif getiri vermesi, olmayan/düşük kalan getiri üzerinden vergilendirme söz konusu olamayacağından stopaj oranının etkilerini konuşmayı anlamsız kılıyor.
Para piyasası fonlarında tahvil bulundurma zorunluluğu getirilmesi ve akabinde tahvil faizlerinin fon getirileri ve talebi üzerindeki etkileri veri iken fonlar üzerindeki vergi yükünü konuşmak için ‘henüz’ erken olduğu kanaatindeyiz.