2024’ün fiyatlamalarına nereden durup baktığınıza göre yapacağınız değerlendirmeler de bir o kadar farklılık içerir. Sadece teknoloji rallisi üzerinden hikâyeye yaklaştığınızda, gayet kolay ve bir şekilde herkesin haklı çıktığı bir pozisyonda yer alırsınız. Öte yandan tahvillerdeki oynaklık, kolay gibi görünse de son derece zor olan dolar fiyatlamaları ve gelişmekte olan ülkelerdeki momentum azalışı tablonun değişmesine zemin hazırlar.
Bu kapsamda geride kalan haftanın işlemleri de özellikle yerel varlıklar açısından zordu. Dışarıda ise önemli-gecikmeli kırılımlardan birisi oldu ve Japonya’da politika faizi artırıldı. Öyle ya da böyle, etkisi sınırlı ya da değil, her farklı yorumun üzerinden ilerlemek gayet mümkün olsa da negatif faiz ve parasal genişlemenin son kalesi olarak görülen bir noktada faiz artırımı adımı atılması, atılmak zorunda kalınması, sadece sembolik bir eğilim olmasa gerek. Aklı başında, ayakları yere basar her yorum bir şekilde bu gerçek ile yüzleşir. Tıpkı Japonların yaptığı gibi. Şimdi sürecin ikincil etkileri kısmı en fazla merak edileni konumunda. Bunca zamandır farklı varlık gruplarında alınan tek yönlü pozisyonlar, getiri arayışı için ülke dışına ve hatta kıta dışına hareket eden likiditenin seyri ve FX çaprazlarının 2024’ün tamamındaki davranış seti ciddi anlamda merak uyandıran gelişmeler. İzlemeye devam.
Fed’i konuşmadan ilerlemek olmaz. Beklendiği üzere, verilerin işaret ettiği şekilde, büyüme ve enflasyon cephelerindeki gelişmelere kayıtsız kalınmadı ve bunun yansımaları Dot Plot üzerinde oldu. Doğal bir yansıması olarak da 2025’in öngörülen faiz indirimlerinde bir kademe azalışa gidildi. Şimdi burada esas detay, Fed’in enflasyondan ziyade büyüme tahminlerindeki ciddi sapması. Bu kalemi tahmin etmekte ne kadar zorlanırsanız, ya da istediğiniz patikaya oturtmakta diyelim, fiyat istikrarı hedefinize ilerlemekte de bir o kadar ilerlediğiniz yol engebeli oluyor. Bunun bir örneği yerel bazda bizim de deneyimlerimiz arasında yer alıyor. Tabi bizdeki problem sadece bu değil. Paranın arzı ve beklentilerin erozyonu da sürece daha zor bir hal aldırıyor. Nette çok fazla bir değişiklik yok gibi görünse de faiz indirimi patikasına Aralık FOMC toplantısı ile giren ve herkesi buraya yönlendiren Fed açısından bir şeyler sanılan eksende ilerlemiyor gibi. Ancak, beklenti kanalı hali hazırda çalışıyor. Piyasalar da bunu fiyatlıyor. Fiyatlamaya devam ediyor. Nette faiz indirimleri düşünüldüğü şekilde gerçekleşecek ve fakat ivmesi sanılan kadar olur mu sorusunun yanıtı bir süredir karışık.
Ve içerisi… Mayıs seçimlerinin ardından, son 1 aydır, yeni ekonomi yönetiminin piyasalar nezdinde ilk kez bu denli zorlanma ile karşı karşıya kaldığı bir süreç içerisinden geçiliyor. Farklı birçok başlık ile yakın zaman içerisinde konuya dair düşüncelerimizi yüksek sesle tartışmaya çalışmıştık: i) ödemeler dengesinin mevsimsel koşullar karşısında zaruri FX talebi yaratması ii) devam eden KKM’den çıkış süreci noktasında kararlı duruşun korunması iii) asla temel bir karşılığı olmayan yerel seçim sonrasına ait negatif beklentilerin yarattığı FX ve altın talebi iv) parasal aktarım mekanizmasındaki zayıflık ve mevduat faizlerinin arzu edilen ölçekte yükselmemesi gibi gelişmeler, TCMB’nin “pozitif şok etkisi” yaratması ve faiz artırım adımı atmasını zorunlu kıldı. Perşembe günü gerçekleşen PPK’dan +500bp’lık adım ile %50 politika faizine ilerlenirken, politika metnindeki “şahin” ton da gidilmek istenen noktadan asla taviz verilmeyeceği şeklindeki güçlü mesajı daha da sağlamlaştırdı. Bu noktada daha geniş bir çerçeveden olayları okumaya çalışmakta fayda var: Ocak PPK metni olmaması gereken şekilde güvercindi ve sonrasındaki gelişmeler maalesef daha az para politikası konuşulmasına neden olmuştu. Öte yandan Şubat ve Mart PPK metinleri ciddi anlamda şahin mesajlar içeriyor ve enflasyonun özüne yönelik kaygı ve değerlendirmelere yer veriyor. Tüm bu gelişmeler, yıl başlangıcındaki “yılın ilk yarısında yüksek mevduat faizi gereksinimi” şeklindeki düşüncelerimizi gecikmeli de olsa destekliyor. Mayıs-Haziran dönemine doğru bir miktar daha mevduat faizlerinin yukarı yönde sıkışma ihtiyacı olabilir. Elbette maliyetlerin yükselişi daha yavaş bir ekonomik aktivite ve alternatif getirilerin artışı anlamına geliyor. Diğer yandan ise kısa vadeli riskleri dengelemesi ve azaltması anlamında makro dengesizlikler üzerinde de yadsınamaz bir pozitif etkisi olacak, oluyor da.