Potansiyel; tarım, dijital endüstriler ve hizmetlerde

Birleşik Krallık İstanbul Başkonsolosu ve Doğu Avrupa ve Orta Asya Ağı (EECAN) Ticaret Müsteşarı Judith Slater, “Birleşik Krallık ve Türkiye arasındaki ticari ilişkilerin potansiyelinden gerçekten umutluyum” diyor.

Didem Eryar ÜNLÜ YAKIN PLAN

Birleşik Krallık 18.9 milyar Sterlin’lik bir ticaret hacmi ile Almanya’nın ardından Türkiye’nin en büyük ikinci ihracat rotası. Türkiye, Brexit sonrasında Birleşik Krallık ile ticari ve ekonomik ilişkilere yeni bir dinamizm ve boyut kazandırmak amacıyla yeni bir ticaret sistemi oluşturulmasını hedefliyor. Birleşik Krallık ile Türkiye arasında görüşmeleri devam eden serbest ticaret anlaşmasının 12’nci turu Eylül ayında gerçekleşti.

“Birleşik Krallık ve Türkiye arasındaki ticari ilişkilerin potansiyelinden gerçekten umutluyum” diyen Birleşik Krallık İstanbul Başkonsolosu ve Doğu Avrupa ve Orta Asya Ağı (EECAN) Ticaret Müsteşarı Judith Slater’in Türkiye’deki dört yıllık görevi sona eriyor.

İki ülke arasındaki ticaret ve yatırım ilişkilerini ve serbest ticaret anlaması görüşmelerinde gelinen son durumu DÜNYA’ya değerlendiren Slater’ın yorumlarında öne çıkan başlıklar şöyle:

Son 10 yılda iki ülke ticareti yüzde 70 arttı

“Son on yılda, Birleşik Krallık -Türkiye arasındaki ticaret neredeyse yüzde 70 oranında artarak geçen yıl yıllık 18.9 milyar Sterlin’e ulaştı. Birleşik Krallık, Türkiye’nin en büyük ikinci ihracat pazarı ve en büyük dolaysız yabancı yatırım ortaklarından bir tanesi. Hükümetlerimiz, faydaları garanti altına almak ve birbirimizin pazarına yoğun erişimimizi korumak amacıyla mevcut ticari düzenlemeleri 1 Ocak 2021 itibarıyla devamlılık gösteren bir ticaret anlaşması çerçevesinde mümkün olduğunca tekrarlamak istiyor. Resmi Ticaret Çalışma Grubu sayesinde süreç oldukça iyi ilerliyor ve anlaşmayı çok kısa bir süre içerisinde sonuçlandırabileceğimizi umuyoruz. Bunun dışında, ticaretimizi daha da genişletme fırsatlarını değerlendirmeliyiz.”

Korumacı politikalar kimsenin çıkarına olmayacak

“İşletme dostu olmayan ya da korumacı politikalar, uzun vadede kimsenin çıkarına olmayacaktır. Dolayısıyla hükümetlerimiz, işletmelerimizin ve yatırımcılarımızın büyüyüp refah ve istihdam yaratmalarını kolaylaştırmak için yakın işbirliğini devam ettirmek zorunda. Ayrıca, ticaretimizi mevcut imtiyaz anlaşmalarının kapsamadığı hizmetler, tarım ve dijital ticaret gibi yeni yönlere sevkedecek fırsatlar aramalıyız. Birleşik Krallık’ın Avrupa Birliği’nden ayrılmasının ardından bu yeni fırsatları yakalayarak ticaretimizi katlanarak artırmak için ciddi bir potansiyel var.”

Yüksek katma değerli ekonomi için somut adımlar var

“Türkiye’nin ekonomisi pek çok fırsata sahip. Buradaki görev sürem boyunca inanılmaz derecede becerikli, çok yönlü, dirençli ve ekonominin mevcut gücüne katkıda bulunan sayısız iş insanı ile tanıştım. Uluslararası yatırımcılar, Britanyalı firmalar da dahil, bu fırsatlardan azami şekilde yararlanabilmek için Türkiye’ye geliyorlar. 2005’ten bu yana Birleşik Krallık’tan Türkiye’ye gelen 11 milyar dolarlık sermaye ile Britanya firmalarının Türkiye’nin en önde gelen yabancı yatırımcılarından biri olması sayesinde, ülkelerimiz arasındaki ilişkilerin bu yönü, gerçekten de çok güçlendi.

Britanyalı yatırımcılar, Türkiye’nin güçlü ve dirençli yerel ekonomisini , avantajlı nüfus yapısını, son dereve yetenekli yerli işgücünü ve Türkiye özel sektörünün yüksek kalitesini çekici buluyor. Türkiye'nin yatırım çekmeye devam edebilmesi için, işletmelerin yatırım ortamının iyi düzenlenmiş olduğuna ve ülkedeki politika yapma sürecinin istikrarlı ve işletme dostu olacağına güven duymaları gerekiyor. Yenilikçi ve ticarete açık olan genç ve büyüyen bir nüfus var burada.

Türkiye, ekonomik kalkınmasına devam edebilmesi için gereken tüm araçlara sahip ve yüksek katma değer sağlayan bir ekonomiye geçişini destekleyecek somut adımlar atıyor. Araştırma parkları ve sanayi bölgeleri, bu girişimlerin birkaç örneği. Yeni teknolojiler sürekli olarak devreye giriyor. İki ülke sektörün büyümesi için işbirliği yapabilirler. Arçelik/Beko’nun birkaç yıl önce Cambridge’de kurduğu Ar-Ge tesisi konusunda çok memnunuz örneğin.”

Yeşil iyileşme çok büyük bir fırsat sunuyor

“Birleşik Krallık, koronavirüs pandemisinden kurtulurken, ekonomik iyileşmesinin daha adil, daha yeşil ve daha dirençli bir küresel ekonominin de dahil olduğu sağlam temeller üzerine kurulmasını amaçlıyor. Başbakan Boris Johnson 12 milyar Sterlin’lik bir hükümet yatırımını seferber ederek 2030’a kadar özel sektör yatırımlarını üç katına çıkartmayı hedefleyen 10 Maddelik Yeşil Sanayi Devrimi Planı’nı açıkladı. Bu yatırımın 2030 itibarıyla 250 bin yeni “Yeşil Yakalı” istihdam sağlayacağı umuluyor. Yeşil iyileşme, Birleşik Krallık – Türkiye ilişkileri açısından çok büyük bir fırsat. Önümüzdeki yıl, Birleşik Krallık Birleşmiş Milletler COP26 iklim konferansına Glasgow’da evsahipliği yaparak, tüm dünyaya Birleşik Krallık’ın iklim değişikliği ve yeşil teknolojiler alanındaki liderliğini gösterecek. Konferans öncesinde ise, Birleşik Krallık hükümetinin tüm denizaşırı misyonları, evsahibi ülkeler ile yakın bir ortaklık içerisinde, temiz ve kapsayıcı iyileşmenin öncülüğünü üsteleniyor olacak. COP26’dan hemen önce, yani 2021 yazında Türkiye’de yeşil odaklı bir ticaret ve yatırım konferansı gerçekleştirmeyi planlıyoruz. Bu konferans, Türkiye’de yeşil bir tahvil piyasası geliştirilmesini destekleyecek. Türkiye’nin yenilenebilir enerji sektörünü ve aralarında enerji etkinliği, akıllı su yönetimi, atık yönetimi ve kentsel devinimin de olduğu sürdürülebilir altyapı projelerini büyütmesine yardımcı olmak istiyoruz.”

Sinema, oyun ve e-ticarette yaratıcı iş birlikleri oluşturulabilir

“Yaratıcı sanayiler, tüm Britanya ekonomisinden beş kat daha hızlı büyüyen, her saat başı Birleşik Krallık ekonomisine 13 milyon Sterlin üreten ve her yıl yaklaşık 30 milyar Sterlin hizmet ihracatı sağlayan bir sektör. Birleşik Krallık’ın en iyi ve en parlak işletmelerini kapsıyor. Birleşik Krallık, medya, kültür ve eğitimdeki güçlerinin eşsiz kombinasyonu sayesinde küresel akımların bir kaynağı ve merkezi oldu. Britanyalı yaratıcı isimler, yenilikleri, profesyonellikleri ve doğal yetenekleri sayesinde modadan film sektörüne, mimariden reklamcılığa her alanda, çok haklı bir itibar kazandılar. Birleşik Krallık ve Türkiye’nin, sinema, animasyon, oyun, e-ticaret ve turizm gibi tüm alanlarda yaratıcı bir işbirliği oluşturabilecekleri pek çok fırsat olduğunu görüyoruz. Brezilya ve Meksika gibi ülkelerde popülerlik kazanan dizileri sayesinde şu anda Türkiye, dünyanın en hızlı büyüyen televizyon dizisi ihracatçılarından birisi. Britanyalı firmalar ise, prodüksiyon döngüsünün her bir adımında zaten Türk yaratıcılar ile yakın bir temas halinde. Mesela gişe filmlerinden James Bond “Skyfall”un bir kısmı Türkiye’de geçiyordu ve pek çok sahnesi İstanbul, Dalaman ve Adana’da çekilmişti. Son olarak, Birleşik Krallık, zenginleştirilmiş ve sanal gerçeklik, kişilik kazandırılmış robot teknolojisi ve kullanıcı arayüzlerinde çığır açan diğer çalışmaları da kapsayan yükselen yaratıcı teknolojiler alanında dünya lideri bir uzmanlık geliştirdi. Yenilikler, şüphesiz Britanyalı ve Türk kullanıcılar da dahil küresel kullanıcılardan yoğun talep görecek performans, parekende ve deneyimsel pazarlarda kullanıcı etkileşimi ile ilgili yeni ticari uygulamalarının da önünü açıyor.”

Tüm yazılarını göster