Küresel piyasalarda şahince sürprizlerin yer aldığı 16 Haziran FED toplantısı, soru işaretlerine neden olsa da riskli varlık sınıfında yer alan hisse senetlerinde yukarı eğilim korunuyor. Koronavirüs (Covid-19) salgınında Delta varyantına yönelik endişeler, Japonya’nın başkenti Tokyo’da yeniden kısıtlamaların gündeme gelmesi ve ekonomik toparlanmanın tepe yapmış olabileceği beklentileri eşliğinde baskı altında kalan piyasalarda küresel risk barometresi olarak da izlenen S&P 500 endeksi, tahvil faizlerindeki toparlanma ile birlikte geçen haftayı sert yükselişlerle yeni rekor seviyede tamamladı. S&P 500 endeksi yılbaşından bu yana bakıldığında yüzde 16, Dow Jones sınai endeksi yüzde 14, teknoloji endeksi Nasdaq yüzde 14, Russell 2000 endeksi ise yüzde 15 civarı yükselişte. Aynı dönemde gelişmekte olan ülke hisse endeksi ise dolar bazında yüzde 2 civarı yükselişte.
Son açıklanan ABD tarım dışı istihdam verisinin Haziran ayında aylık 850.000 kişi artışla güçlü yönde sinyaller üretse de tapering endişelerini tetikleyecek nitelikte güçlü seviyede değerlendirilmediğini takip etmiştik. Geçen hafta ise beklendiği kadar şahince yorumlanmayan ve ‘‘bekle-gör’’ duruşunun öne çıktığı FED FOMC tutanakları ön plandaydı. FED FOMC tutanaklarında iyileşmenin devam etmesi beklense de varlık alımlarının azaltılmasının ön koşulu olan hedeflere doğru “kayda değer ilave toparlanma”nın henüz karşılanmadığı görüşü dikkat çekti ve bu görüşün kısa vadede piyasalara destek olduğu söylenebilir. İstihdam verisi ve FOMC tutanakları FED’in 28 Temmuz toplantısı öncesinde piyasalarda rahatlamaya yol açarken, 17 Ağustos Jackson Hole toplantısında merkez bankalarının varlık alım programlarına yönelik politikalarının netleşeceğine dair öngörümüzü koruyoruz. Son yayınladığımız aylık strateji raporumuzda da belirttiğimiz gibi fiyatlamalar, pozisyonlar ve makro görünüme odaklandığımızda, potansiyel olarak son bir yükselişin ortasındayız. Bunu sonbahardan önce küresel riskli varlıklarda yüzde 10'luk bir düşüşün takip etmesi muhtemel gözüküyor.
FED’in şahince sürprizler içeren son açıklamaları ardından makro verilerde daha kalıcı fiyat baskılarının belirtileri, özellikle istihdam artışında hızlanma görüp görmeyeceğimiz tapering tartışmaları doğrultusunda riskli varlıklar açısından önemli olmaya devam ediyor. Bu doğrultuda 28 Temmuz FED FOMC toplantısı öncesinde bu hafta Çarşamba günü FED Başkanı Jerome Powell’ın Senatodaki açıklamaları ile birlikte Salı günü açıklanacak Haziran ayı enflasyon verilerinin önemli olacak.
Enflasyonla ilgili önemli olan asıl konunun yükselişin geçici mi yoksa daha uzun süreli mi olduğu konusu olduğunu belirtelim. Mayıs ayında manşet TÜFE verisi piyasa beklentilerini de aşarak yıllık bazda yüzde 5 yükselişe işaret etmişti. Bu rakam son on üç yılın en yüksek seviyesiydi. Mayıs verilerinde yükseliş her ne kadar ikinci el arabalar gibi bazı geçici faktörlere bağlansa da diğer alt kalemlerde de genele yayılan fiyat baskıları da görüldü. Bloomberg anketine göre Haziran ayı verilerine baktığımızda aylık bazda yüzde 0,5 artış, yıllık TÜFE’nin ise yüzde 5’den yüzde 4,9’a gerileyerek tepe sinyalleri üretmesi yönünde şekilleniyor. Haziran ayı düşük baz etkisinin ortadan kalkmaya başladığı bir ay olabilir. Yıllık enflasyonda üçüncü çeyrekte gerileme görebiliriz ancak bunun geçici olması muhtemel gözüküyor. Her ne kadar kalıcı enflasyon korkuları azalmaya başlasa da Haziran PMI anketlerine baktığımızda mal ve hizmetlerdeki fiyatlandırmalar hala keskin bir şekilde yükselmeye devam ediyor ve arz sıkıntıları sürüyor. İkinci el arabalar, havayolu ücretleri, konaklama ve kiralık arabalar gibi bileşenlerde de artış görmeye devam edebiliriz. Çekirdek enflasyonun, önümüzdeki dönemde konut grubundan gelecek katkı ile hızlanması muhtemel gözüküyor. Çekirdek TÜFE’de Haziran ayında piyasa beklentisi yüzde 3,8’den yüzde 4’e yükselmesi yönünde. Dolayısıyla çekirdek enflasyondaki yukarı eğilimin tapering tartışmalarına destek olabileceğini ve devamında FED Başkanı Powell’ın Çarşamba günkü açıklamalarındaki tonlamanın da önemli olabileceğini belirtmek istiyoruz.