PMI verileri izlenecek

Yeşim SARIŞEN YAPI KREDİ YATIRIM

ABD’de ılımlı Nisan ayı istihdam ve enflasyon verileri eşliğinde faiz indirimi beklentilerinin güçlendiğini hisse senetlerinde yükseliş eğiliminin korunduğunu takip ediyoruz. Küresel risk barometresi olarak da izlediğimiz S&P500 endeksi yeni rekor seviyeleri test ederken bu hafta Nvidia bilançosu, FOMC tutanakları, İngiltere enflasyon verileri ve Mayıs ayı öncü PMI verileri kritik öneme sahip. Özellikle Nvidia’nın açıklayacağı finansallar ve şirketin geleceğe yönelik beklentileri piyasaların odak noktasında yer alıyor.

Bu yılın ana temaları jeopolitik riskler, küresel büyüme ve enflasyondaki eğilim ve ABD seçim sürecine yönelik gelişmeler olmaya devam ediyor.  Başta FED olmak üzere merkez bankalarının faiz indirimi zamanlaması ve derecesine yönelik beklentiler piyasalar üzerinde etkili olmaya devam ediyor. Merkez Bankaları veriye bağlı yaklaşıma işaret etmeye devam ederken enflasyondaki gerilemenin kalıcılığı önemini koruyor.

Hatırlanacağı üzere 1 Mayıs tarihinde gerçekleşen toplantıda FED, faiz indirmek için yeterince güven oluşmadığını teyit ederken FED Başkanı Jerome Powell’ın faiz oranlarının beklenenden daha uzun süre yüksek kalabileceğinin sinyalini verdiğini, diğer taraftan da faiz artış ihtimalini dışladığını takip etmiştik. Son açıklamalarında ise Powell, sabırlı olmaları ve enflasyonun soğumaya devam ettiğine dair kanıtları beklemeleri gerektiğini söyleyerek borçlanma maliyetlerini uzun süre yüksek tutma ihtiyacını vurgulamış, kısacası uzun süre yüksek faiz gerekliliğini yinelemişti.

Bu doğrultuda FED’in faiz patikasına yönelik net sinyaller arayan piyasalarda geçen hafta ABD’de beklenenin altında kalan Nisan ayı enflasyon verileri ile zayıf sinyaller üreten Nisan ayı perakende satışlar verisi eşliğinde faiz indirimi beklentilerinin güçlendiğini takip ettik. Temmuz ve Eylül ayı faiz indirimi beklentileri canlandı. Ancak FED FOMC üyelerinin ılımlı TÜFE verisine rağmen faiz indirimleri konusunda temkinli mesajlar verdiğini erken faiz indirimi mesajı vermekten kaçındıklarını görüyoruz. Örneğin New York FED Başkanı Williams, yüzde 2 enflasyon hedefine ulaşmanın uzun süre alabileceğini vurguladı. Cleveland FED Başkanı Loretta Mester ise para politikasının kısıtlayıcı olduğunu ancak yetkililerin faiz oranlarını indirmeden önce enflasyonun gidişatı hakkında daha fazla kanıt beklemeleri gerektiğini söyledi. Diğer taraftan FED Başkan Yardımcısı Philip Jefferson ise Nisan ayı enflasyon verilerinin cesaret verici olduğunu ancak dezenflasyonun sürüp sürmeyeceğini söylemek için henüz erken olduğunu vurguladı.

Kısacası FED daha fazla veri görmek istiyor ve yakın zamanda bir faiz indirimi ihtimalinin olmadığının sinyalini veriyor. Son yayınladığımız strateji raporumuzda da vurguladığımız üzere aylardır bizim görüşümüz, “reflasyon” yani “risk artışı” teması içinde olduğumuz ve tema değişene kadar risk almak ve yükseliş yönünde pozisyonlanmak yönündeydi. Biz bir sonraki temanın “stagflasyon” olacağını, riskten kaçışı barındıran bir rejim olacağını düşünüyoruz ancak bu konuda pozisyon almak için henüz çok erken olduğunu düşünüyoruz. Diğer taraftan büyümede tempo kaybına işaret eden ISM gibi verilerle birlikte enflasyonda katılığın hala devam ettiğini not ediyoruz.

Şu aşamada piyasalarda beklentiler FED'in ilk faiz indirimine Eylül veya Kasım ayında başlayabileceği yönünde şekilleniyor. Piyasada Temmuz ayında faiz indirimine gidilmesi yüzde 30, Eylül ayında yüzde 65, Kasım ayında yüzde 80, Aralık ayında yüzde 90 civarı olasılıkla fiyatlanıyor ve bu yıl toplamda iki faiz indirimine gidileceğine dair beklentiler öne çıkıyor. Bu doğrultuda açıklanacak verilerde zayıf sinyaller gelmesinin daha erken faiz indirimi beklentilerinin tekrar canlanmasına, güçlü sinyallerin ise FED’in faiz indirimi için aceleci olmayacağına yönelik beklentileri teyit edebileceğini düşünüyoruz. Bu doğrultuda da 12 Haziran FED toplantısı öncesinde 31 mayısta açıklanacak PCE verileri ile 7 Haziran’da tarım dışı istihdam ve 12 Haziran’da TÜFE verileri riskli varlıklar açısından kritik öneme sahip. 

Bu hafta ise FOMC üyelerinden oldukça yoğun bir konuşma akışı var ve üyelerden gelecek mesajların da önemli olacağını hatırlatalım. Ayrıca perşembe günü açıklanacak öncü Mayıs PMI’ları faiz görünümü açısından önemli olabilir. Piyasadaki baz senaryo Euro bölgesinin yaz ortalarında ABD’nin ise yıl sonuna doğru faiz indirimine gitmesi yönünde şekilleniyor. Mayıs PMI’ları bu beklentileri değiştirip değiştirmemesi açısından önemli sinyaller üretebilir. Nisan verilerinde Euro Bölgesi toparlanırken ABD’nin tempo kaybettiğini görmüştük. ABD’de enflasyonist baskılarda ve istihdamda zayıflama öne çıkmıştı. Euro Bölgesinde ABD benzeri bir tempo kaybı görülmesi Haziran faiz indirimi beklentilerini teyit edebilir. ABD’de ise özellikle enflasyonist baskıların Mayıs ayında daha da zayıflayıp zayıflamadığına ilişkin sinyaller aranacak. Zayıflamanın devam etmesi faiz indirimi beklentilerinin öne çekilmesine neden olabilir.

Tüm yazılarını göster