Geçen hafta “kasaba kültürü” dediğimizde ne anladığımızı paylaştık. Bu yazıda, kasaba kültürünün neden olduğu kaynak israfını önlemenin etkin yolu “plan disiplini” bağlamını açacağız. Plan disiplini kasaba kültürünün üç temel zaafının boşluklarını doldurur: Önce ateş edip, sonra nişan alma özensizliğini azaltır. Görgüyle düşünme kısırlığını üretkenliğe dönüştürür ve “kervan yolda düzelir” anlayışının entelektüel korkaklığından uzaklaştırır.
Bir toplumun refahını artırması, kaynaklarını etkin ve verimli değerlendirmesine bağlıdır. Kaynak verimini artırmanın araçlarından biri de “plan disiplinin” üç önemli adımını hiç ödün vermemeden atılmasının gerek şartıdır: Birinci adım, bilim ve teknolojideki gelişmelerin ortaya çıkardığı eğilimler baskın hale gelmeden oluşan “fırsat ve tehlikeleri öngörerek”, gerekli “alternatif tepki biçimlerini” belirleyecek farkındalığı artırmaktır. İkinci adım, “Hayatta eli boş dönülmeyen tek yolculuk, içimize yaptığımızdır” gerçekliğinden yola çıkarak varlıklarımızın envanterini belirleyerek, eğilimlerin fırsatlarını en üst düzeyde değerlendirmek, tehlikelerini en düşük maliyetle savuşturmak için “olanak ve kısıtlarımız hakkında net bilgi sahibi” olmaktır. Üçüncü adım, fırsat ve tehlikeler, olanak ve kısıtlar arasında “dinamik dengeler” kurarak, birikim yeteneklerimizi korumak, geliştirmek ve sürdürebilirliği güven altına almak için eylemlerin yol ve yöntemlerini belirlemektir.
Ülkemizin plan deneyimi
Plan disiplinin yarattığı etkileri kavramak için uzaklara gitmeye gerek yok. İktisatçı Bayram Ali Eşiyok’un Kalkınma Bakanlığı veri tabanından yararlanarak 1924-2015 yıllarını kapsayan 91 yılı kapsayan araştırmasına alıcı bir ruhla bakmak yeterli olacaktır. Araştırma hepimizin başımızı ellerimizin arasına alarak derinliğine düşünmesini gerektiren sonuçlara ulaşıyor: Yüzyıla yakın kalkınma serüvenimizin 27 yılında “plan disiplinine” uyulmuş, plan anlayışı önemsenmiş… Uygulanan planların nitelikleri ayrı bir tartışma konusu yapabiliriz, ama merkezi düşüncemiz olan palan disiplinin kaynak verimini arttırdığı tezinden sapmamalıyız.
Araştırmanın sonuçları gösteriyor ki, sadece planlı yönetimin ciddiye alınması bile sanayinin yıllık ortalama büyümesini yüzde 9.5 gibi yüksek bir orana taşımış… Herkese Bilim ve Teknoloji Dergisi’nin 2 Ağustos 2018 günü Eşiyok’ un makalesinde özetle aktarılan araştırmaya göre, 1924- 2015 yılları arasında sanayideki ortalama büyüme yüzde 6.5 iken bugün yaygın biçimde sorgulanan neo-liberal uygulamaların geçerli olduğu 1980-2015 yıllarını kapsayan 35 yılın ortalama büyümesi ise yüzde 5.1 düzeyinde kalmış.
Bayram Ali Eşiyok’ un ulaştığı sonuçları itirazınız olabilir… Hepimizin eleştiri hakkı vardır, ama sadece söze, kaba genellemelere, indirgenmiş mantığa, hamaset sosuyla tatlandırılmış söylemlere, makam rantını kullanarak,” Birileri üç-beş rakamda eleştiri yapıyor” diyen aba altında sopa gösteren anlayışına prim vermemek koşuluyla... Ortaya konan büyüme oranlarının eksikleri varsa tamamlayan, yanlışları varsa düzeltilen, ayarı yapılmış ve pişirilmiş sözlere dayanan kanıtlar ve gerekçeler ortaya konan itirazlar değer üretir; öteki tutum israf yaratır.
Üretim ve tüketim kalıplarının büyük değişimler yaşadığı ve daha da yaşayacağı artık bir sır değil. İşgücü piyasalarında daha önce hiç yaşanmayan ölçekte kesintilere tanıklık ediyoruz. Kesintilerin önemli bir bölümünün kalıcı olabileceğine ilişkin güçlü göstergeler var. Ücret düzeyi ile işgücünün emeği arasındaki dengenin bozulması ekonomik büyümeye çok farklı açılardan yaklaşmamızı gerektiriyor. Ekonomik pastadan sermayenin giderek daha büyük payı olması dünyanın her yerinde sorgulanıyor. Yeni bağlantıların, iletişimin ve etkileşimlerin yol açtığı farklılaşmalar asimetrik yapıları artırıyor. Büyümeyi, gelişmeyi ve refahı zaafa uğratacak yeni oluşumlara tanıklık edebiliriz. Gelişmelerin önümüze koyacağı fırsatları değerlendirmek, tehlikelere de en düşük maliyeti ödemek istiyorsak planlı yönetim disiplinini ciddiye almalıyız.
Gelişmekte olan ülkeler için model
Abdul Wasay Ajmal’ın Turque Diplomatique’nın 154’üncü sayısında dilimize aktarılan makalesini özenle okuduğumuzda “plan disiplinin” yarattığı sonuçların çarpıcı büyüklüklerini daha net anlayabiliyoruz. Çin, Ajmal’ın da saptadığı gibi, plan disiplinine dayalı yönetişimle “Ülke içindeki egemenlik ve ekonomik kötü sonuçları halka yaşatan geleneksel yönetişim yapılarından uzaklaşarak 800 milyondan fazla insanı yoksulluktan kurtarmıştır”.
Çin’in ekonomi yönetiminde plan disiplini kararlılıkla uygulaması, 1989-2021 arasında ekonominin yıllık ortalama yüzde 9.3 büyütülmesinin itici gücünü oluşturmuş.1994-2005 yılları arasında Çin ekonomisinin dünya GSYİH içindeki payı yüzde 9,5’dan yüzde 15,4’e çıkmış. Çin gibi büyük bir ülkede dışa ve dünyaya açıklık oranı, ithalat ve ihracat payları katlanarak büyümüş, yüzde 33’den yüzde 62’ye yükselmiştir.
Çin’in plan disiplini üzerine kurula ekonomisi dünyaya entegre olmuş, 3 bin 500’den fazla “ticaret anlaşması” ile ülke insanını zenginleştiren ve yaşamını kolaylaştıran uygulamalar hayat bulmuştur.
Çin’de imalat sanayinde yüksek teknoloji ihracatının payı yüzde 30.9’dur…Ülkemizde ise bu oran yüzde 2.2 düzeyindedir.
Çin’in ekonomik politikası, plan disiplini ile büyümeyi zorlamış, sistemin zorladığı finansal kazançtaki tutarsızlıkları en aza indirmiştir.
Bağımsız araştırmacıların da belirttikleri gibi “Çin modeli gözden kaçırılmaması gereken büyüme toparlanma” konusunda kendini kanıtlamıştır.
Kriz yaratan niteliksel etkenler
- Kriz yaratan kökteki sorunları plan disiplini ile çözebiliriz.
- Plan disipliniyle, açgözlülük ve sorumsuzlukları dizginleyebiliriz.
- Plan, aklımızı başka bir şeye emanet etmenin tuzaklarından bizi uzaklaştırabilir.
- Plan, farklı seçimleri olan ve gelecek inşa etme vizyonuna sahip liderlerin önünü açabilir.
- Plan ve planın tamamlayıcısı proje-odaklı iş yaparsak, sloganları ciddi fikirlerin yerine koyan sapmalardan arınabiliriz.
- Plan disiplini, toplum gücünü arkamıza almanın engeli olan kibir ve üstünlük inancının akıl gözümüzü kör etmesini önleyebilir.
- Plan disiplini, öngörme ve önlem alma ile gözetim ve denetimi olumlu sonuçlar yaratan yaşam biçimi haline getirebilir.
- Plan disiplini, popülist tutamlar ve pragmatist ciddiyetsizlik tuzaklarına yakalanmamızı engelleyebilir.
- Plan disiplini, takdir edilme ve şöhret çılgınlığının israfından sakınmamızı sağlayabilir.
- Plan disiplini, zihnimizde, işleyen kurumların faziletini netleştirebilir; kurumları ciddiye almamızı destekleyebilir ve orta gelir tuzaklarını aşmamızın araçlarını çoğaltabilir.
Gelecek hafta: Kasaba kültürü, “ vur vuranı, kır kırkanı, destursuz bağa gireni” çoğaltır