Yaklaşık 2 yıldır piyasalarla Fed arasında bir çekişme daha doğrusu bir anlaşmazlık söz konusu. 2022’nin ilk yarısında abartılı ama popüler stagflasyon konusu gündemden düştükten hemen sonra resesyon beklentisi piyasalara hakim oldu. Stagflasyonun aksine resesyon daha ciddi analizlere dayanıyordu. Başta getiri eğrisi ve öncü göstergeler olmak üzere pek çok test edilmiş ve zaman içinde bu konuda kendisini ispatlamış gösterge ekonomide net bir yavaşlamaya işaret eder durumdaydı. Bu görüntü hala da değişmiş değil ve gösterge de aynı sinyali vermeye devam ediyor. Hane halkı ve özel sektörün varlıklarını kısa vadeli kredilerini ise uzun vadeli ve sabit seviyelerden bağlamış olmaları nedeni ile Fed faiz artışları ilk dönemlerde etkisini net olarak göstermedi.
Ancak son aylarda kredi kartı geri ödemelerinde görülen artış, tasarruf oranında düşüş, yeni konut satışlarının çok ciddi anlamda azalmış olması gibi bazı gelişmeler Fed’in sıkılaştırma politikasının etkili olmaya başladığına işaret ediyor. Çarşamba günü açıklanan Bej Kitap da bir resesyon değil ancak yavaşlamanın izlerini taşıyordu. Öte yandan sıkı para politikasından etkilenmeyen bir diğer aktör ABD devleti yani kamu harcamalarını tam gaz sürdürüyor. 2023 yılında bir resesyon veya hisse senedi çöküşü yaşanmayacağını iddia ederken kamu harcamalarını baz alıyordum. İşsizlik oranının 4% seviyesinin altında olduğu bir dönemde kamunun bu kadar büyük harcama gerçekleştirmesi ekonomiye benzin dökmekle eş değer. Ve elbette enflasyona da.
Piyasalar özel sektör ve hane halkında görülen yavaşlama işaretlerini resesyonun öncü sesleri olarak okuyor ve 2024 yılında Fed’in resesyon kaynaklı faiz indirimine gideceğini düşünüyor. Öyle ki swap piyasası üzerinden baktığımızda 2024 yılında faizlerin yüzde 3,75 seviyesine kadar indirilmesi söz konusu. Fed yetkilileri de faizlerin inebileceğini söylüyor. Ancak tamamen ayrı nedenlerle ve çok daha az oranda. Zira Fed’den gelen açıklamalara baktığımızda enflasyon kaygısının devam ettiği, ki haklılar, ve fakat yüksek faiz seviyesi ile ekonomiyi öldürme korkusunun da eş zamanlı olarak kendisini gösterdiğini görüyoruz. Fed tarihte ilk kez yumuşak iniş senaryosunun gerçekleşebileceğine inanıyor. Bu nedenle enflasyondaki düşüşün kalıcı olduğuna ikan olduğunda faiz indirimine giderek reel faizlerin gereksiz bir şekilde yükselmesine engel olmak istiyorlar. Nominal faiz oranında bir düşüş olsa bile reel faizi düşürmek henüz akıllarından geçmiyor. Zira enflasyonla savaş ve sıkı para politikası 2024’te de devam edecek.
Dolayısıyla bir yanda Fed’in gevşek para politikasına geçeceğini ve bun nedenle faiz indireceğini düşünen piyasalar diğer yanda sıkı para politikasını sürdürmekte ısrarcı ve en fazla 50 baz faiz indirmeyi düşünen Fed’in kendisi. 2023 yılı boyunca Fed haklı çıktı. 2024’te ne olacağını hep beraber göreceğiz ancak ben de, özellikle yılın 2. yarısında, yavaşlamanın biraz daha öne plana geçeceğini düşünüyorum.