Önce Rusya vs Ukrayna ardından Çin vs Tayvan ve son olarak İsrail’in Gazze savaşı ile beraber son 2 yılda üçüncü kez başlayan 3. Dünya Savaşının hemen ardından petrol fiyatları WTI tipinde 90, brentte ise 92.5 dolara kadar yükseldi. Ancak her iki tepe de ekim krizi öncesinde eylül ayında görülen en yüksek seviyelerin altında seviyeler olarak kaldı. Bu tip jeopolitik olaylarda yatırımcılar 2 şekilde hareket edebilir. Duygusal/içgüdüsel olarak veya geçmiş vakaları baz alarak. İlk reaksiyon genelde duygusal olur ve petrolün çok daha büyük bir savaş riski ile yükseldiğini gördük. Öyle ki pek çok yatırımcı ve analist ABD uçak gemilerinin bölgeye intikal etmesi ile beraber riskin daha da yükseldiğini iddia ettiler.
Oysa gerçek bunun tam aksi. Bölgede en çok sesi çıkan ülkelerden İran’ın yaptığı tatbikata baktığınızda katılımın kara kuvvetleri ve hava savunma sistemleri ile sınırlı kaldığını görüyoruz. Yani bir kaza veya yanlış anlaşıma riskine karşı donanma manevraları veya gövde gösterisi/ tahrik unsuru olarak füze denemeleri söz konusu olmadı. Dolayısı ile söylem ve davranışlar arasında net bir fark gördük. Öte yandan bir önceki büyük gerginlik Lübnan çatışmasında da petrol önce sert bir yükseliş kaydetmiş ardından gerilemişti. Bu kez İsrail Lübnan vakasından farklı olarak yaşananları bir savaş olarak tanımlasa da klasik anlamda iki devlet ve paralel silahlı güç arasında bir savaş olmadığı aşikar.
Diğer bir yandan petrol fiyatları yukarı giderken bile surda bazı gedikler açıldığını görmeye başladık. Önce crack spread, yani bir varil petrol ile ondan üretilen ürünler arasındaki fiyat farkı, sert bir şekilde gerileyerek rafineri ürünlerine olan talebin gerilediğini gösterdi. Crackspread önemli bir kavram zira petrol fiyatları geriliyor olmasına rağmen bazen benzine gelen zammın arkasında bu kavram var. Ve çok bilinmediği için gelen zammın kaynağı anlaşılamıyor. Ardından en aktif iki petrol vadeli kontratı arasındaki makasın daralmaya başladığını ve nihayet perşembe günü itibarı ile sıfır olduğunu gördük. Şayet piyasada petrole ulaşma konusunda bir kaygı var ilse en yakın vadeli kontrat fiyatı diğer vadelerden çok daha yüksek olur. Normal bir zamanda ise taşıma ve saklama gibi maliyetler nedeni ile uzak vadeli petrol fiyatları kısa vadeden yüksek seyreder. Tam bu sırada yorumcular bu geri çekilmeyi açıklayabilmek için sanki yeni bir gelişmeymiş gibi Çin yavaşlamasını öne sürdü. Kısacası finansal göstergeler talepte sorun olduğuna işaret eder nitelikte hareket ediyordu/ ediyor.
Bu esnada OPEC+ ülkelerinden kısıntıların devam edeceği açıklaması geldi. Ancak fiyatı yükseltemediği gibi ABD’nin petrol ihracatında patlama olduğuna yönelik haberler de OPEC+’nın yapay fiyat yükselişi ile OPEC dışı ülkelerin üretiminde artış yaşandığını bir kez daha görmüş olduk. Netice? WTI şu anda 75 dolar seviyesinden geçiyor. Elbette İran'a bir müdahale bekliyorsanız daha yüksek fiyatlar beklemeniz doğal. Ancak temel dinamikler daha düşük seviyelere işaret etmeyi sürdürüyor. Benzer işaretleri altında da gördük. Panik alımları ile 2000 dolar görülse de başta gümüş olmak üzere genel değerli metal grubunun bu ralliye katılmaması yükselişin kalıcılığının sorgulanmasını gerektirdi. Ancak petrolün aksine genel jeopolitik riskin artması ve Fed’in faiz artışlarında sona gelmesi nedeni ile (ünlü son sözler) altın fiyatlarında gerilemenin daha sınırlı kalmasını bekliyorum. Altın hala bir boğa piyasasının hazırlık aşamasında bulunuyor.