Türkiye’de gıda enflasyonu sürekli artarken, piyasada gıda ürünleri dışında da birçok kalemde meydana gelen amorf (düzensiz) fiyat yapısı, tüketicideki tedirginliği artıyor. Piyasada bir elektrikli soba fiyatı ile eşit seviyeye gelen bir kilo et fiyatı amorf fiyat yapısına örnek olarak gösterilirken, meyve-sebzeden giyime birçok alanda fiyat dengesizlikleri sürüyor. Örneğin bir kilo taze patates fiyatı 16 TL iken, aynı miktardaki dondurulmuş patates 60 TL’den satılıyor. İşin endüstriye giren kısmı, üretim maliyetlerindeki olası yükselmeler göz önüne alındığı için, daha yüksek fiyattan tüketiciye sunuluyor. Amorf fiyat yapısının bir süre daha böyle gideceğini ve bunun da iyiye işaret etmediğini söyleyen Servet Topaloğlu&Patners Kurucu Başkanı Servet Topaloğlu, “Son 3-5 aylık fiyat hareketleri döviz sabit tutulduğu halde oldu. Eğer TL değer kaybederse filmi baştan saracağız. Bu sefer malzeme fiyatlarından kaynaklanan enflasyon başlayacak, arkasından diğerleri gelecek. Yukarı doğru sarmal… Dolayısıyla hiperenflasyona da götürebilir” diyor. Perakende ve gıda piyasasının yıllardır nabzını tutan Topaloğlu ile gıda fiyatlarını ve olası gelişmeleri konuştuk…
‘Fiyat dengesizlikleri artıyor’
Topaloğlu, piyasada şekilsiz, dengesiz fiyat yapısının hakim olduğunu söylüyor. Gıda dışı bazı ürünlerin stokta kaldığını, piyasaya eski fiyatıyla sunulduğunu, dolayısıyla enflasyonla yüksek hale gelen gıda fiyatlarıyla karşılaştırıldığında ortaya dengesiz fiyatlar çıktığını belirtiyor. Topaloğlu şöyle devam ediyor: “Sürümü olacağına kesin kanaat getirilen endüstrileşmiş ürünlerde gelecek maliyetleri üzerinden hesap yapıldığından bu fiyatlar oluşuyor. Piyasada bu amorf yapının var olması ve bütçe açığıyla dış ticaret açığının ve dövizin uzun zamandan beri zorla tutulmasının verdiği sinyalle bize bu amorf yapının aşağı doğru düzelmesi değil, yukarıya doğru sarmal şekilde dengelenmesinin işaretini veriyor.” Peki gıda fiyatları artmaya devam eder mi? Topaloğlu, “Eğer dövizi tutabilirlerse artışın hızı düşer. Ama döviz fiyatlarını tutamazsak bir sene öncesine çevirmemiz lazım kum saatini. Çünkü girdiler çok büyük ölçüde ithal” diye konuşuyor. Seçim sonrası piyasayı da konuştuğumuz Topaloğlu, şöyle devam ediyor: “Doğru bilinenden farklı politikaların uygulanması para ve iktisat politikasında ister istemez mikro alanlara da sirayet etmiş durumda. Hatta birçok şirket de doğru bilinenden farklı metotlar uyguluyorlar bu sisteme entegre olabilmek için. Dolayısıyla doğru bilinenden farklı, yani heterodoks politikaların terk edilmesi durumunda acaba şu anda iş modellerini değiştirmiş olan ve ancak bu şekilde hayatta kalabilen şirketler buna uyum sağlayabilecek mi? Şu anda biliyorsunuz para basarak ve yüksek seviyeli negatif faizlerle bir enflasyonla mücadele programı var. Yani doğru bilinenden çok farklı bir metot. Keza belirli konularda ciddi devlet teşvikleri var. Normal politikalara dönüldüğü zaman iktisat ve para politikalarına, hatta sektörel politikalara, bu şekliyle kendini sisteme entegre etmiş şirketlerin çok hızlı bir şekilde doğru bilinenlere yönelmesi lazım.”
Tereddüt sürüyor
Bu konuyla alakalı ABD örneğini veren Servet Topaloğlu, “ABD’ye bakalım, orada bir hamle yapıldı, faizler yukarı doğru giderken bazıları ayak uyduramadı, patır patır dökülmeye başladılar. Nispeten rezerv parası olan ülkeler ki, bizde rezerv para yok, diğer taraftan yapısal sorunları olan bir ülke. O nedenle biraz tereddütlerim var açıkçası” diyor. Yurt dışında da gıda fiyatlarının arttığına işaret eden Topaloğlu, şöyle devam ediyor: “Hammadde fiyatlarını nispeten elimizde tutabilmemize rağmen enflasyonist baskıyla önceden gelen diğer maliyetler artıyor. Yani işçilik, kira, enerji maliyetleri… Üreticiler bunları hemen yansıtamıyorlar. Zaten bunu geçen sene gördük; TEFE yüzde 150’ler civarına çıktı, TÜFE yüzde 60’lardaydı. Bir şekliyle bunu yansıtacaklar. Tabii bunları zamanla yansıttıkları için şimdi onlar geliyor arka arkaya. Ciddi zamlar da yapıldı personele. Şimdi mal sahipleri de rahat durmuyorlar. Kiralar artıyor. Bunlar yükseldiği için gıda fiyatlarının anormal yükseleceğini bekliyorduk da, bu kadar yükseleceğini ben şahsen beklemiyordum. Çünkü döviz sabit tuttuğumuz için, hammadde de geri gittiği için bu kadar süratli artmaz diye düşünüyorduk. Belirttiğim gibi çok tuhaf tablolar da oluştu. Keza perakende grupları arasında da öyle. Kıyma alıyorsunuz 200-250 TL civarında. Ama iki tane pantolon alıyorsunuz onu da 250 TL civarına bulabiliyorsunuz. Bunlar da bir dengesini şaşırdı.“
‘Gıda zincirleri yüzde 7 net kar gördü’
Perakende zincirleriyle ilgili de bilgi veren Servet Topaloğlu, zincirlerin geçen yıl çok iyi performans gösterdiğini açıkladı. Giyimde de işlerin iyi gittiğini ancak gıdada da kar oranlarının arttığına dikkat çeken Topaloğlu, “Bilançolardan görüyorsunuz gıda perakendeciliğinde yüzde 7 net kar pek alışılagelmiş değildir. Yüzde 7’ler görüldü geçen yıl. Normalde bu oran yüzde 2.5-3’tür. Gıda perakendesinde ciro hacmi çok büyük olduğu için yüzde 2-3’ler bile çok ciddi rakamlar oluşturur. Buna karşın yüzde 7 karlar oldukça yüksek rakamlar olarak gerçekleşti” diye konuşuyor.