P&G Türkiye, Kafkasya ve Orta Asya Yönetim Kurulu Başkanı Tankut Turnaoğlu, “Sporun sağlıklı ve özgüveni yüksek nesillerin yetişmesinde çok önemli olduğunu” ifade ederken, bu alanda verdikleri desteğin eşitlikçi ve kapsayıcı bir bakış açısı ile fark yarattığını vurguluyor.
P&G, 2014 yılında Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi iş birliğiyle Türkiye için bir ilk olan “Türkiye’nin Spor Kültürü Araştırması”nı gerçekleştirdi.
2014 yılında yapılan Türkiye’nin Spor Kültürü araştırması, Türkiye’de 10 çocuktan sadece 2’sinin bilinçli olarak spor yaptığını ortaya koydu.
Araştırma 2019’da tekrarlandığında, düzenli olarak spor yapan çocukların oranının yüzde 50 artarak her 10 çocuktan 3’üne ulaşıldığı ortaya çıktı.
Projenin 10. Yılı olan 2024’teki üçüncü araştırmada ise, bu yıl itibarıyla her 10 çocuktan 5’inin düzenli olarak spor yaptığı görüldü.
Spor yapan kız çocuklarının oranı yüzde 27 artarken, spor yapan erkek çocuklarının oranı yüzde 15 arttı. Çocuklarının sporu bir meslek olarak sürdürmesini isteyen ebeveynlerin oranı ise son beş yılda yüzde 18 artarak yüzde 55’e ulaştı.
Bu artışta etkili olan çok sayıda unsur var. Sporcularımızın uluslararası arenalarda elde ettikleri başarılar bunun başında geliyor.
Son dönemde önem kazanan bir diğer etken ise, özel sektörden gelen destekler. P&G de bu alanda öne çıkan markaların başında.
P&G Türkiye, Kafkasya ve Orta Asya Yönetim Kurulu Başkanı Tankut Turnaoğlu, “Sporun sağlıklı ve özgüveni yüksek nesillerin yetişmesinde çok önemli olduğunu” ifade ederken, bu alanda verdikleri desteğin aslında “bütüncül” bir bakış açısı ile fark yarattığını vurguluyor.
14 yıldır Olimpiyat sponsoru olan P&G, Türkiye’deki spor yapma alışkanlığının yaygın olmaması nedeniyle çalışmalarına bir katman daha eklemeye karar verdi ve 2014 yılında Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi (TMOK) iş birliğinde anneleri sürecin merkezine alarak çocukları spora teşvik etmek amacıyla “Olimpik Anneler” projesini başlattı. Çünkü çocukların sosyal gelişiminde annelerin vazgeçilmez rolüne inandı…
“Eşit Görüyoruz” yaklaşımını sporda da benimseyen şirket, bunu sadece kadın- erkek eşitliği olarak görmedi ve fiziksel olarak engeli olan sporcuların da desteklenmesi gerektiğine inanarak “Olimpik Anneler” programını, paralimpik sporcuları da kapsayacak şekilde “Yıldız Anneler” olarak değiştirdi. “Çocuğuna spor yaptıran her anne Yıldız Annedir” dedi.
Bu kapsamda 2024 Paris Olimpiyatları’na yönelik desteğini Türk Milli Paralimpik Komitesi (TMPK) ile iş birliği yaparak genişleten P&G, 37’si Olimpik, 14’ü Paralimpik olmak üzere 51 sporcuyu ve annesini ‘Yıldız Anneler’ programı kapsamında destekledi.
“Kimseyi geride bırakma” anlayışı
Bugün, dünya genelinde görme, işitme ve hareket kısıtlılığı olan bireyler de dahil olmak üzere 1,3 milyardan fazla engelli insan bulunuyor. Yaşlanan nüfusla birlikte, kapsayıcılık anlayışıyla tasarlanmış ürünlere olan talebin artması bekleniyor.
Eşitlik ve kapsayıcılığın herkes için ulaşılabilir olduğu bir dünya yaratmaya odaklanan şirket, Birleşmiş Milletler’in “kimseyi geride bırakma” hedefi kapsamında sporcuların yaşamlarını iyileştirmeye odaklanırken, topluma ilham vermeleri için de gereken desteği sağlıyor.
P&G’nin destek verdiği 14 paralimpik sporcudan 13’ü Paris 2024 Paralimpik Oyunları’nda ülkemizi temsil etmeye hak kazandı. Paralimpik sporcular; Para Yüzme, Tekerlekli Sandalye Masa Tenisi, Para Okçuluk, Para Tekvando, Para Judo ve Goalball olmak üzere 6 disiplinde yarıştı.
Turnaoğlu’nun da ifade ettiği gibi; P&G hem Olimpiyat hem de Paralimpik sporcular ve paydaşlarıyla iş birliğine devam ederek Olimpiyat ruhunu her yerde yaşatmayı ve yeni nesillere aşılamayı hedefliyor. Ayrıca, tüketiciler de satın aldıkları her P&G ürünüyle paralimpik sporculara “spor ekipmanı bağışı” yapılmasına katkı sağlamış oluyor.
“Çocuklarınıza güvenin, biz başardıysak onlar da başarır”
● 2016 Rio Paralimpik Oyunları ve 2020 Tokyo Paralimpik Oyunları’nda sınıf 5 kategorisinde altın madalya kazanan ve kategoride şu anda dünyanın en iyi sporcuları arasında gösterilen Abdullah Öztürk, P&G’nin desteklediği sporculardan biri. Paris’e annesi ile birlikte gelen Öztürk, Trabzon’da 1989 yılında doğuştan kas erimesi hastalığıyla dünyaya gelmiş. 8 yaşına kadar yürüyebilen ancak kaslarının gelişmemesi nedeniyle yürüme yetisini kaybeden Öztürk, Trabzon’dan Ankara’ya gelmiş ve Doğan Çağlar Özel Meslek Okulu’nda masa tenisiyle tanışmış. Şöyle anlatıyor ilham veren hikayesini: “Ailem Ankara’da bedensel engelliler okuluna gitmem için büyük bir fedakarlık gösterdi. Okulda masa tenisine başladım. Çok çalıştım. Günde 6 saat antrenman yaptım. Olimpiyata hazırlanırken sosyal hayatımızı sıfırlıyoruz. Tamamen madalyaya odaklanıyorsunuz. Olimpiyat şampiyonlukları yaşadım, ama bu kolay değil. Yaşadıklarımız, antrenmanlar hiç kolay değil.” Hayat şartlarının sporcuları çok etkilediğini söylüyor Öztürk ve “Avrupa’daki sporcuların tek sorumluluğu spor yapmak” diye ekliyor. Bu nedenle, sporculara verilecek destek, gelecekteki başarılı açısından da son derece önemli.
Ve tabi ki bu noktada, en büyük görev anne ve babalara düşüyor. Engelli bir çocuğun hayata tutunması için, eğitim, spor ve sanatın çok önemli olduğunu söylüyor Öztürk. “Çocuklarınıza güvenin, biz başardıysak onlar da başarır” diye ekliyor. İşte bu yüzden annesi İkbal Öztürk de, bir “Yıldız Anne”.