“Petrol ve doğal gaz, önümüzdeki on yıllar boyunca küresel enerjinin temel direkleri olacak.” Bu sözler Arap enerji bakanlarının katıldığını COP28 toplantısında dile getirildi ve Birleşik Arap Emirlikleri’nde düzenlenen BM İklim Zirvesi’nin kapanış cümleleri oldu…
Fosil yakıtların geleceğine ilişkin farklı vizyonlar nedeniyle gerilimli zamanların yaşadığını zirvede, arap ve diğer hidrokarbon üreticilerinin fosil yakıtların azaltılmasına yönelik girişimleri ekonomilerine vurulmuş bir darbe olarak gördüklerine bir kez daha şahit olduk.
Hatta, Kuveyt Petrol Bakanı Saad Al Barrak Salı günü Arap Enerji Konferansı’nda yaptığı açıklamada “Petrolün ‘aşamalı olarak terk edilmesi’ ya da bir enerji kaynağı olarak petrole bağımlılığın azaltılması olarak adlandırılan ve belki de Batı’nın genel olarak ekonominin kontrolünü ele geçirme açgözlülüğüyle eşleşen bu vahşi saldırı karşısında şaşkınım” diyerek, yaşanan gerilime son noktayı koydu.
Sonuç olarak, Birleşik Arap Emirlikleri COP28 Dönem Başkanlığı tarafından önerilen taslak metinde “fosil yakıtların sonlandırılması” ifadesi yer almadı.
Avrupa Birliği, STK’lar ve yükselen deniz seviyesi tehdidi altındaki ülkeler bu metni reddettiklerini ifade etiler.
Avrupa Birliği delegelerinin lideri İrlanda Çevre Bakanı Eamon Ryan, COP28 Başkanlığı tarafından dağıtılan anlaşma taslağının değiştirilmemesi halinde AB’nin iklim görüşmelerinden çekilebileceğini açıkladı.
Daha önceki taslakta, petrol, gaz ve kömürün “aşamalı olarak durdurulması” seçeneği bulunurken yeni metin taslağında, 2050 yılına kadar net sıfır emisyona ulaşmak için fosil yakıtların üretim ve tüketimini “azaltmaya” odaklanılıyor.
COP28’de AB delegerinin lideri olan Çevre Bakanı Eamon Ryan, önerilen anlaşmanın fosil yakıtların aşamalı olarak sonlandırılması ve iklim finansı konularında kabul edilemez olduğunu ifade ediyor. Ryan gibi çok sayıda delege, fosil yakıtlardan aşamalı olarak çıkılmasında yetersiz kalan anlaşmayı bir “hayal kırıklığı” olarak değerlendiriyor.
Alışveriş listesinden farksız
Sonuç olarak, 11 Aralık öğleden sonra yayınlanan karar taslağı petrolden çıkışa ilişkin önemli hiçbir hüküm içermiyor. Öte yandan, 238 paragraftan oluşan metin tutarlı da görünmüyor. Sürdürülebilir Kalkınma ve Uluslararası İlişkiler Enstitüsü’nden (IDDRI) Lola Vallejo’nun metne yönelik yaptığı yorum önemli: “Metin, her ülkenin önceliklerinin bir araya getirilmesinden oluşuyor. Herkesin kendine uygun konuyu seçebileceği uzun bir alışveriş listesine benziyor. Önceki versiyonlarda, ifadeleri tartışmalı olan ancak yenilenebilir enerji kaynakları, enerji verimliliği ve fosil yakıtların aşamalı olarak kullanımdan kaldırılması etrafında şekillenen hedefler vardı. Bu metinde ise her şey karmakarışık.”
Türkiye’den son gün hamlesi
Türkiye COP28’in son gününde zirvede belirlenen sekiz girişime imzacı olarak katıldı. Ancak halen Türkiye’nin zirvede taraf olmadığı pek çok girişim bulunuyor. 30 Kasım’da Dubai’de başlayan COP28’in resmi olarak devam eden son gününde Türkiye Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı çerçevesinde çalışan İklim Değişikliği Başkanlığı sekiz girişime katıldığını duyurdu. Türkiye yaklaşık iki haftadır süren zirve boyunca hiçbir girişime imzacı olmamıştı.
İklim Değişikliği Başkanlığı’nın sitesinde yapılan açıklamaya göre Türkiye’nin imzacı olduğu girişimler şu şekilde:
* İklim Kulübü
* Kritik Ham Maddeler Kulübü
* Dayanıklı Gıda Sistemleri, Sürdürülebilir Tarım ve İklim Eylemine ilişkin Emirlik Deklarasyonu
* Buzul Dostları Grubu
* Çimentoda Atılım
* İklim İçin Mangrov İttifakı
* COP28’de Eğitim ve İklim Değişikliği Ortak Gündemi Bildirgesi
* İklim ve Sağlık Deklarasyonu
* İklim Eylemi İçin Yüksek Hedefli Çok Düzeyli Ortaklıklar Koalisyonu (CHAMP)
Sekiz girişime imzacı olunmasına karşın Türkiye’nin halen imzasını atmadığı pek çok metin bulunuyor. Türkiye; İklim, Yardım, İyileşme ve Barış Bildirisi, Küresel Yenilenebilir Enerji ve Enerji Verimliliği Taahhüdü, Toplumsal Cinsiyete Duyarlı Adil Geçiş ve İklim Eylemi Ortaklığı, Hidrojen Bildirisi, Küresel İklim Finansmanı Çerçevesine İlişkin Liderler Bildirisi ve Küresel Soğutma Taahhüdüne taraf olmadı.
GERÇEK ÇÖZÜMLER İLE FANTEZİLER KARIŞMIŞ DURUMDA
Metin, öncelikle teknolojik gelişmelere odaklanıyor. Enerji dönüşümünü hızlandırma ihtiyacını kabul ediyor. Bunu başarmak için 2030 yılına kadar yenilenebilir enerji üretim kapasitesinin üç katına, enerji verimliliğindeki iyileşme oranının da iki katına çıkarılmasını öneriyor. Ama hangi yıla göre üç katına ya da iki katına çıkarılması gerektiğine dair hiçbir ayrıntı verilmiyor.
Metinde yer alan bir diğer öneri; karbon yakalama sistemleri ile donatılmamış kömür yakıtlı elektrik santrallerinin üretimini azaltmak ve kömür madenlerinin açılmasını sınırlamak. Ama bu hedefe yönelik de herhangi bir zaman çizelgesi yok.
WWF Fransa’nın Enerji Dönüşümü Savunuculuğu Başkanı olan Arnaud Gilles, “Metin, gerçek ve ucuz çözümler olan yenilenebilir enerjileri, karbon yakalama ve depolama gibi çok pahalı ve kısa vadede çok az sonuç getirecek teknolojik fantezilerle karıştırıyor” yorumunu yapıyor. Açık Toplum Vakıfl arı temsilcilerinden Yamide Dagnet ise, teknoloji temelli vizyon ile biyoçeşitliliği koruma mücadelesi arasındaki tutarsızlığa dikkat çekiyor. Dagnet, şöyle diyor: “Metinde stratejik mineraller hakkında tek bir kelime bile yok. Onlar olmadan ne pil olur ne de yenilenebilir enerji. Ancak üretimi artırmaya devam edersek, bu daha fazla maden açacağımız ve daha fazla doğal alanı yok edeceğimiz anlamına geliyor.”
Son olarak, metin “verimsiz” fosil yakıt sübvansiyonlarının “mümkün olan en kısa sürede” sona erdirilmesi çağrısında bulunuyor. Ancak burada, sübvansiyonun tanımı yapılmıyor.
Şu gerçeği unutmamak gerek, IMF raporuna göre, 2022 yılında dünya çapında verilen fosil yakıt sübvansiyonlarının 6.5 trilyona Euro’ya ulaşması tahmin ediyor. Oysa ki, bu miktar iklim dönüşümünü finanse etmek için fazlasıyla yeterli!