Değişen ekonomik politikalardan ya da yapısal değişimlerden dolayı 1973’ten beri dünyayı sallayan petrol şokları benzer büyüklüklerde olmalarına rağmen farklı makroekonomik performanslar sergilediler. 1973 şoku öncesinde petrol fiyatının endekslenmeye başlandığı 1861’den itibaren 112 sene reel fiyat ve fiyatın oynaklığı neredeyse sabit denecek kadar kontrol altındaydı. Sonrasında durum değişti ve fiyatlar lineer olmayan biçimde, yüksek volatilite ve genişlikte hareket etmeye devam ediyor.
2003 ikinci Irak savaşı sonrası en az 7 dalgalanma görebiliyoruz. Petrol fiyatları yön değiştiriyor, u-dönüşleri yapıyor ve geçmişe göre fazla oynak. Reel veya ekonomik etkilerse tam tersine çok daha hafiflemiş durumda. Benzer büyüklükteki petrol şoklarının karşısında, ekonomiler geçmiş dönemlere göre daha gelişmiş bir ödünleşim (trade-off) ile karşı karşıyalar. 2003-2022 arası GSYİH ve tüketici enflasyonunun petrol şoklarına olan tepkisi iki büyük petrol şokunun dünyayı salladığı 1970’li yıllara göre daha hafiflemiş görünüyor. Özetle fiyat dalgalanmaları artarken reel etkiler zayıflamış.
Neden? Birincisi, zaman geçtikçe reel ücret katılığının azalması olabilir. Reel ücret katılığı enflasyonun kalıcı olarak düşürülmesiyle üretim açığı stabilizasyonu arasında bir ödünleşimi beraberinde getiriyor. Ters arz şokuna tepki olarak –Taylor Kuralı gibi bir parasal kuralın bulunduğu ortamda- reel ücretlerdeki ayarlama yavaşladıkça enflasyon daha hızlı artarken üretim daha fazla azalacaktır. Esnek ücretleri de içeren daha esnek istihdam piyasası trendi son 40 yılda petrol şoklarının gelişmiş ekonomilerdeki etkisinin neden azaldığını açıklayabilir.
Ekonominin petrol şoklarına olan tepkisindeki farklılaşmanın arkasındaki ikinci etken, para politikası uygulamalarındaki değişim olabilir. Özellikle, merkez bankalarının düşük ve istikrarlı bir enflasyon oranını sağlama konusundaki taahhütleri, öyle ya da böyle açık enflasyon hedeflemesine yansımış ve politika değişiminde ilerlemeye sebep olmuş olabilir. Politika değişiklikleri sayesinde petrol fiyatındaki artışlara karşılık hem enflasyonda hem de üretimdeki eşzamanlı etkiler azalmıştır.
Üçüncü olarak, petrol fiyatlarındaki değişikliklerin etkisinin azalması kapsamında, ekonomide petrolün payının 1970lerden bu yana ciddi miktarda azalması olabilir. Bu hipoteze göre, petrol fiyatlarındaki değişim artık sadece bir yan etken gibi belirgin makroekonomik etkileri olmayan bir olay (havyar fiyatlarındaki dalgalanmalara benzemiyor değil). Tabii bu biraz abartılı, ama sonuçta bu benzerlik tutuyor.
www.macrotrends.net/1369/crude-oil-price-history-chart
Teknik dille söylersek enerji harcamalarının toplam harcamalardaki payı fiyat elastikiyeti ve gelir elastikiyetindeki birbirine zıt gelişmelerle bağlantılı olduğu için net etkiyi görmek gerekiyor. Elastikiyetlerin ters yönlü etkileşiminden dolayı net etki ara sıra işaret değiştirebiliyor. Enerji talebinin gelir elastikiyeti 1’den hayli düşük olduğu için, enerji talebindeki yüzde artış gelirdeki yüzde artıştan düşükse enerji harcamalarının gelire oranı düşecektir. Öte yandan, fiyat elastikiyeti de düşük olduğu için, enerji (petrol) fiyatındaki yüzde artış talepteki yüzde düşüşten daha yüksekse enerji harcamalarının gelire oranı, enerji fiyatları artarken, yükselecektir.
Bu ne demek? ABD’nin pek de umurunda değil demek. Ne olacak? Hala Vasicek modelinin uzun dönemli verilerle işaret ettiği 85 ve 105 USD çekim merkezlerinin geçerli olduğunu düşünebilir miyiz? Elbette ki 130 dolar kalıcı olmayacak ancak Ukrayna meselesinin gidişatına göre 100 dolar aylar boyunca kalıcı olabilir. İlk negatif doğrudan etki turizm gelir kaybı + enerji faturası artışı şeklinde ve ekstra 15 milyar dolar gerekeceğini gösteriyor. Ne için? Durumu idare edebilmek için. Rezerv ne için lazım? İşte bu günler için.