Sıfır karbon ekonomisine geçişin hızlandığı, yenilenebilir kaynaklar ağırlıklı enerji arzının stratejik önem kazandığı bir dönemde, petrol ve doğal gaz şirketlerinde önemli bir dönüşüm süreci izleniyor.
“Faaliyette bulunduğumuz sektör şüphesiz sürdürülebilir bir dünya için stratejik konumdaki alanların başında geliyor” diyen SOCAR Türkiye İletişim ve Kamu İlişkileri Başkanı Mikayil Yusifov, “Diğer yandan, global ölçekli araştırmalardan görüyoruz ki; enerji talebi her geçen yıl hızla artıyor. Dünya genelinde yükselen bu enerji talebine verilecek yanıtlarda doğal gaz ve petrol ürünleri ihtiyacının uzun bir süre daha devam etmesi öngörülürken, temiz enerji üretiminin öncelikli olması gerektiği konusunda ise artık dünyanın büyük bir kısmı hemfikir” yorumlarını yapıyor.
SOCAR Türkiye’nin, 51 megavat kapasiteli Petkim Rüzgar Enerji Santrali (RES) ile 2017 yılından bu yana faaliyetini sürdürdüğünü kaydeden Yusifov, “Yaklaşık 55 milyon Euro yatırım bedeli ile kurulan Petkim RES’de her biri 3 megavatlık güce sahip 17 rüzgâr türbini ile yılda 200 gigavat elektrik enerjisi üretimi hedefleniyor. Petkim RES temiz enerji kaynaklarının sanayide kullanımı ve karbon emisyonunun azaltılması konusunda başarılı bir model sunuyor. Diğer yandan enerji dönüşümünde dijitalleşme, enerji verimliliği ve yeni teknolojilerin çok kilit bir rol oynayacağını biliyoruz. Bunu öngörerek yıllardır tesislerimize dijitalleşme ve verimlilik alanında büyük yatırımlar yaptık. Aynı zamanda yeni teknolojiler üretebilmek adına da SOCAR Ar-Ge ve İnovasyon Merkezi’mizde yoğun çalışmalar sürdürüyoruz. Bugüne kadar toplam 4 projemiz Avrupa Birliği destek fonu almaya hak kazandı” diye ekliyor.
SOCAR Türkiye İletişim ve Kamu İlişkileri Başkanı Mikayil Yusifov ile enerji sektöründe yaşanan dönüşümü konuştuk:
2050’de net sıfır emisyona ulaşmayı hedefliyoruz
“SOCAR Türkiye olarak 2008 yılında Türkiye’de faaliyetlerimize başlarken misyonumuzu, ‘kaynaktan son kullanıcıya kadar uzanan tüm değer zincirimizi; her seviyede tecrübeli, bilgili ve işine bağlı insan kaynağımız ile verimli ve sürdürülebilir bir şekilde işletmek ve geliştirmek’ olarak tanımlamıştık. SOCAR Türkiye’de sürdürülebilirliği, bu konudaki faaliyetlerin, “Güvenli ve Kapsayıcı İşyeri”, “Devamlılık ve Gelecek Odaklı İş Stratejisi” ve “İklim ve Çevre Odaklı Operasyon” başlıklarında değerlendirildiği bir ilerleme planı çerçevesinde sürdürüyoruz. 2035 yılına kadar emisyonları kapsam 1 ve 2’de öncelikle yüzde 40 azaltarak 2050’ye kadar net sıfır noktasına ulaşmayı hedefliyoruz. Dijitalleşme çalışmalarımız sonucunda, Star Rafineri’de üretim kapasitemizi 10 milyon tondan 10,5 milyon tona çıkartmamıza rağmen, yakıt olarak kullandığımız doğal gaz tüketimini 2020 yılında bir önceki yıla göre yüzde 6 azalttık, karbon emisyonunda 178 bin tonluk düşüş sağladık. Su tüketiminde ise yılda 406 bin tonluk tasarruf elde ettik.”
Tükettiğimiz elektriği yeşil enerjiye dönüştürmeye karar verdik
“Üretim süreçlerimizin yanı sıra, enerjinin tüketim boyutunu da göz önünde bulunduruyoruz. Grubumuz bünyesindeki 4 yönetim binası ile toplam 22 tüketim noktasında tükettiğimiz elektriği yeşil enerjiye dönüştürmeye karar verdik. Öte yandan, iştirakimiz SOCAR Enerji Ticaret, nihai tüketicilerin karbon ayak izlerini azaltmak ve nötrleştirmek adına yenilenebilir enerji kaynağından üretilen ve Uluslararası Yenilenebilir Enerji Sertifikası (I-REC) ile belgelendirilmiş yeşil enerji ve Gold Standard, VCS gibi uluslararası karbon sertifikası satışlarına başladı.”
Sürdürülebilirlik ve Enerji Geçişi Yaklaşımı
“2019 yılında başlattığımız Bilgi Teknolojileri Entegrasyon Projesi “Project Earth” ile entegre çalışma modelimizi dijital altyapılarla destekledik. Sürdürülebilirlik hedefleri doğrultusunda kurduğumuz SOCAR Ar-Ge ve İnovasyon Merkezi’miz, yenilikçi dijital teknolojiler geliştiriyor. Verimli ve güvenli enerji arzı için stratejik önceliklerimizi çerçeveleyen “Sürdürülebilirlik ve Enerji Geçişi” vizyonumuzla ilerliyoruz. Sürdürülebilirlik ve Enerji Geçişi yaklaşımı, bu konuda yürütülecek çalışmalara vizyon oluştururken sürdürülebilir üretim için operasyonlar, “Dekarbonizasyon, Döngüsel Ekonomi ve Dijitalleşme” başlıklarında yoğunlaşıyor. Dekorbanizasyon ile üretim kaynaklı çevresel emisyonların mümkün olan en düşük seviyeye indirilmesini hedeflerken bu hedeflere, kısa dönemde enerji verimliliği ve kurulum değişikliği (elektrikleşme ve eski teknolojilerin modernizasyonu) projeleri; uzun vadede ise çevre dostu yeni teknolojiler ve Ar-Ge ve İnovasyon çalışmalarıyla ulaşmayı planlanıyoruz.”