Son günlerde çok gündemde olan pestisit (tarım ilacı) denetimleri konusunda Tarım ve Orman Bakanlığı’nın sahada binlerce çalışanı var. Bu çalışanların büyük bölümü ziraat mühendisi, çoğu zaman işlerini yapmamakla suçlanıyorlar.
Ben o çalışanlardan birisi ile görüştüm. Bakanlığın yaptığı çalışmaları, eksiklikleri ve alınması gereken önlemleri o kadar güzel anlattı ki okuduğunuzda göreceksiniz ki, bu ülkede vatanını, insanını, sağlığımızı düşünen yurtsever ziraat mühendisleri var.
Tarım Bakanlığı’nda tam 20 yıldır görev yapan ve bitki koruma konusunda çalışan ziraat mühendisinin anlattıklarını özetleyerek paylaşıyorum:
“Ben 20 senedir Tarım ve Orman Bakanlığı’nda ziraat mühendisi olarak görev yapıyorum. Branşım da bitki koruma yani bitki hastalıkları (bakteri, fungus) ve bitki zararlıları (böcekler).
Uzun zamandır Bakanlıkta il müdürlüğünde bitki sağlığı ve bitkisel üretim şubesinde görev yapıyorum. Bitki koruma ürünleri yani tarım ilaçları satan bayilerin denetimi ve bayilerin ruhsatlandırılması konularına bakıyorum. Ayrıca hasat öncesi pestisit denetimi görevim var.
Bakanlığımız uzun yıllardır hasat öncesi yani ürün pazara çıkmadan önce tarladan ürün alıp analize gönderir. Hasat öncesi denetimi bizim şube yapar. Birde hasat sonrası market ve pazarlardan da gıda ve kontrol şubesi denetim için numune alır ve analize gönderir.
Bu denetimler hangi bitkilerde olacak, hangi il, ilçe ve kaç üreticiden numune alınacaksa bakanlık önceden takvimi belirler.
İllerde yetişen ürün miktarına, ürün risk grubuna göre numune alınacak ürünler listesi belirlenir. Bu takvim dahilinde numuneler alınır. Alınan numunelerin sonuçları 4-5 gün içinde gelir. Numune sonucu eğer bir bitkide ruhsatsız etken madde kullanıldıysa ürün imha edilerek üreticiye cezai işlem uygulanır. Ruhsatlı ürün varsa ve kalıntı oranı MRL değeri yüksekse hasat geciktirilir.
Ayrıca üreticilerin kullandığı tarım ilaçları, bitki koruma ürünleri bayilerimizde satılır. Bu ilaçlar fabrikadan, toptancıya, toptancıdan bayilere, bayilerden üreticiye şeklinde hareket eder. Bakanlığımızın 2019 yılında getirdiği ve dünyada örneği olmayan karekod sistemi sayesinde ilaçların tüm hareketi, son kullanma tarihleri vb. durumları bakanlığımız sistemi üzerinden takip edilir.
Tıpkı eczanelerde olduğu gibi ilaç almaya gelen üretici bitki koruma ürünleri bayilerine gider T.C. Kimlik numarasını verip ilacını alır. 2019 yılındaki mevzuat sayesinde fiziki olarak tüm bayiler ve sistemleri yenilendi.
Bazen haberlere konu olan “gümrükten ürünler döndü” olayı da şundan kaynaklanıyor; Avrupa Birliği gibi bizde de yasaklı olan aktif maddeler var. Maalesef bu yasaklı aktif maddeleri bitki koruma ürünü bayisi olmadan el altından satanlar olduğu gibi mevcut bayilerde üreticiye yasak olduğu halde satıyorlar.
Biz de bu sene yasaklı aktif madde bulundurmaktan bayilerimize para cezası kestik. Denetimlerde mevcut bayileri kontrol etmek daha kolay. Saklasa da bulup cezai işlem yapıyoruz. Ama adam motosiklet satıyor birde ruhsatı olmadan tarım ilacı satıyor. Bu bizim bayiimiz olmadığı için tespiti ve denetimi olmuyor. Denk getirebilirsek adli makamlarca ve kendi mevzuatımızca ceza kesiyoruz. Bir de kaçak sahte ürünler oluyor, muadilini yapıyor yani çakma ürün. Bunları da emniyet, jandarma operasyonları ile işlemleri yapılıyor. Bu nun sonucunda bayiler ya da bayi olmadan satanlarla mahkeme süreci oluyor. Ama çoğunu kazanıyoruz.
Denetim işleri zor, sıkıntılı ama hep görevimizi düzgün yapma derdindeyiz. Çünkü siz, ben, ailemiz hepimiz bu gıdaları tüketiyoruz.
Aslında 2019 yılında çıkan bitki koruma ürünleri yönetmeliği ile birçok şey yoluna girdi ama halen alınacak çok yol var.
Eskiden “Bitki Koruma Şubesi” vardı. Sadece bu işlerle ilgilenirdi. Şimdi, “Bitki Sağlığı ve Bitkisel Üretim Şubesi” oldu. Yani tüm enerjimizi sadece bu işe veremiyoruz. Birçok işle uğraşıyoruz. Bu bağlamda bitki sağlığı tek şube olarak görev yapmalı. Gıda, kereste vb. ürünlerin ithalat - ihracat işlemlerin denetimini de biz yapıyoruz, bitki sağlığı açısından. Bitki sağlığı pasaportu veriyoruz. Muayene sonucu verilen bu pasaportla diğer ülkelere giriş yapıyorlar. Artık eskisi gibi değil, malum insanlar ve eşyalar çok daha fazla hareket halinde. Buna bağlı zararlı böcekler taşınabilmekte. Ya da uçarak ülkeye girebilmekte. Her yeni zararlı ve patojen daha fazla ilaç kullanımı demek.
Eskisi gibi sadece kimyasal ilaçlara mahkûm değiliz. Biopestisitler var. Yani bakteri kullanıp böcekleri öldürebiliyoruz. Yada fungusu yani mantarı kullanıp böcekleri kullanabiliyoruz. Bu ilaçlar genelde bugün atıp aynı gün ürün toplama sağlayan kısa hasat sürelerine sahip. Bu ürünler ruhsatlı olarak piyasada bulunmakta. Ayrıca bir zararlı böcek için başka bir böcek doğaya salıp onunla biyolojik mücadele yapmaktayız.
Örneğin, kahverengi kokarca böceği ülkemizde ve tüm dünyada sorun olmaya başladı. Özellikle 300’e yakın bitkide zarara neden oluyor. Ülkemizde fındıkta verim kayıplarına neden oldu. Bu böceği parazitleyen T.japonicus samuray Japon arısını bakanlığımız 3 senede üretip doğaya salmaya başladı. Feromon tuzaklar kullanılıyor. Bu tuzaklarda dişi böcek kokusu oluyor erkek böcek gelip tuzağa yapışıp ölüyor.
Tarım ilaçlarının hasat bekleme süreleri eskiden 40-60 gün olabiliyordu. Son dönemde Avrupa Birliği çerçevesinde bizde de ruhsatlı olan etken maddeler genelde 1-15 gün gibi hasat bekleme süreleri içermekte.
Yasak olmasına rağmen internette, e ticaret sitelerinde tarım ilaçları satmaya devam ediyorlar! Bakanlığımızın bu konuda çalışmaları sürüyor. İnternetten tarım ilacı satışı olmamalı.
Gıda denetim sonuçlarının açıklanması gibi bizimde bitki koruma ürünleri bayi, toptancı ve firmalara yapılan cezai işlemler ile hasat öncesi ve sonrası cezai işlem sonuçları verileri açıklanırsa durumu daha net görebiliriz.
Bitki koruma ürünleri bayisi olmak için bakanlık her sene bir sınav yapar ve oldukça zor bir sınavdır. Bu sınavı geçenler bayi açabilir. Bayi olmak için bana kalsa sadece ziraat mühendisleri (hatta sadece bitki koruma mezunları) sınava girebilmeli. Ama mevzuata göre eczacı, kimyager, orman mühendisi, ziraat teknisyeni, ziraat teknikeri gibi meslekler de sınava girmek için başvuruyor. Mevcut bayilerin çoğuna maalesef çok öncelerden sınav olmadan bu hak tanınmış yani aslında sorun birde önceden bu bayi yetkisi almış olanlar.
Bu sene ilk kez Bitki koruma ürünleri bayilik sınavını Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) yaptı. Sınava 16 bin kişi girmiş kazanan 160 kişi olmuş.
Maalesef sorunlardan biri de her önüne gelen çiftçi olabiliyor. Genç, yaşlı, kadın, erkek çiftçileri eğitiyoruz. Her gün yeni kişiler üretim yapacağız diye katılıyor. Okuma yazma bilmeyen 60-70 yaşında üreticiler var. Onlara 100 litre suya 300 cc ilaç koy şeklinde anlatmak zor oluyor. Çiftçilik bir meslek ama bence herkes yapmamalı.
Kooperatif ya da toplu üretim alanlarında ki üretimi kontrol daha kolaydır. Bizde 150 metre kare sera yapan domates üretiyor, satıyor. Ama 500 dekar sera kuran bir yatırımcı ile çalışmak çok daha kolay ve sorunsuz olabiliyor. Maalesef art niyetli üreticiler de var. Hasat süresini beklemek yerine ürünü erken hasat edip satanlar olabiliyor. Bu şekilde gıda güvenliğini tehlikeye atanlar hapis cezası ile yargılanmalı.
İl, ilçe tarım müdürlükleri, araştırma enstitülerimizde çalışanlar yatmıyor. Aksine zor şartlar altında tüm baskı ve zorluklara rağmen denetim yapıyoruz. Denetim işi zordur. Balıkçılar, gıda üretim ve satış yerleri, gübre, tohum, fidan üretim alanları, tarım ilaçları üretim ve satış alanları, ithalat ve ihracat yapılan tarımsal ürünler ve bitkiler bakanlığımızın denetim alanlarındandır. Bu kadar geniş bir alanda denetim yapıyoruz.”
Özetle, sahada denetim yapan ve çoğu zaman işini yapmamakla suçlanan denetim elemanlarının, ziraat mühendislerinin gözüyle yapılan ve yapılamayan çalışmaları aktardım. Her kesimin görüş ve önerilerini dikkate almak ve yararlanmak gerekir.