Perakende sektöründe durum…

Hasan ARDIÇ Dünyada Ekonomi

Ekonomi, ekonomideki dinamizm, maalesef giderek ekonomi anlamında oluşan endişe verici yeni sorunların varlığı, tabii ki yüksek enflasyon, işsizlik gibi birinci derecede yaşamsal güçlükler, iktisatçı olsun ya da olmasın toplumun her kesimindeki herkesin üzerinde durduğu en önemli konular…

Bu nedenlerle, bana göre epey zamandır ki, 40 gün olmuş, perakende sektörü ile ilgili yeni bir çalışmayı sizlerle paylaşmamışım. FMCG ve AVM dahil perakende sektörü, sadece ülkemizde değil, bütün dünyada başta gelen reel sektör unsurlarıdır. Burada reel sektör derken üretimden ziyade hayatın tam ortasında ve nihai tüketici ile bire bir ilişkide olmayı belirtmek istemekteyim…

Perakende sektörü üzerine değerlendirmeler yaparken özellikle son dönemde, 2019 sonu itibariyle COVID-19 salgınıyla ilintili düşünmek zorunluluğu ortay çıktı. Örneğin; alışveriş alışkanlıkları, tüketici tercihleri, salgın sonrası normale dönüş ile beraber sektörün durumunun analiz edilmesi, on-line ticarette gelişmeler vd…

Bugün sektöre bu açılardan bakmak istiyorum. Herhangi bir önem sırası izlemeden konuyu kendi doğasında karmaşık bir düzlemde irdelemeyi tercih ediyorum. Alışveriş alışkanlıklarından başlayarak bir giriş yapıldığında ilk söylenecek; CoVid salgınıyla alışveriş alışkanlıklarının önemli bir kısmının değiştiği doğrultusunda olacak…

Tradisyonel alışveriş alışkanlıkları esasen COVID-19 ile beraber tüm ülkelerde değişime uğradı. Salgından korunma amaçlı olarak AVM’lerde alışveriş yapmak başlangıçta neredeyse kesilmeye yakın bir düzeye indi. Hemen bunun yanı sıra, AVM’lerde kalış süresi de tüketicilerce minimize edildi. AVM’lerde durum böyleyken cadde mağazalarında farklı bir görüntü var mıydı? Hayır…

Bir taraftan salgının ilk sonuçlarının giderek ağırlaşması, diğer taraftan da ekonomilerin kötü gidişatına CoVid eklentisi küresel ekonomilerde bugün halâ yaşanılan zor dönemlerin bir anlamda başlangıç noktası oldu. Tüketiciler önceleri toplu alışverişler yapmayı seçseler de bu durum daha sonra tamamen tüketim yerinden elektronik alışverişe döndü. Tüketici alışverişteki tercihlerinden önce, alışveriş şeklini değiştirmeyi seçti. Evden alışveriş, on-line sipariş, kargo / kurye ile eve teslim, yoğun kredi kartı ödemeleri…

Bu durumda sektörde ve ekonomide gelinen süreç; E-ticarette ciro patlaması, kargo ve lojistik şirketlerin sayılarında ciddi artışlar, kuryeliğin meslek haline gelmesi ve talep görmesi, motosiklet satışlarında hakikaten inanması güç bir artış trendi…

Bütün bu süreçler içinde, belki biraz da gözlerden kaçan, esasen en önemli husus; alışveriş ve tüketici alışkanlıkları ve tercihlerinde, sadece gereksinim duyulanın sipariş edilmesi, cirolarda oluşan kayıplar, bu kayıpların ek promosyonlarla giderilmesine yönelik çalışmalardan tam olmasa da kısmen olumlu sonuçlar alınması gelişmeleridir.

Oysa ki; AVM’lerde, daha fazlasıyla süpermarket işletmeciliğinde bir-iki ürün almaya giden tüketiciye o an için ihtiyacı olmasa da, alışveriş listesinde bulunmasa da başkaca bir çok ürünü satmak perakendede satışın önemli hedeflerindendir. 

Bu noktada konu daha da ilginizi çekiyorsa sayısal değişiklikleri analiz eden çalışmaları incelemenizi öneririm. Burada sayısal değerlendirmelerin detayına girmek yerine sonucun değerlendirmesini sunmayı tercih ettim, ama tabii ki gözlemlerime ve sayısal değerlere dayanarak…

Bütün bu hususlar CoVid bağlantılı süreçler ve gelişmelerdi. Kısmen de olsa bir anlamda devam ettiklerini söyleyebilirim… Görüntüde salgının hafiflediği, bazı ülkelerin bildirimlerine göre bittiği ya da başkaca tıbbi sonuçlara evrildiği söylenmekte…

Küresel ekonomilerdeki hiperenflasyon, resesyon ve hattâ stagflasyon altında yaşam mücadelesi, bir kısım ülkelerde yoksulluk sınırının oluşumu, ileri giderek de karşılaşılacak açlık sorunu gündemin en başta gelen konuları. Yüksek enflasyon altında geçim zorluğu, işsizlikteki artışlar elbette zor, ama iş açlık riski ve gerçeğine dayandığında durumlar farklı… Açlık ve kaybedecek bir şeyi olmamak, kontrolsüz güç, hayatın içinde karşılaşılabilecek en büyük riskler.

Görülen süreçlerin hızlı işleyerek ve giderek daha da risk dolu olana doğru adeta bir yuvarlanma şeklinde… Perakende, bana göre önemli bir reel sektör olma sıfatıyla bu çemberin dışında kalamaz. Zaten tam da ortasında… Bu noktada sektörün kendisini yenilemesi konusu belki tartışılabilir ama daha öncesinde gereksinimleri en uygun fiyat yapısıyla karşılayabilmek tüketicileri en fazla ilgilendiren öncelik.

Bu açıdan perakende sektörüne yapılacak bir yaklaşımda ilk görülenler; gıda perakendeciliği, uygun fiyatlama, kartlı ödeme ve promosyonlarla alım gücünün artırılarak ürün başına ortalama fiyatı düşürmek, m2 verimliliği şu sıralar revaçta olmadığından, on-line satışların kaçınılmazlığı…

Bu durum da eskiye oranla büyük marketlerin ticaret açısından yeniden daha şanslı bir konuma geçtiğini net olarak anlatıyor. Fiyat yapılanması, adrese teslim satış, iade kabulü, promosyon desteği ile perakendede büyük ölçeklilik yeniden gündemde…

Sektörü olduğu kadar, esasen herkesi ilgilendiren bir diğer husus da; CoVid-19 sonrası dönülecek normal yaşamın ne tür bir normal olacağı konusu… Yani; eski normal mi, yoksa yeni normal mi? İşte bütün dikkatleri çeken en genel husus bence bu olmalı.

Artık çok büyük olasılıkla eski normale dönüş olmayacak, çünkü eski normal diye bir yaşam tarzı kalmadı… Bu içinde benim de bulunduğum birçok kişinin ortak görüşü… Bireysel olarak düşünülse de çoğunluğun bakışı… Yeni normalin koşulları belirlendi mi, yoksa salgının gidişine göre bekleyerek yeni noktalar eklenecek mi?

Geçen yıl içindeki yazılarımda belirttiğim gibi, yeni normale dönüş olacak, ancak bunun tam olarak ne zaman olabileceği hakkında henüz akademik değeri olan bir öngörüde bulunmak zor… Perakende sektörü de, sağlık sektörü de, diğer tüm sektör ve topluluklar da yeni normale dönüşe en hızlı adaptasyonu sağlamak üzere hazırlanıyorlar.

Dünyada böyle… Bizde; hazırlanan da var, şu açlık krizine yakalanmadan önce enflasyonu ve işsizliği atlatalım da diyen de var. Doğal… Hazırlıklı olmak, daima gelecek yeni sorunlara geçici çözümlerle çare bulmak ve bu nedenle de yeni, daha yeni sorunlara kapı açmamak önemli…

Özetle; gıda perakendeciliği konumunu güçlendirecek, büyük ölçekli perakendecilik bir süre daha önemini koruyacak, enflasyon ve daralan istihdam hacmi ile mücadele edilirken dünyadaki ulusların büyükçe bir kısmını karşısına alacak görünen açlık sorunları, salgın eğer sonlanmaya doğru yönelirse yeni normalin koşullarına uyumlu olması gereken bir perakende sektörü beklentileri bana son derece gerçekçi geliyor…

Tüm yazılarını göster