PepsiCo, dünyanın en büyük yiyecek ve içecek şirketlerinden biri. Dolayısıyla, üretim aşamasında, hammadde kullanımında, doğal kaynak tüketiminde, tedarik zinciri yönetiminde, topluma ve çevreye fayda yaratma sürecinde çok önemli bir sorumluluk üstleniyor.
PepsiCo bu sorumluluk kapsamında; sürdürülebilir bir gıda sistemi inşa etmek, dünyanın yenilenmesine yardımcı olmak, iklim değişikliğinin etkilerini hafifletmek amacıyla uçta uça bir stratejik dönüşüm başlattı. Pozitif Tarım, Pozitif Değer Zinciri ve Pozitif Seçenekler olmak üzere üç alana odaklanacak bu dönüşümün adı “PepsiCo Pozitif (pep+).” PepsiCo bu yaklaşım ile; malzemelerin tedarik edilmesinden, ürünlerin daha sürdürülebilir şekilde üretilip pazara sunulmasına, markaları aracılığıyla tüketicilere kendileri ve dünya için daha iyi seçimler yapmaları için ilham verme çabasından, toplulukları desteklemeye ve tedarik zincirinin her aşamasında yer alan grupların geçim kaynaklarını iyileştirmeye kadar, gıda sisteminin dönüşümünde liderlik rolü üstlenmeyi amaçlıyor.
PepsiCo Pozitif ile dünyayı dönüştürecek etkiyi yaratmayı hedeflediklerini söyleyen PepsiCo Türkiye Genel Müdürü Ece Aksel, üç temel başlık altında belirlenen hedefler ve bu doğrultuda alınan aksiyonları şöyle anlatıyor:
Pozitif Tarım ile 3 milyon tondan fazla sera gazı emisyonu azaltımı
“PepsiCo, Pozitif Tarım başlığı ile global olarak 2030 yılına kadar yenileyici tarım uygulamalarını neredeyse şirketin tüm tarımsal ayak izine eşit olacak şekilde 28,3 milyon dönüm alana yaymayı, bu sayede 3 milyon tondan fazla sera gazı emisyonunu azaltmayı, tarımsal tedarik zincirinde yer alan 250 binden fazla kişinin geçim kaynaklarını iyileştirmeyi, kullanılan temel girdilerin yüzde 100’ünü sürdürülebilir yollardan tedarik etmeyi hedefliyor. Pozitif Tarım başlığı altında Türkiye’de toplam 10.000 hektar üzerinde patates ve mısır üretiminin yapılmasını sağlayan bir şirket olarak teknoloji kullanımı, organik gübre ve çiftçilerin bilinçlendirmesi gibi birçok yenileyici uygulamayı hayata geçirdik. Damla sulama ve mini yağmurlama sistemlerinin kullanımını yaygınlaştırarak su kullanımını yüzde 45 azalttık. Ürün verimini artırmak için çiftçilerimizle birlikte yürüttüğümüz çalışmalarla yaklaşık 13 milyon ton su tasarrufu sağladık. Yenileyici tarım uygulamalarımız arasındaki en çarpıcı örneklerden biri olan Naturalis gübremizi, cips üretiminde kullandığımız patateslerin organik atıklarından üretiyoruz. Geleneksel bir gübreye kıyasla Naturalis, %40 daha az kimyasal içeriyor ve karbon salınımında %11,5 oranında azalma sağlıyor.”
Pozitif Değer Zinciri ile net-sıfır emisyon ve döngüsel ekonomiye katkı
“2040 yılına kadar net-sıfır emisyona ulaşmayı, net su pozitif şirket olmayı ve ambalaj sürdürülebilirliğini iyileştirmeyi amaçlıyoruz. Özellikle yenilenebilir enerjiye yaptığımız yatırımla, global Net Sıfır Emisyon hedefimize çok ciddi katkılar sağlıyoruz. PepsiCo ekosistemi içerisinde tüm dünyada yüzde 100 yenilenebilir elektrik hedefine ulaşan ilk ülkelerden biriyiz. Organik Atık İşleme Tesislerimizde elektrik üretim kapasitesini artırarak, fabrikalarımızın elektrik ihtiyacının yüzde 50’si bu tesislerden karşılıyoruz. Elektrik ihtiyacımızın geri kalan kısmını solar panellerden ve yenilenebilir elektrik tedariki sağlayan şirketlerden temin ediyoruz. Bir yandan güneş enerjisi yatırımlarımıza devam ederken bir yandan da tarihi geçmiş olan ürünlerden de elektrik enerjisi üretmek için yeni bir projeye başlamış bulunuyoruz. Diğer taraftan Net Su Pozitif Hedefi doğrultusunda Türkiye’de geliştirdiğimiz projelerle su kullanımımızı yiyecek fabrikalarında yüzde 18, içecekte ise yüzde 24 oranında azaltmayı başardık. Döngüsel ekonomiyi destekleyen sürdürülebilir ambalajda da çok önemli adımlar attık. Türkiye’deki birçok ürünümüzde yüzde 20’ye yakın geri dönüştürülmüş PET kullanıyoruz. 2021 başı itibariyle ise r-PET içeriği yüzde 50 olan PET şişe kullanımını devreye aldık.”
Pozitif Seçenekler ile ilham veren markalar
“Tüketicilerde sürdürülebilirlik odaklı farkındalık yaratılması gerektiğine inanıyoruz. Pozitif Seçenekler odağı ile; portföyümüzü bitki bazlı proteinler, kuru yemişler ve tohumlar ve kepekli tahıllar dahil olmak üzere dünya ve insanlar için daha iyi alanlara dönüştürmeyi; 2030 yılına kadar plastik ambalajlarda yüzde 50 geri dönüştürülmüş içerik kullanmayı, küresel yiyecek ve içecek portföyünde porsiyon başına geri dönüştürülmemiş plastiği yüzde 50 azaltmayı ve SodaStream işini küresel olarak ölçeklendirerek, 200 milyardan fazla plastik şişe kullanımının azaltılmasına yardımcı olmayı taahhüt ediyoruz. Tüm bunlara ek olarak Türkiye’de amaç odaklı markalarımız ile içinde yaşadığımız toplumumuz için pozitif değer yaratacak sosyal sorumluluk projeleri gerçekleştiriyoruz.”
200 milyardan fazla plastik şişe kullanımının önüne geçecek teknoloji
“Ambalaj tasarımını sürdürülebilirlik prensibiyle yeniden yorumluyoruz. Özellikle çığır açan gıda paketleme teknolojilerine yatırım yapıyoruz. Örneğin, halihazırda 40’tan fazla ülkede satılan kendi içeceğinizi yaratabileceğiniz ve pet şişe kullanımının önüne geçen SodaStream gibi markalarımızla sıfır atık içecek iş modelinin liderliğini yapıyoruz. Yeni pazarların da dahil olmasıyla bu markamız sayesinde 2030 yılına kadar tüketicilerin 200 milyardan fazla plastik şişe kullanımının önüne geçilmesine yardımcı olacağız.”
Rejeneratif tarım uygulamaları
“Rejeneratif yani Yenileyici Tarım uygulamaları, topraktaki organik maddeyi artırarak güçlendiriyor, aynı zamanda toprağın karbon depolama ve su tutma kapasitesi artıyor. Biyoçeşitliliğe de destek vererek, doğal ekosistemleri restore etmeye yardımcı oluyor. Bu uygulamalar, çiftçileri toprak erozyonu ve su tükenmesi gibi yıkıcı etkilerden koruyabiliyor. Çiftçilerin aynı miktarda toprakta daha fazla yiyecek yetiştirmelerine yardımcı oluyor. Ayrıca rejeneratif uygulamalar tipik olarak daha az girdi gerektirdiğinden, bu da daha yüksek marjlar ve daha fazla karlılık anlamına geliyor. Türkiye’de de bu sene pilot bir bölge ile rejeneratif tarım uygulamasını başlatıyoruz.”
Sürdürülebilir tedarik
“2030 yılına kadar, temel mahsul ve içeriklerinin yüzde 100’ünü sürdürülebilir bir şekilde tedarik etmeyi hedefliyoruz. 2020’de, direkt mahsullerimizin yaklaşık yüzde 87’sini sürdürülebilir olarak tedarik ettik. Bu sene itibari ile 28 ülkede bu oran yüzde 100’e ulaşmış durumda.”