ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi, Kaliforniya’daki Ermenilerin oylarını almak uğruna, 11 bin kilometre uçarak Ermenistan’ın başkenti Erivan’a gidip Azerbaycan ve Türkiye aleyhine konuşmalar yaptı. Her ABD’li yetkili gibi her defasında Ermeni güçlerinin Azerbaycan’a ilk saldıran olduğunu çok iyi bildiği halde tersini söyleyerek bölgede gerilimi tırmandırdı. Hiç düşünmeden ateşkesi tehlikeye atan Pelosi’nin, Erivan ziyaretinden kısa süre önce Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan ve Macaristan’dan yaklaşık 200 iş insanı da Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun liderliğinde Karabağ’ın doğal başkenti Şuşa’da forum düzenledi. Onların amacı ise başta Şuşa olmak üzere yaklaşık 30 yıl Ermenistan işgali altında kalmış Azerbaycan’ın vatan toprağı Karabağ’ın imarında neler yapabileceklerini görmek, Kafkasya’da barışa katkı sağlamaktı. Türkiye ve Azerbaycan, devlet başkanları düzeyinde, yıllardır Ermenistan’ı kalıcı barış için masaya oturtmaya çalışırken, Pelosi’nin ‘seçim gezisiyle’ Erivan’da gerilimi tırmandırması hatta Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ı da barış karşıtı iç muhalefet karşısında çok zor durumda bırakması büyük bir sorumsuzluktu.
Şuşa Türk dünyasının kültür başkenti
Kardeş Azerbaycan, öz vatan toprağı Karabağ’ı, 10 Kasım 2020’de, 44 gün süren savaşı kesin zafer kazanarak Ermenistan’ın işgalinden kurtardı. Karabağ 1991’de Rus ordusu destekli Ermenistan güçleri tarafından işgal edilmiş; insan, kültür ve tarih kıyımına sahne olan bu işgal yaklaşık 30 yıl sürmüştü. Azerbaycan’ın büyük lideri Haydar Aliyev’in “Aziz şehir, aziz kale, aziz anıt” diye hitap ettiği Karabağ’ın doğal başkenti Şuşa, Türk dünyasının da kültür başkentidir ve tabii ki Şuşa da işgalden kurtarıldı. Şuşa ve bütün Karabağ şimdi yeniden imar ediliyor. 1977’de tarihi koruma altına alınmış Kafkasya’nın bu kadim Türk şehrinde işgalcilerin 300 civarında tarihi eseri yok ettiği tespit edildi. Ermenistan güçlerinin işgal sırasında katliamlar yaparak göç ettirdiği Türk nüfusun evlerine dönüşü sürerken, şehrin de Kafkasya’da güçlü bir bölgesel fonksiyon kazanması için çalışmalar hızlandı.
Kalıcı barış için büyük fırsat doğdu
TOBB ve Türk Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu Azerbaycan ekonomisinin hızla geliştiğini ve çok cazip iş ve yatırım imkânları sunduğunu söylüyor. Başkan Hisarcıklıoğlu, Şuşa’da yaptığı konuşmada ise Karabağ’ın işgalden kurtarılmasıyla bölgede kalıcı barış ve huzur için büyük fırsat doğduğuna inandığını belirtti ve şöyle konuştu: “Azerbaycanlı kardeşlerimizle birlikte, Türk dünyası olarak bölgenin gelişmesi, huzurun kökleşmesi için üzerimize düşenleri yapmaya hazırız. Karabağ’ı ve Şuşa'yı da Bakü ve diğer Azerbaycan şehirleri gibi parlayan yıldız yapmak elimizde. Tarımdan turizme, gıdaya, sanayiden bilişime kadar Karabağ’ı çekim merkezi yapmalıyız. Nahçıvan ile Bakü’yü birbirine bağlayacak Zengezur Koridoru da ticaretin gelişmesine büyük katkı sağlayacak.”
Karabağ’a 40 ülkeden 460 yatırım başvurusu geldi
Şuşa’daki Forumda konuşan Azerbaycan Tarım Bakanı İnam Kerimov, işgalden kurtarılan bölgelerde yapılan yeni yolların lojistik sektörüne yatırım fırsatları sunduğunu vurguladı. Ayrıca, Karabağ ve Doğu Zengezur bölgesinin tarım potansiyeline dikkat çekti. Türk Devletler Teşkilatı Genel Sekreteri Baghdar Amreyev ise 30 yıl yıkıma uğrayan Karabağ’ın imarında Türk devletlerinin iş birliği yapacağından emin olduğunu söyledi. Azerbaycan Ekonomi Bakan Yardımcısı Sahib Memmedov da işgalden kurtarılan bölgelerin sanayi potansiyelini ve burada kurulan sanayi parklarını hatırlatarak üretime dönük yatırım çağrısında bulundu. KOBİA Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Memmedov’un verdiği bilgi sevindiriciydi. Memmedov, işgalden kurtarılan bölgelere yatırım için 1300 şirketin başvuruda bulunduğunu, bunlardan 460’nın yaklaşık 40 ülkeden yabancı şirketler olduğunu bildirdi.
Türk dünyası 1,1 trilyon dolarlık güç oldu, kardeşler birbirine kota koyar mı?
Türk dünyasının ekonomik ilişkilerini geliştirmek için büyük bir inançla çalışan TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, artık ‘reel politik’ konusu haline geldiğine inandığı Türk Dünyasının, 1,1 trilyon dolarlık ekonomik büyüklüğe, 560 milyar dolarlık dış ticaret hacmine ve 160 milyonluk nüfusa sahip olduğunu vurguluyor. Bu arada Türkiye ile Azerbaycan arasındaki rakamlar da hiç fena değil. İki ülke arasındaki ticaret hacmi 15 milyar doları karşılıklı yatırımlar da 30 milyar doları aşmış durumda. Hisarcıklıoğlu, “Sadece bu rakamlar bile bir araya geldiğimizde nasıl büyük bir ekonomik güç olacağımızı gösteriyor. Bu gücü harekete geçirmek için aramızdaki iktisadi entegrasyonu artırmalıyız. Bu daha fazla ticaretle mümkün” diyor. Tabii ki böyle bir hedef için bazı engeller de var ve Hisarcıklıoğlu bu konuda da açık konuşuyor: “Ticaretin artırılması için ülkelerimiz arasında tercihli ve serbest ticaret anlaşmalarının imzalanması, yatırımcı çekilmesi için uluslararası standartta tahkim imkânı sağlanması ve gümrükte geçişlerin hızlandırılması gerekir. Hazar Denizi gibi çok önemli bir geçiş noktasını, daha aktif ve daha az maliyetli kullanmalıyız. Trans Hazar Doğal Gaz Boru Hattı’nın inşasına bir an önce başlamalıyız. Birbirimize yönelik, geçiş kotalarını da kaldırmalıyız. Kardeşler birbirine kota koymaz. Daha fazla ticaret, daha fazla girişimciyle ve daha güçlü özel sektörle sağlanır. Bunun için güçlü ticaret ve sanayi odalarına ihtiyacımız var. Türkiye bu konuda önemli başarılara ve tecrübeye sahip ki bunları da paylaşmaya hazır. Her şey kardeşlerimiz için.”