Kuantum mekaniğinde en küçük değişikliğin, etki ve tepkilerle yepyeni dengeler oluşturduğu, tek bir parçayı tek başına, diğer parçalara etkisi olmadan, hareket ettirilemeyeceğini okumuştuk.
Türkiye’de bazen kararlar çok hızlı alınıyor… Gerek yerli üretimi, gerekse de tüketiciyi, hatta çevreyi korumak için; önce ek vergiyle durdurulmak istenen Çinlilerin elektriklileri, hatta batarya hücreleri bile tek bir tebliğ ile artık kolayca ithal edilemez hale getirildi… Oysa; hayatta her şey birbiriyle ilişkilidir… Bir tarafa duvar çekmek, diğer tarafın akışını her zaman rahatlatmaz!..
Değişim
Dünyada ise, konu biraz farklı… Otomotiv, yeni teknolojilerin fırtınasında dünyadaki diğer endüstriler ile paralel hızla değişirken, genç ve zeki “yeni gelenler” in karşısında asırlık maraton koşucusu markalardan bir anda 100 metre sprinte geçmeleri bekleniyor. Bu dinamizme ise iklim değişikliğiyle ilgili siyaset, dağıtmak yerine satmak gibi yeni satış sistemleri, yükselen maliyetler, yeni üretim teknikleri, farklılaşan müşteri beklentileri etki ediyor. Adeta kinetik enerjinin kesintisiz akışı, otomobil üretimindeki alışkanlıkları alt üst etmeye başladı. Sadece markalar değil, tedarikçiler ve bu sektörde çalışan herkes, kendi rollerinin gelecekteki durumunu anlamaya ve yeni hedefler kurmaya çalışıyor. Sürdürülebilir olmak, güvenilir kalmak, müşteri kaybetmemek, rekabetten düşmemek, en büyük dert başlıkları oldu. Sanki, otomotiv kaosta mı, diye düşünüyoruz… Biz mobilite yazarları bile, “o mu, yoksa bu mu” diye kararsız kalıyoruz. Her gün çıkan yeni bir metod ya da teknik karşısında adeta “okula yeni başlıyor” gibi hissediyoruz.
Fiyatlar satışlar
Çin işgaline rağmen; sağlamcı üreticiler, tüm seçenekleri değerlendirip, imkanların en uygununa yatırım yapıp ilerlemeye çalışıyor. Yeni nesil elektriklenmenin fiyatlandırılmasını da, pandemi dönemindeki büyük zamların sonrasında artık daha doğru yapılmaya başlıyorlar. Kârlılıklar stabilize edilirken, e-mobilite arzı hızla zenginleşiyor, kapasiteler genişletiliyor. Geriye doğru fiyatlandırma hareketine girişen markaların yüzde 10’lara varan indirimleriyle satışlarını da tüm piyasalarda arttırdığını izliyoruz.
Diğer yanda bayilerini acenta modeline çeviren markaların, o teşkilatın müşteriyle bireysel ilişki kurma kabiliyetini “online” de çok iyi tutturamadığını da fark ediyoruz. Perakende ağlarının gücüne yakında yeniden ihtiyaç duyulacağı görünüyor.
Bu arada elektriklilere uygulanan cazip teşviklerin de sonuna yaklaşırken, ana akım müşterilerin “pahalı” dememesi için üreticilerin kendi “teşvik”leri daha ne kadar sürebilir?.. Düşmeyen batarya maliyetleri, şarj altyapı ve hız şikayetleriyle çekici olamayan menzil kapasiteleri de, talepleri azaltabilir. O sebeple sadece “havaya giren ve pahalı ultra performanslı lüks seçenekleri çoğaltan” Çinlilerin değil klasik Avrupalıların da, genel ortalamaya hitap etmesi, daha kolay ulaşılabilir Citroen E-C3 gibi seçenekleri hızla arttırması gerekiyor.
Servisler
Benim 2024 tahminlerim arasında en güçlüsü ise, servislerin altın bir yıl yaşayacağı… Nedeni ise, otomobil parkının devam eden yaşlanması ve araç yenileyemeyenlerin ellerindekini sorunsuz kullanmaya devam etme zorunluluğu… Eğer sıfır kilometre ve 2’nci el piyasasındaki belirsizlikler devam ederse, herkes otomobilinin sağlığını korumak isteyecektir. Böylece servis hizmeti ve yedek parça işi, en tatlı ticaret olacaktır.
Büyüme
Yine de tüm dünya pazarları yüzde 10 oranında büyümeye devam edecek gibi, 2024 yılında da… Küresel üretimin 100 milyona ulaşmasına daha uzun yıllar var. Fakat, elbette yepyeni bir global kriz ortaya çıkmazsa, piyasalar tüm gelişmiş ülkelerde renklenmeye devam edecek.
Bizde ise; geçen yılın 1 milyonu aşması çok zor diye eksik tahminde bulunduktan sonra, “otomobile muhtaç” müşterilerle Türkiye’de de küresel ivmenin paralelini beklemeye başlayabilirdim. Ancak, seçim telaşında enflasyonu tutmak ve başta bahsettiğim yeni sınırlamalar ile “koruyucu” davranmak, yeni otomobil kaydını zorlaştıracaktır.