PDAC Madencilik Kongresi

Dr. S. Armağan VURDU
Dr. S. Armağan VURDU DEVR-İ ÂLEM

Geçtiğimiz hafta İstanbul Maden İhracatçıları Birliği temsilcilerimiz ile Kanada Maden Arayıcıları ve Geliştiricileri Derneği’nin (PDAC) her yıl düzenlediği Madencilik Kongresi’ndeydik. 2-5 Mart tarihlerinde Kanada’nın Toronto şehrinde düzenlenen bu dünya çapındaki organizasyonda madencilik sektörü ile ilgili en güncel gelişmeleri yerinde takip etme fırsatı yakaladık.

Kanada, küresel madencilik sektöründe önde gelen ülkeler arasında yer alıyor. 60’tan fazla mineral ve metal üretimi gerçekleştiren ülkede 2023 yılı itibariyle toplam yıllık maden üretimi değer bazında 72 milyar dolara ulaşmış durumda. Bu üretim içinde altın yüzde 20’lik pay alıyor. Bununla birlikte, Kanada dünya çapında potas üretiminde lider konumda bulunuyor. Ayrıca uranyum üretiminde ikinci, paladyum üretiminde ise üçüncü sırada yer alıyor. Madencilik sektörü Kanada’nın dış ticaret dengesi açısından da kritik bir öneme sahip. 2023 yılında ülkenin toplam maden sektörü ihracatı 151 milyar dolar olarak gerçekleşti. Bu rakam toplam mal ihracatının yüzde 21’ine denk geliyor. Küresel ölçekte özellikle temiz enerji teknolojilerine talebin giderek arttığı bu dönemde, Kanada kritik minerallerin başlıca tedarikçilerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. Kanada’da madencilik faaliyetlerine 2023 yılında yapılan toplam yatırım tutarı 4,2 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. Öte yandan, Kanada merkezli madencilik şirketlerinin yaklaşık üçte ikisi ise faaliyetlerini yurt dışında yürütüyor. Bu şirketlerin toplam yurt dışı yatırımları ise 98 ülkede 215 milyar doları aşmış durumda.

Önemli bir madencilik ülkesi olan Kanada’da düzenlenen PDAC Kongresi, sektörün tüm paydaşlarını bir araya getirerek düzenlenen paneller, sergiler ve fuar alanı ile oldukça önemli bir “networking” imkanı sunuyor. 135’ten fazla ülkeden 27.000’den fazla profesyonel ziyaretçiyi ağırlayan etkinlik, madencilik, finans, jeoloji, çevre ve teknoloji gibi disiplinlerin yer aldığı geniş bir alanı kapsıyor.

93 yıllık bir geçmişe sahip olan PDAC’ta en dikkat çekici etkinliklerin başında fuar organizasyonu geliyor. Madencilik alanında yenilikçi teknolojilerin, ürünlerin ve hizmetlerin sergilendiği bu organizasyonda bu yıl, dünyanın birçok farklı ülkesinden yaklaşık 1.200 kurum ve şirket katılımcı olarak yer aldı. Diğer yandan sektörün en kritik meselelerinden potansiyel fırsatlara, sürdürülebilirlikten teknolojik inovasyona kadar birçok farklı konuda, alanında yetkin konuşmacılar ve panelistlerin katkılarıyla oturumlar düzenlendi. Uzmanlar tarafından yapılan sunumlar ile, sektördeki hızlı dönüşümleri anlamlandırmak ve küresel madencilik ekosisteminde yön belirleyici kararlar almak adına katılımcılara değerli bilgiler sunuldu. Etkinlik boyunca, bilgi alışverişinin yanı sıra iş dünyasındaki ilişkilerin geliştirilmesine katkı sağlayan çeşitli organizasyonlar düzenlendi. PDAC 2025 Ödül Töreni ile sektörün öne çıkan isimleri onurlandırıldı.

Sürdürülebilirlik ve çevresel politikalar kapsamında yeşil madencilik uygulamalarının sektörün gündeminde artık en üst sıralarda yer aldığını görüyoruz. Ekosistem dengesini koruma ve kaynak verimliliğini artırma giderek daha fazla önem kazanıyor. Endüstriyel faaliyetler, doğaları gereği yüksek çevresel etki oluşturabiliyor. Bu kapsamda sürdürülebilir madenciliğin teknik önlemler, regülasyonlar, toplumsal katılım gibi çok boyutlu bir çerçevede ele alınması gerekiyor.

Madencilik faaliyetlerinde yapay zeka kullanımı da kongrede üzerinde en fazla durulan konular arasındaydı. Verimlilik artışı, güvenlik önlemlerinin iyileştirilmesi, çevresel etkilerin en aza indirilmesi yapay zekanın sağlayacağı faydalar arasında sayılıyor. Geleneksel yöntemlere kıyasla, yapay zeka ile desteklenen sistemler maden rezervlerinin daha doğru tespit edilmesini sağlamakta. Böylece hem maliyetler düşmekte hem de israf azaltmakta. Ayrıca otonom madencilik araçları ve robotik sistemler sayesinde, tehlikeli ortamlarda çalışma koşullarının iyileştirilmesi yakın gelecekte mümkün olacak.

Sunum ve konuşmalarda dikkat çeken diğer önemli bir konu ise kritik madenlerdi. Kritik madenler, ülkelerin sürdürülebilirliği, güvenliği ve ekonomik dinamizmi açısından vazgeçilmez bir unsur teşkil etmekte. Endüstriyel üretimin omurgasını oluşturan bu madenler, aynı zamanda devletlerin uluslararası rekabet gücünü de doğrudan etkilemekte. Elektronik cihazlardan yenilenebilir enerji sistemlerine kadar birçok alanda kullanılan kritik madenler, günümüzde modern teknolojinin en önemli bileşenleri konumunda bulunuyor. Dolayısıyla, kritik madenlerin etkin bir biçimde yönetilmesi, ulusal güvenlik perspektifinden olduğu kadar küresel tedarik zincirlerinin sürekliliği açısından da elzem bir husus. Her ülke, kendi ekonomik gereklilikleri, sanayi politikaları ve güvenlik önceliklerini göz önünde bulundurarak kritik madenler listeleri oluşturmakta. Bu noktada, milli güvenlik endişeleri, enerji dönüşümü stratejileri, ekonomik büyüme hedefleri gibi birçok faktör değerlendirme sürecinde belirleyici rol oynuyor.

Ülkemiz açısından değerlendirdiğimizde PDAC 2025 etkinliğinin madencilik projelerinin finansmanı için dünya genelinden yatırımcılar ile buluşmak için eşsiz bir imkan sağladığını söyleyebiliriz. Sahip olduğu zengin yer altı kaynakları ve jeopolitik konumu ile Türkiye madencilik sektöründe büyük bir potansiyel barındırıyor. Özellikle bor, krom, feldspat ve benzeri kritik madenlerde ülkemizin üretim ve ihracat açısından ilerleyen dönemde önemli bir atılım gerçekleştirmesi mümkün. Finans ve teknoloji iş birliklerinden etkin biçimde yararlanılması ile Türkiye’nin madencilikteki küresel konumunu güçlenecektir.

Tüm yazılarını göster