Evde kaldığımız bu zamanlarda birçoğumuz sanal marketlerden sipariş vererek evin temel gıda, içecek ve temizlik ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyoruz. Evde vakit geçirdiğimiz için haftalık olarak yaptığımız alımları hızla tüketerek yeniden sipariş noktasına geliyoruz. Yaptığımız alımların birbirini tekrar eder şekilde belirli bir standarda oturduğunu gözlemlemek mümkün. Bu durum internet üzerinden yapılan alışverişlerin sıklığına ve hacmine olumlu katkı yapmış görünüyor. Buna rakamlarla hem Türkiye hem de Dünya genelinde bakalım ve bu eğilim bizi yeni tip bir ekonominin canlanmasına mı götürüyor irdeleyelim.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) istatistikleri arasında yer alan haftalık kredi kartı harcamalarını haftalık bazda incelediğimizde ülkemizde ilk vakanın görüldüğünün açıklandığı hafta olan Mart’ın ikinci haftasından Nisan’ın ikinci haftasına kadar üç kalemde artış görüyoruz. Bunlardan ilki ve en büyük payı alan “Market ve Alışveriş Merkezleri” kategorisi. İlk vaka haberlerinin geldiği hafta toplam harcamaların %21’ini bu kalem oluştururken ilerleyen haftalarda diğer kategorilerdeki harcamaların azalması ile de birlikte payı %31’e kadar yükselmiş görünüyor. Benzer şekilde “Çeşitli Gıda” kategorisinin toplam harcamalar içindeki payı %6’dan %9’a yükselmiş görünüyor. Artış olan bir diğer kalem de dijitalleşmeyi destekler şekilde “Elektrik-Elektronik ve Bilgisayar” kategorisi. Bütün harcama kalemlerinde internetten alışverişin payının da %20’den %27’ye yükseldiğini tespit etmek mümkün. Evde kaldığımız süre boyunca bu payın daha da arttığını gözlemleyeceğiz.
Dünya’daki duruma bakalım. Statista.com internet sitesinde yer alan bir anket araştırmasında, Çin ve Amerika’da pandemi sırasında özellikle temizlik ve yiyecek/içecek alışverişlerinde dijital kanallardan alım yapma eğiliminde yükseliş olduğu görülüyor. Almanya ve İngiltere’de ise anket katılımcılarının çoğu sanal market alışverişini tercih etmediğini ve davranışını değiştirmediğini belirtmiş. Özellikle Amerika’da süpermarketlerin sanal uygulamalarının (Walmart Grocery, Instacart) indirme sayılarının salgın öncesi döneme göre 1,5-2 kat artışlar kaydettiğini gözlemliyoruz. Bunun sonucu olarak bizdeki internetten yapılan alışverişlerin artış eğilimine benzer şekilde ABD’de de ilk defa internet kanalını kullanan ve bundan sonra kullanacağını belirten çoğunluk var. Bu tüketici davranışı değişikliği sadece dijitale yatkın Y ve Z kuşaklarını kapsamıyor, tüm yaş kategorilerinde bu eğilimi araştırma sonuçlarından görmek mümkün.
Netice itibarıyla hem Türkiye hem de dünyanın önde gelen ülkeleri nezdinde dijital kanallardan yapılan alışverişlere bir kayış var. Alışık olduğumuz giyim, aksesuar vb. kategorilerin dışında market alışverişlerinin de dijitalden rutin olarak yapılması bize yeni bir ekonominin kapılarını açabilir. Aslında peyderpey Netflix ve Spotify gibi platformlarda görmeye başladığımız “Üyelik Ekonomisi”, salgının getirdiği değişimlerden biri olarak hayatımızda çok daha fazla yer alabilir. Üyelik sistemi temel olarak dönemsel ödemeler yapılarak, belirlenen düzenli aralıklar ile tercih edilen ürünlerin alımının yenilenmesi ve alıcıya teslimini içeriyor. Örneğin haftalık/aylık olarak tükettiğimiz yiyeceklerin paket halinde düzenli olarak üyelik bedeli karşılığında teslimi buna örnek oluşturabilir. Bu tür firmaların reklamlarını sosyal medyada görmeye başladık, yakında çoğalacağını düşünüyorum.
Üyelik ekonomisinin gelişini Subscribed kitabının yazarı Tien Tzuo şu şekilde anlatıyor; “Ürünlerden hizmetlere, sahiplikten paylaşıma doğru geçiş var. Bu nedenle üyelik temelli sistemler önemli paya sahip olmaya başladı. Yakın zamanda lojistikten, eğlenceye ve hatta meyve-sebze alımına kadar her şey aylık belli tutarlarla ödenen üyelik sistemi ile satın alınıyor olacak.”. Tzuo’nun belirttiği yakın zaman, koronavirüs ile çok daha yaklaşmış olabilir.
Bu sistem firmalar için de salgın sonrası satışları yapılandırma ve canlandırmada kullanılabilir. Bu sistemin en önemli artısı müşterinin kazanıldıktan sonra değerinin artırılarak uzun vadeli müşteri değeri yaratılması olarak karşımıza çıkıyor. Bu da sürekli ve tekrar eden bir gelir akımı yaratarak talebin ani iniş çıkışlarını azaltır ve olası durgunluk dönemlerinde sabit bir gelir tabanı oluşturur.
İhtiyaçlar ve kısıtlar değişimi ve inovasyonu yaratıyor. Pandemi ile birlikte evde kalma ve internet üzerinden alışverişlerin yaygınlaşması, tüketici davranışlarında değişime ve temel ihtiyaçların bile sanal marketlerden edinimine yol açtı. Bu yeni düzenin oluşumunda, değişimi yönetmek isteyen şirketler mevcut fikir ve düşünce yapısının dışında düşünerek farklı çözümleri ortaya koyabilir. Üyelik temelli sistemlerin bu kapsamda sadece medya, eğlence ve temel ihtiyaç sektörlerinde değil paylaşım ekonomisinin de etkili olduğu birçok sektörde ön planda olacağını göreceğiz.