ABD başkanlık seçimleri
Amerika Birleşik Devletleri’nde başkanlık seçimi var. Bu dönemki seçimlerde de ilginç sahnelere tanık oluyoruz. Cumhuriyetçilerin adayı, eski başkanlardan Donald Trump, ikinci ve son kez başkan olmak istiyor. Son kez diyorum; çünkü ABD Anayasası iki defadan daha fazla başkanlığa izin vermiyor. A.B.D Anayasası da öyle bizim anayasa gibi, ya da Devlet İhale Kanunu gibi, zırt vırt değişmez. Ve Anayasa hükümleri kesindir. Kurumlar sağlamdır, anayasayı korurlar. Geçen dönemki seçimleri kaybeden Başkan Trump mızıkçılık yaptı ve “Seçimi ben kazandım; hile yaptılar” diyerek taraftarlarını azdırdı. Azgın taraftarlar Kongre binasını bastılar. Ancak kurumlar anayasaya sahip çıktılar. Başkan Trump’ın yardımcısı bile ona destek vermedi. Anayasayı koruma yeminine sadık kaldı.
Demokratların adayı ise Kamala Harris. Hâlbuki Demokrat Parti, mevcut Başkan Joe Biden’ı aday olarak seçmişti. Ancak televizyonda Trump ile karşılaşmasında gösterdiği performans ve yaşlılığın yaptırdığı gaflar ile seçilme şansının olmadığı görüldü. Araya eski Demokrat Başkanlar da girdi ve Joe Biden’ı ikna ettiler. Yine bizde hiç olmayacak bir şey oldu ve Joe Biden adaylıktan çekildi. Hâlbuki bizdeki siyasilerin koltuk sevdası, bazı aşklar gibi hastalıklıdır. Siyasiler oturdukları koltuğu bir türlü terk etmek istemezler. “Ya benimsin, ya da benim; seni başkasına yar etmem” deyip koltuklarına yapışırlar.
Kamala Harris’in McDonald’s deneyimi
Demokrat Parti’nin adayı Kamala Harris seçim kampanyasında , üniversite öğrencisi iken McDonald’sta çalıştığını ve orada patates kızartığını belirtti. McDonald’s, Amerikan kültürünün bir sembolüdür. Çalışanları, çalışan nüfusun en alt seviyesini temsil eder. Çünkü orada çalışmak için çok büyük bir beceriye sahip olmak gerekmez. İşe ihtiyacı olan, bütçesine biraz katkıda bulunmak isteyen Amerikalı orada kolayca işe bulur ve part-time olarak asgari ücretle çalışır. Verilen istatistiklere göre de, Amerikan nüfusunun %13’ünün çalışma hayatındaki yolları bir şekilde McDonald’s’tan geçmiştir. Böylece bir aday McDonald’s deneyimini dile getirince bir şekilde bu %13’lük grupla “kızartma yağı bağı” kurmuş olur. Hem de emekçi dünyasına selam yollar; “Ben de sizin aranızdan geliyorum, sizi anlıyorum” der. Kamala Harris ve diğer demokratlar seçim kampanyasında McDonald’s deneyimini çok kullandılar. Örneğin, Texas’ın Demokrat Temsilciler Meclisi Üyesi iki aday arasındaki ayırımı şöyle ifade etmiş “İki adaydan birisi McDonald’sta çalışmış, diğeri ağzında gümüş kaşıkla doğmuş ve ailesinin işinde babasına yardım etmiş; babasından aldığı 1 milyon dolarcık “küçük bir borç”(!) ile emlak işine girmiş.”
Donald Trump’ın McDonald’s deneyimi
Cumhuriyetçilerin adayı eski Başkan Donald Trump önce Kamala Harris’in McDonald’s deneyimini küçümsedi, onunla dalga geçti. Sonra sanırım bu deneyimin siyasal önemi ona anlatılınca “Orada çalışmamıştır” diye rakibini yalan söylemekle suçladı. Ve sonunda kendisi de övünebileceği(!) bir McDonald’s deneyimi yaşadı.
Donald Trump, Pennsylvania’daki bir McDonald’s restorantına giderek orada patates kızartmış, kurgulanmış senaryoyu oynamış. Çekilen videosu televizyonlarda gösterildi. Trump şöyle demiş: “Hep McDonald’ta çalışmak istedim ama hiç çalışmadım. Bana rakip birisi, çalıştığını söylüyor. Ama bunun tamamen uyduruk hikâye olduğu ortaya çıktı. İzin verirseniz patates kızartma bölümünde çalışmak istiyorum”. Ve Trump, bir McDonald’s çalışanının denetiminde patates kızartmış. Sonra da arabaları ile gelen müşterilere pencereden servis yapmış. Kamala Harris’in McDonald’sta çalıştığının yalan olduğunu ve bunu da McDonald’sın doğruladığını söylemeyi de unutmamış.
McDonald’s cevabı
Trump’ın bu patates kızartmalı gösterisi Amerikan halkının yarısını, yani demokratları küstürecekti. Acaba McDonald’s yönetimi bu durumdan nasıl çıkacak diye çok merak ettim. Ama bu durumu çok usta biçimde yönettiler.
McDonald’s, Yönetim Kurulu Başkanı ve tüm üst düzey yöneticilerinin imzaladığı bir mektubu çalışanlarına yollamış. Mektup da basına sızmış (!). Mektupta şunlar belirtilmiş: Bildiğiniz gibi McDonald’s bayi sistemine göre çalışır. Restorantlarımızın çoğunluğunun sahibi biz değiliz. Donald Trump’ı biz davet etmedik. Her ne kadar bu restorant sahipleri ile yaptığımız anlaşmaya göre bazı kurallara uymaları gerekse de, istedikleri siyasi adayı davet etme ve onlara patates kızarttırma konusunda serbesttirler. Gördüğünüz gibi, markamız bu seçimde konuşmaların odağı oldu. Bunu biz istemedik. Ama bu gösteriyor ki, McDonald’s birçok Amerikalının yaşamındadır. McDonald’s olarak başkanlık seçimi dahil hiçbir adayı desteklemeyiz. Bizim rengimiz (Cumhriyetçilerin ve Demokratların logolarında yer alan) ne mavi ne de kırmızıdır. Bizim rengimiz, logomuzdaki kemerin rengi olan altın rengidir.
Bir yorum
Amerika Birleşik Devletleri’ndeki başkanlık seçimini yakından izlerim. Çünkü seçim sonuçları, tüm dünya gibi bizleri de yakından ilgilendirir. Her başkanlık seçiminde olduğu gibi bu seçimde de ilginç ve renkli şeyler oluyor. Bunlardan bir tanesini, “Patates Kızartması” konusunu yukarıda aktardım. Bu konudaki iki çıkarımı da aşağıda paylaşıyorum.
Bir çıkarımım, siyaset dünyasından. Konuşulan diller farklı olsa da politikacı dediğimiz kişiler her yerde aynı. Halkların dilleri farklı da olsa siyasilerin ortak bir yanları var; ana dilleri gibi yalan söylüyorlar. Trump’ın McDonald’s restorantında çekilen videosunu izledim. Rakibi Kamala Harris’i yalan söylemekle suçluyor. “Onun McDonald’ta çalıştığı uyduruk bir hikaye. McDonald’s da bunu açıkladı.” diyor. Halbuki bu konuda McDonald’s herhangi bir açıklama yapmadı.
Bir diğer çıkarımım ise, McDonald’s yönetiminin bu konuyu ele alışındaki ustalık. Harris’in McDonald’s deneyimi iddiası karşısında yönetim sessiz kaldı. Diyelim ki, Harris’in bu iddiası doğrudur. Eğer McDonald’s yönetimi “Evet, bizde çalışmıştır” deseydi, Trump’a darbe vuracaktı. Diyelim ki, bu doğru değildir. Eğer McDonald’s yönetimi bunu açıklasa idi, Harris’e darbe vuracaktı. Yönetim, sessiz kalarak tarafsızlığını korudu. Trump’ın patates kızartma olayını da “Bayinin seçimidir” diyerek savuşturdu. Buna karşılık esen rüzgarın getirdiği reklamdan yararlandı.
Bakalım bu olanlara Amerikan seçmeni nasıl cevap verecek, seçimi kim kazanacak? Ama bu seçim kampanyasının kazançlısının McDonald’s olduğu bir gerçektir.