Bu “Yeni Zenginlik Sendromu” konusuna girmeden, ODMD raporlarına göre F-segmentinde görünen 6 binden fazla ultra lüks ve süper spor otomobilin satıldığı 2024’ün bazı ilginç rakamlarına bakalım…
Düşen şubat ayı piyasasında bile satışların ciddi oranlarda yükseldiği premium segmentinde geçen yıl, sadece ÖTV’si göreceli daha düşük tam elektrikli modellerden birkaç örnekleme yaparsak… 12 Maserati Gran Turismo Folgore, 45 Audi e-tron GT ve 402 Q8 e-tron, Q4 e-tron’u da lüks sayarsak 604 de ondan, 245 Porsche Taycan ve 285 elektrikli Macan, 36 Çin lüksü Hongqi E-HS9, 75 Rolls-Royce Spectre, içten yanmalı 7-Serisi 212 iken i7’lerinden 586 adet satan BMW’nin iX teslimatlarının da 266 adede ulaşması?!.. 2024 satışlarını 2023’e göre %22 artırarak 30 binlere ulaşan Mercedes-Benz’in en büyük elektriklisi EQS ise 664 adetle, aralarında 13 adedi 28,5 milyonluk 802 HP 1430 Nm AMG S63 E-Performance’ın da olduğu normal motorlu S-Klasse’lerin 519 adedini solladı… 833 G-Klasse satışının içinde tam elektrikli G580’lerin 371 adet olması bile, sadece geçtiğimiz “rekorsuz” şubat ayında bile daha da ağırlaşan ekonomik şartlarda 10 bine yaklaşarak önceki yıllara fark atan premium otomobil satışları içindeki elektriklilerin oranına şaşırmamıza neden oluyor… Yani, menzil ve şarj derdi olsa da, aşırı havalı olsun, deniliyor!..
Ekonomik krizler geniş kesimlerin alım gücünü zayıflatırken, lüks tüketimin hız kesmemesi dikkat çekici. Türkiye’de premium otomobil satışları ve gösteriş odaklı harcamaların artışı, salt ekonomik değil, sosyolojik ve psikolojik dinamiklerle de açıklanabilir. Bu olgunun temelinde aşağılık kompleksi, sonradan görmelik ve gösteriş ekonomisi yatıyor. Belki o sebeple de aşırı pahalı modellerin, daha teknolojik elektriklileri revaçta olabilir!..
Muhteşem Gatsby filmini yeniden izlerseniz, geleneksel elitler tarafından kabul görmek için müsrifçe para harcayan şımarık yeni varlıklı kesimleri görürüz… Dumas’ın Monte Kristo Kontu’nda da, vs… Uzun yıllar ekonomik imkânsızlıklarla yaşayan bireyler, ani servet kazanımıyla geçmişteki eksikliklerini telafi etme arayışına girer. Önceden kapısından dahi giremedikleri mekânlara artık en pahalı otomobillerle gitmek, göz kamaştıran tüketimle psikolojik bir rahatlama sağlar. Statü, görünürlükle ölçülmeye başlanır.

Eski zenginler paralarını sessizce yönetirken, sonradan görme yeni zenginler statülerini kanıtlamak için abartılı gösteriş için aşırı harcamalar yapar. Lüks otomobiller, pahalı saatler ve marka giyim, “ben artık o eski ben değilim” mesajının en yüksek sesli ifadesi…
Özellikle siyasi değişimlerle veya kamu kaynaklarına erişimle zenginleşen gruplar, geçmişte kendilerini küçümseyen kesimlere karşı bilinçli bir şekilde lüks tüketime yöneliyor ve ekonomik yükselişlerini maddi sembollerle taçlandırmak isteyor olabilirler. Toplumsal ayrışmanın ekonomik gösterişle birleştiği noktada ortaya çıkan “Eskiden siz Mercedes'e binerken ben minibüs kullanıyordum, ama şimdi Ferrari'yle geziyorum" tarzı bir psikolojiyle, siyasi kazanımlarını maddi göstergelerle pekiştirmek istiyor olabilirler.
Fakat, daha büyük, daha gösterişli tüketimlere yönelirken; bu sınıfsal geçiş ve kabul görme çabası ters teperse, “Beni dışlayamazsın, çünkü benden büyük araba alamazsın” mantığı devreye giriyor. Kolay gelen servetin kolay kaybolabileceği “düşme” korkusu, “Anı yaşa, harca, göster” ve “şu an harcamalıyım, yarın ne olacağı belli olmaz” anlayışını da doğuruyor. Finansal bilinç düşükse, statü, korunması gereken bir vitrin gibi görülüyor. "Ben Oldum" psikolojisiyle gösteriş tüketimi, sosyal medya ile iyice körükleniyor. Lüks arabalar içinde çekilen videolar, sadece bireyin kendi tatmini değil, dış dünyadan gelecek hayranlık için de üretiliyor. Beğenilmek, statüyü perçinleyen en büyük güç zannediliyor!..
Diğer yanda; ekonomik krizler orta ve alt sınıfları sarstıkça, lüks tüketimin bağışıklığı güçleniyor... Zenginlerin krizlerden daha az etkilenmesi… Gösteriş, prestij ve statünün hâlâ en güçlü motivasyon olması… Lüks otomobillerin, bazıları için bir yatırım aracı olarak görülmesi, lüks tüketimin neden azalmadığının akla gelen başka cevapları…
Türkiye’de lüks tüketimin artışı, ekonomik rasyonaliteye değil, psikolojik ve sosyolojik dinamiklere dayanıyor, gibi… Ancak bu sürdürülebilir mi?.. Orta sınıfın daralması ve finansmana erişimin zorlaşması, vergileri de yüksek premium segmenti uzun vadede küçültebilir. Lüks markalar ise, buna PHEV gibi farklı tekniklerle düşük ÖTV dilimlerine girecek daha ulaşılabilir modeller ve özel finansman çözümleriyle karşılık vererek, kendilerini korumaya çalışıyorlar.
Sonuçta, lüks tüketim, bir statü göstergesi olarak varlığını sürdürse de, toplumsal algılar, tüketim alışkanlıkları ve ekonomik gerçeklikler kesiştiğinde, bu segmentte de farklı bir dönüşüm yaşanabilir.