Yerli ve milli bir işletim sistemimiz var. Adını Anadolu’da yaşadığı bilinen ama çok nadir görülen parstan (Panthera Pardusso Saxicolor) alan bu başarımızı küçümsedik. “Yurdum insanı yazılım mı yaparmış!” diye aşağıladık ya da rüşveti yok diye satın almadık.
45 yıllık meslek hayatımın 35 yılı, ekonomi haberciliği ve bilişim sektöründe uzmanlaşmayla geçti. Bildiğim öykülerden yola çıkara diyorum ki bizim Microsoft’u karşılayacak Pardus işletim sistemimiz, SAP’ı karşılayacak LOGO gibi yerli ürünlerimiz var.
Sorun şu ki; Pardus’u tercih etmeyerek onu geliştirmedik. Windows 10’lara geldi, Pardus’u kamu dahi sahiplenmedi. Bunun arkasındaki pırıl pırıl yüzlerce beyni adeta çöpe attık. Ya LOGO? İş yazılımlarında son derece kabiliyetli şirketlerimiz, kamudan iş alamadı, özelin kapısından sokulmadı.
Oysa bu endüstriler, satınalma garantisiyle gelişir. Endişem, aynı aymazlığı yerli marka otoda göstereceğimiz ve cari açık makinesi yabancı otolara rağbet edip yerli marka otomuzu dışlayacağımızdır. Nitekim yüz akımız TEMSA’yı üretmekten vazgeçtik, belediyelerimize aldırtmadık.
Ancak sevindirici gelişme şu ki milli işletim sistemi Pardus’un okullardaki etkileşimi artıyor. Pardus’un, öğretmenlerin ders anlatırken ihtiyaç duyacağı tüm gereklilikler düşünülerek geliştirilen etkileşimli tahta arayüzünü kullanan derslik sayısı Türkiye genelinde 35 bine ulaştı.
Pardus’u firmalarımız, bizler tercih etsek? Yazılımda dışa bağımlığı azaltsak? Ne dersiniz?
ELİN SAP’INA SARILMAK LOGO
gibi yerlisi dururken gidip yabancının SAP’ına sarılırsan, teknolojik ambargondan malını tornaya dahi sokamaz, ambardan çıkaramazsın. Parasını ödediğin SAP da elinde kalır.
SAP dediğimiz, iş yazılımlarının dünya devi ve Türkiye’deki şirketlerin %95’i onu kullanıyor. Şirketinizin kozmik odasını ona emanet ediyor, yerli muadillerine burun kıvırıyorsunuz. Acaba elin SAP’ına sarılıp kendi teknolojine sırt çevirmek, doğru bir tutum mudur?