2018 yılının ilk günü dolar kuru 3,77 idi. Bugün 14.82. Yıllıklandırılmış bileşik artış oranı yüzde 37 oluyor. Yakın zaman dönersek 2021 Eylül ayının ilk günü kur 8,29 idi. Politika faizi yüzde 19, TÜFE (Ağustos 2021) yüzde 19,25 ve çekirdek enflasyon yüzde 16,76 idi. Pamuk ipliğine bağlı bir şekilde ilerleniyordu. Yapılması gereken şey politika faizini artırmak ve kararlı olunduğunu göstermekti çünkü Fed’in faiz artışı + bilanço küçültmesine doğru ilerlediği açıktı. Zaten bazı Gelişmekte olan ülke merkez bankaları önlem amaçlı olarak faiz artışına gidiyorlardı.
Ancak politika faizi düşürülmeye başlandı. Politika faizinin yanış zamanda düşürülmesinin hem verim eğrisini değiştireceği (uzun vadeli kamu borçlanma maliyetini artırabileceği) hem de diğer (mesela kredi) piyasa faizlerinin yükselmesine neden olabileceği bilinmektedir. Ayrıca defalarca test edilmiştir. Nitekim öyle oldu. Pamuk ipliğine bağlı geçici denge dağıldı ve kur hızla yukarı gitmeye başladı. Elbette enflasyon da hızla arttı. Bunlar ilk etkilerdi.
2018’den beri yabancılar hızla çıkmakta oldukları için kur hareketinin yabancılara bağlanamayacağı ortadaydı. Dolarizasyonun ivmelendiği anlaşılınca kur korumalı mevduat (KKM) + döviz satışına geçildi. İkisi de son derece kısa vadeli işlerdir. KKM esasen davranışları dolarize etme yönünde işler çünkü kimse önümüzdeki hafta yüzde 65-70 bandına çıkması yüksek olasılık olan TÜFE karşısında yüzde 17 TL faizi alternatif olarak görmez. KKM bu opsiyonu tercih edenlerin kurun yükselmesini beklemelerine yol açar. İlk üç ayda olduğu gibi kur yükselirse KKM bir süre çalışabilir. Kur sabit kalır veya düşerse KKM’nin cazibesi kalmaz. Diğer taraftan kur yükselirse KKM farkı ya Hazine tarafından ödenecek ve kamu maliyesine yük olacaktır ya da merkez bankası tarafından ödenecek ve para arzı artacaktır. İkisi de dengeleri bozar, ikisi de enflasyonist etki yapar. Sürdürülemez. Kaldı ki kendi kendini yenen (self-defeating) bir stokastik sürecin başarılı olması halinde fiili faiz inanılmaz hatta dayanılmaz şekilde yükselecek ve TL borçlanma tamamen dolara endeksli hale gelecektir. Böylece ileri düzey ders kitaplarındaki bütün örnek hatalar sırasıyla yapılmış olacak.
Şimdi ne olacak? Olacak olanlar belli. Ukrayna etkisi turizmde belki 5 milyar dolarlık bir kayıpla sınırlı kalır ama diğer etkileri çok daha fazla olacak. Anlatıldığına göre plan turizm gelirlerinin de ihracatın da hızla artacağı, cari açığın daralacağı ve döviz biriktirme şansısının olacağıydı. Petrol fiyatının 100 doları üstünde kalacağı varsayımıyla, ihracatın daha düşük gerçekleşeceği de tahmin edilebildiğinden 30 milyar doları aşan bir cari açık söz konusu olabilir. Başka bir kur şoku olmaz yani kur yavaş yavaş enflasyonla birlikte (düşük bir oranla ama ticaret yaptığımız ülkelerle olan enflasyon farkına doğru orantılı olarak) yükselmeye devam edebilir. Yüzde 40’dan daha düşük bir ortalama TÜİK enflasyonu beklemek için neden olmadığı gibi büyümenin trendin altında (sup-par) yani yüzde 3 civarında (ki bu da tartışılır) olacağını, bu seviyede işsizliğin otomatik olarak arttığını ekleyebiliriz. Sonuç nedir? Fon kaynaklı kredi alabilen ve mallarına olan talebin elastikiyetinin düşük olduğu iş kollarındaki KOBİ ve diğerlerinin bir nebze nefes alabildiği, hatta düşük faizli TL krediyle ne yaptıklarına bağlı olarak esas faaliyet karlarını aşan bir gelir elde edebilecekleri bir dönem olabilir. Ancak bu mikro: makro düzeyde düşük büyüme-yüksek enflasyon-yüksek kur ve haliyle yüksek fiili faiz ortamının devam edeceği bir 6-8 ay söz konusu.