Eskiler kaosu tarif etmek için “dünyanın çivisi çıktı” der; “Pandora’nın kutusu açıldı” da denir.İşte öyle bir dönemden geçiyor yerküre.
Ukrayna savaşı tüm hızıyla devam ediyor. Ancak savaşın Batı cephesinde garip kırılmalar var; Batı cephesinin Avrupa ayağı, Ukrayna’da barış için Çin’i devreye sokma peşine düştü. Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un, yanına AB Komisyon Başkanı Ursula Von Der Leyen’i de alarak Çin’e gitmesi, Devlet Başkanı Şi Jinping ile görüşmesi bunun somut örneği.
Gerçi Macron’un Pekin’de “boy göstermesinin” bir başka yönünün de giderek kötüleşen Fransız ekonomisi olduğunu unutmamak lazım; Nitekim Macron’un Pekin ziyaretinde Çin’le Fransa arasında 160 Airbus uçağı satış sözleşmesi imzalandı. Belli Çin Lideri Şi Jinping, Batı cephesinin “yumuşak karnı”, ekonomi üzerinden kuruyor kendi oyununu. Jinping’in, Airbus sözleşmesinin imzalanmasından hemen sonra söylediği, “Fransa ve Çin, soğuk savaş mentalitesine ve bloklar arası çatışmaya karşı çıkmaya devam etmeli, küresel sorunların her türüne karşı el ele vermeliler” sözleri, Çin’in Batı’daki dayanışmayı çözmek için Paris üzerine oynayadığını net şekilde ortaya koydu.
Avrupalılar Pekin’de “barışı” ararken, ABD’de ise çok farklı bir tablo var; ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Kevin McCarthy, Pekin yönetimini çok kızdıracak bir adım attı; California’da Tayvan Lideri Tsai Ing-wen’i ağırladı.
Bir de buna, Çin’in Ortadoğu politikasına iyiden iyiye dâhil olup, Suudi Arabistan ve İran Dışişleri Bakanları’nı Pekin’de buluşturmasını eklemek gerek elbette.
Tam “soğuk savaş yeniden” derken, kartlar yeniden dağıtılıyor sanki.
İsrail'in Gazze saldırısı
Ortadoğu’da ABD’nin bir başka önemli müttefikinde de Washington’la ters düşme sinyalleri var. ABD yönetimi İsrail ile Arap ülkelerinin ilişkilerini normalleştirmeye çalışırken, İsrail’deki aşırı sağcı koalisyon, Müslümanlar için kutsal Ramazan ayını görmezden gelerek Mescid-i Aksa’ya operasyon yaptı. Yetmedi; İsrail bir de Gazze ve Lübnan’a ağır bombardıman gerçekleştirdi.
Pekin yönetimi Ortadoğu’ya diplomasiyi kullanarak daha çok yerleşirken, Washington’un giderek uzaklaştığı/ dışlandığı bir döneme giriyor gibi dünya.
ABD’de iki eyalet vekili Meclis’ten atıldı
Tüm soğuk savaş boyunca kendisini “dünyada demokrasinin lideri” olarak lanse eden ABD de karışık bugünlerde; ABD’nin Tennessee eyalet parlamentosu, silahlanma karşıtı bir gösteriye liderlik ettikleri gerekçesiyle iki vekilin parlamento üyeliğine son verdi. Seçilmişlerin, parlamento oylamasıyla vekillikten atılması -Türkiye için çok değişik olmasa da- ABD açısından pek örneği olmayan bir olay.
Üstelik vekillikleri düşürülen iki Demokrat vekilin siyah olması, işi daha da karmaşıklaştırıyor. Aynı silahlanma karşıtı gösteriye katılan, aynı Eyalet Parlamentosu’nun Demokrat üçüncü üyesi, beyaz bir kadın vekil olan Gloria Johnson’a ise dokunulmamış olması, daha şimdiden ülkede “ırkçılık” tartışmalarını ateşlemiş görünüyor. Bir dönem “demokrasi havarisi” rolü oynayan ABD, şimdilerde kendi demokrasisine sahip çıkamayan bir görüntü içinde.
Halkbank davasında ilginç gelişme
Açılan “Pandora’nın kutusundan” Türkiye’yi de derinden etkileyecek unsurlar çıkmakta;
ABD’de Reza Zarrab’ın “itirafçılığı” üzerine kurulan Halkbank davasına sessiz sedasız iki yeni dosya eklendi geçen hafta.
ABD Adalet Bakanlığı’nın veri tabanından davaya ilişkin resmi sayfaya bakıldığında, eklenen iki yeni dosyanın “gizli” olduğu görülüyor. Daha önce de davaya bazı “gizli dosyalar” eklenmiş, bunlar daha sonra açıldığında, bazılarının AK Parti’nin eski Bakanları hakkında suçlamalar içeren yeni iddianameler olduğu ortaya çıkmıştı. Şimdiki “gizli dosyaların” ne olduğu henüz belli değil.
Ama oraya koyuldularsa, açılacaklar elbette...