COVID-19 salgını, eğitim sürecini çok ciddi bir şekilde etkiledi. Kapsayıcı eğitimin sağlanması için katedilmesi gereken mesafeyi uzattı. Öğrenciler, uzaktan eğitimle birlikte farklı yöntemlere adapte olmaya çalıştılar. Salgın öncesinde okullar arasındaki imkân ve öğrenme farklılıklarının yerini, evler arasındaki imkân ve öğrenme farklılıkları aldı.
Eğitimin, 15 Şubat itibarıyla yüz yüze devam edebileceği konuşuluyor. Peki bugüne kadar uzaktan veya hibrit uygulamayla devam etmekte olan eğitim öğrenciler için nasıl geçti? Bu sorunun cevabını farklı boyutları ile yorumlayan değerli bir araştırmaya ulaştım. Eğitim Reformu Girişimi ve Öğretmen Ağı tarafından gerçekleştirilen bu çalışma salgın sürecinde uzaktan öğrenciliğin arka planını değerlendiriyor.
Öğretmen Ağı; öğretmenlerin, meslektaşları ve farklı disiplinlerden kişi ve kurumlarla bir araya gelerek güçlendiği bir paylaşım ve işbirliği ağı olarak faaliyet gösteriyor.
Eğitim Reformu Girişimi (ERG) ise, çocuğun ve toplumun gelişimi için eğitimde yapısal dönüşüme nitelikli veri, yapıcı diyalog ve farklı görüşlerden ortak akıl oluşturarak katkı yapan bağımsız ve kâr amacı gütmeyen bir girişim. 2003’te Türkiye’nin önde gelen vakıflarının bir arada desteklediği bir girişim olarak kurulan ERG, Öğretmen Ağı’nın yürütücülüğünü üstleniyor. Bu iki girişimin, uzaktan eğitim sürecine yönelik değerlendirmeleri şöyle:
Düşük-orta gelirli ülkelerde öğrencilerin eğitim kaybı 4 aya ulaştı
Dünya Bankası uzmanlarının PISA 2018 verilerini kullanarak yaptığı hesaplamaya göre, en yoksul sosyoekonomik dilimde yer alan öğrencilerle en varlıklı sosyoekonomik dilimde yer alan öğrencilerin arasında var olan yaklaşık 2 yıllık eğitime eşdeğer fark, COVID-19 nedeniyle okulların kapanmasına bağlı olarak yüzde 9 oranında artabilecek.
UNESCO, UNICEF ve Dünya Bankası tarafından 29 Ekim 2020’de yayımlanan rapora göre, salgın başladığından bu yana, yüksek gelirli ülkelerdeki çocuklar eğitimlerinden 6 hafta geri kalırken düşük ve düşük-orta gelirli ülkelerdeki öğrencilerin eğitim kaybı neredeyse 4 aya ulaştı.
Okul dışında kalmış çocuk sayısı 24 milyonu aştı
Dünya genelinde okul dışında kalmış çocukların sayısı ise 24 milyonu aştı. Çocuklar bu dönemde okuma ve temel matematik becerilerini yeterince geliştiremedikleri için, 21. yüzyıla ayak uydurabilmek için ihtiyaç duydukları beceri ve yetkinlikleri edinemiyorlar. Okulların sunduğu sosyal güvenlik ağlarının yokluğunda istismara, çocuk evliliklerine ve çocuk işçiliğine karşı daha savunmasız hale geliyorlar.
Dijital uçurum eşitsizlikleri derinleştiriyor
TIMSS (Uluslararası Matematik ve Fen Eğilimleri Araştırması) 2019 sonuçları öğrencilerin dijital erişimi konusunda önemli bilgiler veriyor. Türkiye’de öğrencilerin matematik ve fen dersleri için okul ortamında bilgisayara erişimi katılımcı ülkelerin ortalamasının önemli ölçüde altında. Türkiye’de öğrenim gören 4 ve 8. sınıf öğrencilerin sınıflarda bilgisayara erişimi, derslerin içeriğine göre değişmekle birlikte, yüzde 15’le yüzde 20 arasında değişiyor. Ancak aynı oran TIMSS araştırmasına katılan ülkelerin ortalamasında yüzde 37’yle yüzde 48 arasında değişiyor. MEB’in yürüttüğü ve geliştirdiği erişim uygulamalarına rağmen, içinde bulunduğu koşullar nedeniyle uzaktan eğitime erişemeyen öğrenciler var. Bu süreçte öğrenciler arasındaki ‘dijital uçurum’ var olan eşitsizliklerin daha da derinleşme riskini artırdı.
Uzaktan eğitim dezavantajlı öğrenciler için nasıl geçiyor?
Mevsimlik tarım işçisi ailelerin çocukları: Kalkınma Atölyesi tarafından yayımlanan “Virüs mü, yoksuluk mu?” başlıklı çalışmaya göre, mevsimlik tarım işçiliği yapan ailelerin bulunduğu geçici çadır alanlarında uzaktan eğitim olanaklarının erişilebilir olmaması nedeniyle çocukların eğitiminin desteklenmesi için ek mekanizmalara ihtiyaç duyuluyor.
Roman çocuklar: Edirne Roman Eğitim Gönüllüleri Derneği tarafından verilen bilgilere göre, ekonomik yetersizlik nedeniyle öğrencilerin süreçte duyduğu dijital araç ve internet bağlantısı ihtiyacı karşılanamadı ve Roman çocukların çoğunluğu eğitim süreçlerinin dışında kaldı.
Çalışan çocuklar: TÜİK Çocuk İşgücü Anketi sonuçlarında yer alan, çalışan çocukların eğitimine ilişkin verilere bakıldığında çocukların yüzde 34,3’ünün okula devam etmediği dikkat çekiyor.
Köy okullarında öğrenim gören çocuklar: Uzaktan eğitim sürecine geçilmesi internete erişemeyen çocukların eğitimin dışında kalmasına yol açtı. Öğrencilere ulaşabilmek ve öğrencilerin öğrenmelerini destekleyebilmek için bireysel inisiyatif ve çaba gösteren öğretmenler, birebir telefon görüşmeleri yaptıklarını, WhatsApp kanalıyla sesli ve yazılı konu anlatımları ile ödev paylaştıklarını aktarıyorlar.
ÇOCUKLAR NE DİYOR?
ERG ve Öğretmen Ağı’nın çalışması öğrencilerin bu süreçteki duygularını da aktarıyor. Bakın neler söylüyor çocuklar:
• “Tüm beşinci sınıfların, 78 kişinin katıldığı dersler oluyor. Okulun yerini tutmuyor ama en azından öğretmenlerimiz anlatıyor. Okulu çok özledim, matematik öğretmenimizin esprilerini özledim. Online derste vakit gitmesin diye espri yapmıyor.” 5.sınıf öğrencisi
• “Öğretmen annemin telefonuna ödev gönderiyor. Defterime yapıp, öğretmene fotoğrafını yolluyoruz. Ablamlardan bana sıra gelmiyor bazen. Ödevlerimde gecikiyorum.” 4.sınıf öğrencisi
• “Sınava hazırlık uzaktan eğitimle daha zor. TVden takip edemeyen, telefonu, tableti, bilgisayarı olmayan öğretmenine bile ulaşamaz, haksızlık olduğunu düşünüyorum.” 8.sınıf öğrencisi
• “Ödevlerim için araştırma yaparken evdeki kaynaklarım yetmeyince bilgisayarımdan ya da tabletten de araştırma yapıyorum. Bazı arkadaşlarımızın interneti yok, uzakta oturuyorlar. İnterneti olmayanların derslerinde kopukluk oluyor.” 5.sınıf öğrencisi