Motorsporlarında kompozit kullanımının öncüsü, benzersiz McLaren F1’i yaratan Gordon Murray, “Mobilitede enerji tasarrufu için yapabilecekler arasında en etkilisi, ağırlıktan kazanmaktır. Büyük paralara satabileceğiniz zengin donanımlı, büyük, ağır bir otomobil yapmak çok daha kolay. Lüks bir otomobilin fiyatı, üretim sürecini kolaylaştırır. Ancak küçük, hafif bir otomobil yapıyorsanız, maliyeti ve buna ekleyebileceğiniz minimum kâr miktarı, zordur! Küçük veya büyük bir otomobil yaparken gereken enerji miktarı hemen hemen aynıdır, öyleyse neden küçük yapasınız?” diyerek, tam 11 yıl önce otomotiv endüstrisinin elektrikli geleceğini de çerçevelendirmişti.
Belki de o sebeple; Tesla, 10 yıl önce Model S ve 2015’te de Model X gibi en büyük pahalı seçenekleriyle “elektrikli otomobil” salgınını başlatmıştı. 2018’de Jaguar i-Pace ve Audi e-tron ve sonra da Mercedes EQC, hiç ekonomik ya da küçük olmayan seri üretime ilk alınan tam elektrikli modeller olarak, Tesla’yı takip ettiler. Porsche de elektriklenmesini doğrudan büyük Taycan ile başlattı. BMW bile, küçük i3’leri 9 yıl ürettikten sonra şimdi bitirip, pahalı iX, i4 ve i7’lerine geçiyor.
Öncelikle premium markaların bu çok hızlı büyüyen BEV pazarında öne çıktıklarını gördük. Üreticilerin, lüks, performans veya SUV gövde stili yaklaşımlarıyla ya da bunların kombinasyonunu sunmaları, doğrudan kârlılıkla ilgiliydi, sanki… 2009’de çıkan Mitsubishi i-MiEV, 11 yıllık Chevrolet Spark EV, 10 yıl önceki Volkswagen e-Golf, 2014’teki Mercedes B-Klasse Electric Drive gibileri yüksek maliyetleriyle bulundukları segmentlere “sığamadılar” ve kısa ömürlü oldular… Diğer yanda AB Komisyonu’nun zorlamasıyla tüm volüm üretici markalar, “EVrim”lerine başlarken, “doğuştan elektrikli” yepyeni platformlar üzerine inşa etmenin masrafını öteleyip, küçük kasalarda “devşirme” elektrikli modellerini gösteriyorlar. Hyundai ve Kia'nın premium markası Genesis’in tam elektriklilerinin ve Ioniq alt markasından bile önce Kona’nın elektriklisinin hazırlanmış olması, 2010’dan bu yana Nissan Leaf, 10 yıldan bu yana Renault Zoe, Stellantis’te Fiat’ın ilk elektriklisinin 500e, DS3 Crossback E-Tense, Opel Corsa-e, Peugeot e-208 örnekleri, VW’nin ilkinin ID.3, Volvo’nun bile önce XC40’ı elektrikli yapması, Mini’nin Cooper SE’sinin Mercedes’in EQA’sının geciktirilmemesi, Citroen’in önce Ami ve Dacia’nın önce Spring gibi ultra ekonomik alternatifl erle BEV sofrasına oturmaları, bence doğru olan!.. Çin’den gelmeye başlayan MG ZS EV ve XEV IEV7s gibi her ay Elektrikli Otomobil pazarına yeni bir model giriyor ve seçeneklerin niceliğini ekonomik niteliklerle artmaya başlıyor.
Asırlık otomotiv endüstrisinin gücünün karşısında yepyeni markaların "yıkıcı" ataklarını konuşup dururken, elektriklilerin “herkese ulaşabilir” olmasını vurgulamalıyız. Pahalı, ağır ve lüks EQS kadar keşke mantıklı Smart EQ’lardan daha fazla bahsetsek… Bütçeniz çok büyükse; elbette herkes, Faraday, Lucid, Rimac gibilerini, en uzun menzilli, en iyi donanımlı, en konforlusunu kullanmak ister. Fakat, BEV’lerin çok lüks ve çok pahalı olmaları, dünyayı elektrikli otomobillerin içten yanmalı motorlulara uygun alternatif olabileceğine ikna etme yolunu tıkayabilir. Abartılı elektrikli limuzinler ve sportifl er yerine fonksiyonel ve ulaşılabilir olanların peşinde olmamız gerek!.. Umarız; Togg da, “daha ekonomik” modellere hemen geçer!..