Otomobil dünyasındaki evrim süreci hızlanmaya devam ediyor.
2021'de her markanın her model serisinde en az bir elektrikli seçeneği olacak. Bazıları da 2030'a kadar tüm üretimlerinin tümüyle elektrikliye döneceğini müjdeliyorlar. Tabii ki, hepsi tam elektrikli BEV değil. Plug-In Hybrid veya bildiğimiz motor destekli hibrid olarak. Aslında bu planlar, her yıl değiştiriliyor, tam olarak kimse "neye geçeceğine" kesin karar vemiş değil. Piyasaların ve teknolojilerin gelişimine göre tüm öngörüler bir anda değişebilir.
Elektriklenme, çevreye ne kadar faydalı olacak, sorusu ise ayrıca tartışılıyor. EV bataryalarının üretiminde ortaya çıkan karbon salımı bir yanda, bataryaların kullanım ömrü tamamlanınca geri dönüşüme giremezlerse başka bir çevre kirliliği yaratacak olmaları da, ayrıca keyif kaçıran düşünceler. Diğer yanda elektrikli araçların şarj için "temiz" elektriği bulabilmeleri de, ayrı bir dert. Yani kömür ya da doğalgaz veya atom enerjisi santrallerinden gelecek elektriğin ne kadar çevreci olduğu da tartışılıyor. Rüzgar, güneş ve su akımından gelen gerçek "temiz" enerjinin ise, dünya yollarını dolduracak elektrikli otomobiller için yeterli olamayacağı da hesaplanıyor.
Fakat, geleceğin otomobilleri için enerji ihtiyacından başka bir problemi de çok sık konuşmaya başladık. O da, otonom sürüş için mecbur olan anlık iletişim tedariği. 5G bilgi akış hızı her yerde başladığında, otomobillerin sürücüsüz güvenle hareket etmeleri mümkün olacak. Yani, otomobilin anlık olarak milimetrik pozisyonunu görmesi, "Here" gibi harita yazılımlarının otomobillerin takip edeceği, özellikle dönüşleri de belirleyecek çok hassas çizgilere dönüşmesi, çevresindeki ilerisindeki ve gerisindeki tüm araçların da tam konumlarını saliseler içinde buluta aktarıp sizin bulunduğunuz otomobilin onların durumuna göre hareket etmesi için GigaBayt'lar dolusu verinin otomobile ve otomobilin de buluta sürekli aktarması gerek. Buna V2V ve V2X yani "vehicle to vehicle" ve "vehicle to everything" teknolojileriyle geliştiriliyor. Araçtan araca iletişim şu anda geliştirilse de, asıl araçtan her şeye ve tam tersi iletişim teknolojisinin önemi üzerinde herkes yoğunlaşmış durumda. Yol sensörleri, kameraları ve araçların durumlarını istikametlerini aktardığı buluttan, tüm trafik sisteminin anlık durumunun içinde bulunduğunuz otomobile gelmesi... Bu veri trafiğinde bir otomobilin günde 150GB veri kullanılacağı tahmin ediliyor. Aylık hesapta tek bir otomobil için 4.5 TeraBayt!
Hesabı yıllar önce de yapmıştık; 25GB mobil internet için ayda en az 100 lira ödediğimizi düşünürsek, bugünün hesabıyla ayda 18 bin lirayı aşan iletişim faturası oluşur. Yani, bir ayda yakıta harcadığımızın nerdeyse 10 katı, tam otonom sürüşün sadece iletişim gideri olarak ortaya çıkarken, ayrıca benzinle neredeyse denk pahalılıktaki çok yüksek hızlı elektrik şarj maliyeti de bu rakama eklenecek. Enerjinin yanında bu veri beslemesi için; data hizmetini sunacak telekom şirketlerinin bu kadar veriyi aktaracak server'ları ve aktarım kulelerinin maliyeti ne olacak? Bu iş uydulardan yürütmek istense, onun da hız olarak yetişememe veya StarLink sistemi gibi daha da yüksek maliyetleri olacak.
Tüm bunlarla, otonom BEV araçların, çok güzel hayaller olsa bile, sadece çok lüks seçenekler olarak sadece özel olarak hazırlanmış bölgelerde uygulanabileceğini hatırlatmak istiyorum. Sonuç olarak; otonom sürüş ve araçtan iletişim ile otomobillere yepyeni bir maliyet geleceğini ve elbette, bu yükün yine biz kullanıcıların cüzdanından isteneceğini unutmayalım.
Bahisteki pahalı otonom BEV'ler özellikle sadece toplu taşıma ekonomisinde geliştirilebilirse mantıklı olabilir.