Oyun teorisi ve oyunlaştırma (Gamification)

Dr. S. Armağan VURDU DEVR-İ ÂLEM

Ekonomi ile ilgili kitaplarda sıkça rastladığımız “her şey aynı olmak koşuluyla”, “ceteris paribus”, “everything being equal”, şeklinde farklı dillerde ifade edebileceğimiz motto, ekonominin bir anlamda göreceliliğini ifade eder. Bu durum, nihayetinde ekonominin odağında olan “insan”ın davranışlarının değişkenliği ve birçok faktöre bağlı olmasıyla alakalıdır. Diğer taraftan, somut veriler ve formüllerle mücehhez matematiğin, iktisatla buluştuğu birçok alan da söz konusudur. Her ne kadar her şey sadece matematiksel modellerle izah edilemese de verilerle ve somut formüllerle yapılan analizlerin daha ayakları yere basar olduğunu söyleyebiliriz. Ekonomi de kıt kaynaklarla sınırsız insan ihtiyaçlarını karşılama misyonunu yüklenmiş olduğuna göre, bir manada hayatta kalma, rekabet, kazanma veya kaybetme insanın yaşadığı tüm ortamlarda söz konusu olan kavramlar olarak karşımıza çıkıyor. Bu kavramların olduğu bir ortamda başarıya ulaşmak için gerekli bir strateji ve bu stratejiyi somutlaştırmak için de bir formülasyon gerekiyor. Bu çerçevede, Oyun Teorisi olarak ifade edilen kavram; “rekabet, belirsizlik ve bilgi eksikliği varken başarı için gerekli optimum stratejiyi arayan uygulamalı bir matematik dalı” olarak tanımlanabilir. Bir başka tanımıyla Oyun Teorisi, “karşılıklı bağımlılık içeren stratejik durumların, bu durumların matematiksel ve mantıksal açıdan tutarlı modeli olan “oyunlar” aracılığıyla analizidir”. Tarihsel olarak baktığımızda da oyun teorisi iktisadı geliştiren, karar vericilerin etkileşim içinde bulundukları durumları analitik olarak anlamamıza yardımcı olan unsurları içeren önemli bir araçtır.

Oyun Teorisi’nin temelleri, Augustin Cournot’un “Researches on the Mathematical Principles of the Theory of Wealth”, Francis Ysidro Edgeworth’ün “Mathematical Psychics” ve Emile Borel'in “Algebre et calcul des probabilites” adlı eserlerine dayandırılır. John von Neumann’ın, 1928’de yayımlanan“On the Theory of Games of Strategy” “Starteji Oyunları Üzerine” adlı eseri, yine 1944'te John von Neumann ve ekonomist Oskar Morgenstern tarafından yayımlanan “Theory of Games and Economic Behavior” (Oyunların ve Ekonomik Davranışın Kuramı) adlı eser, Oyun Teorisi’ni disiplinler arası bir araştırma alanı olarak kuran önemli çalışmalar olarak kabul edilir. Bu konudaki en meşhur isim ise Türkçe’ye Akıl Oyunları ismiyle çevrilen 2001 yapımı “A Beautiful Mind” filminin kahramanı John Nash’tir. Nobel ödüllü matematikçi John Nash’in Oyun Teorisi alanındaki bilinirliği, Neumann’ın önceden tanımlamış olduğu iki kişilik oyun dengesini “Nash dengesi” olarak genişletmesinden gelir. Nash dengesi, sadece iki oyunculu sıfır toplamlı oyunlar için değil, farklı oyunlar için de geçerlidir. Yani daha genel olarak Nash, sıfır toplamlı olmayan, sonlu ve n adet oyuncuya sahip bir oyunda her oyuncunun bir optimal stratejiye sahip olduğunu kanıtlamıştır. Bu genelleme sayesinde oyun teorisi günlük hayatımızda rekabetin olduğu her alana uyarlanabilen bir hâle gelmiştir.

Oyun dediğimiz zaman;  icra edilirken stratejik düşünmeyi, problem çözmeyi ve öğrenmeyi kendine has kuralları çerçevesinde kazandıran etkinlikleri kastediyoruz. “Oyunlaştırma” kelimesi ise ilk olarak 2003 yılında Nick Pelling adında bir bilgisayar programcısı tarafından kullanılmış ama oyunlaştırmanın tarihi daha eskilere dayanıyor. Oyunlaştırma-Gamification dediğimizde de oyunun kurallarını daha sınırlı ve zor hale getirip iş hayatının muhtelif alanlarına uyarlamayı kastediyoruz. Ya da başka bir ifade ile oyunlaştırma, bu yazımın başında bahsettiğim Oyun Teorisi kavram ve tekniklerinin, oyun tasarımı ve oyun öğelerinin, oyun olmayan alanlarda kullanılmasıdır diyebiliriz. Oyunlar kullanıcıyı hedeflenen bir sonuç olmadan, eğlendirmek ve meşgul etmek için üretilir. Oyunlaştırmada ise ilişkilendirme, oyun temelli öğrenme, üretkenlik gibi unsurlar hedef ve/veya sonuçlarıdır. Oyun ve Oyunlaştırma bu unsurlarla birbirinden farklılaşır. Oyunlaştırma ile insanların ve organizasyonların hedeflerine ulaşması ve sorunlarının üstesinden gelmesi için oyunlardan destek alarak, motivasyonları artırılabilir. Sürekliliği için insan etkileşimine ihtiyaç duyulan her alanda bir motivasyon ihtiyacı söz konusudur. Oyunlaştırmanın, oyunların insanları motive eden özelliğini oyun olmayan alanlarda kullanılmasını sağladığı için çok geniş bir kullanım alanı vardır. Başlıca kullanıldığı bazı başlıkları; eğitim, sağlık, pazarlama, satış, müşteri sadakati, çalışan bağlılığı, insan kaynakları süreçleri, spor olarak sıralayabiliriz.

Oyunlaştırma sayesinde işletmelerde oluşabilecek problemler ve stresli çalışma ortamı daha verimli ve etkin bir şekilde yönetilebilir hale geliyor. Hızla gelişen dijitalleşme, yapay zekâ (AI), artırılmış gerçeklik (AR) ve sanal gerçeklik (VR) teknolojileri oyunlaştırmanın daha interaktif bir şekilde uygulanabilir olmasını sağlıyor. Özellikle pazarlama sektöründe yapılan çalışmalar, daha önce çok büyük bütçeler harcanarak sağlanabilen etkileşim düzeylerinin maliyetinin oyunlaştırma sayesinde çok mütevazı ama etkin hale gelebileceğini gösteriyor. Önümüzdeki dönemde de işletmelerin, özellikle pazarlama ve satış stratejilerinde, insan kaynakları çalışmalarında, ticarette ve iş hayatının daha birçok farklı alanında oyunlaştırma uygulamalarına daha fazla yer vereceğini göreceğiz. 

Tüm yazılarını göster