2008 sonrası dönem, Fed önderliğinde, merkez bankalarının artan iletişim kapasitesi ve piyasaları yönlendirme gücü çerçevesinde farklı bir dünyaya geçiş yapmamıza neden oldu. Özellikle Amerika’da Dot Plot gibi bir iletişim aracının tercih edilmesi, kritik dönemeçlerde ihtiyaç duyulan yol göstericiliğini üstlenirken, kimi zaman da kafa karışıklığının kendisi oldu.
2023’ü sonlandırmaya hazırlandığımız dönemde Fed’in faiz indirimlerine hazırlandığı şeklindeki piyasa iletişimi, zamanın koşulları dikkate alındığında yine önemli bir yol göstericisi konumunda hamledir. Öte yandan aralık, ocak ve hatta şubat aylarında swap piyasalarında gerçekleşen işlemler, bu iletişim tercihi ile fiyatlayanlar arasındaki makas açılımının da göstergesidir.
Yıla başladığımız günlerde ve ilerisinde şiddetlenen “faiz indirim beklentileri” 6-7 gibi yüksek rakamlar etrafında şekillenmeye başlarken, doğal olarak diğer finansal varlık etkileşimleri de yüksek oldu. Hisse senetlerinden değerli metallerin sınırlı bir kesimine dek genişleyen iyimserlik havası fiyatlamaların yukarıya gelmesine zemin hazırlarken, nominal ve reel faizlerin de gerilemesine neden oldu.
Dönem dönem beliren jeopolitik risk kavramı, finansal araçlardaki hareketlerin de sertleşmesini-uç noktalara ulaşmasını tetikliyor. Orta Doğu’nun Ekim 2023’ten bu yana yine, yeni, yeniden risk unsurları arasındaki yerini üst sıralara taşıması, Asya’ya kaydığı düşünülen güç ve odak eksenlerinin biraz daha zaman alacağına dair düşünceleri destekliyor. Hamas-İsrail çatışmasının bölgenin diğer önemli oyuncularından İran’a da sirayet etmesi olabilen en kontrollü zeminde ilerlemeye çalışıyor. Burada sanıyorum ki ABD’de seçim yılı içerisinde olmamızın farklı yansımaları söz konusu: i) İsrail’e destek vermeyen bir yönetimin seçimlerde zorlanacağı düşüncesi ii) Orta Doğu’daki karmaşada jandarma rolü üstlenmekten uzak bir yönetimin global arenada karşılaşacağı imaj probleminin yine içerideki bir kesime sirayet etme olasılığı.
Finansal piyasalar tarafında ise Fed’in değişen pozisyonunun tam olarak anlaşıldığı kanaatinde değiliz. Faizlerin “daha uzun süre yüksek seviyelerde seyretme” olasılığı kendisine karşılık bulmakta işlemler bazında zorluk çekse de gecikmeli eğilim değişiklikleri şimdilerde belirmiyor değil. Global hisse senetlerinin son 3 haftanın tamamında değer kaybeder pozisyonda yer alması sepet ağırlığının ABD kaynaklı olmasından. Ancak, yine de ABD hariç baktığımız sepet de son 3 haftanın tamamında değer kaybeder pozisyonda karşımıza çıkıyor. Geride kalan haftada her iki grubun da performansları yüzde 3’er geri çekilmeler ile şekillenmekte. Bu esnada gelişmekte olan ülke varlıkları ise yüzde 4 düşüşle ikinci haftada da zayıf konumdalar. Amerikan dolarının genele yayılır değer kazanımı dolar endeksi üzerinden yakından hissedilirken, özellikle Asya FX tarafında ciddi zorlanmalar yaratıyor. Japonya, Endonezya ve Güney Kore’nin Çin’in ardından FX piyasalarında karşılaştıkları güçlükler traderların odak noktasında yer alıyor. Yine son hafta işlemlerinde, aralarında ABD Hazine Bakanı Yellen’ın da imzasının yer aldığı ve Güney Kore ile Japonya’nın da katılımıyla üçlü şekilde paylaşılan açıklama da bu kaygılarımızı teyit eder nitelikte.
Net/net küresel işlemlerde tam olarak risk algısı dönüşünde henüz olmadığımızı düşünüyor ve bunun için kötümser olma noktasında biraz daha marjımız olduğuna inanıyoruz. Fed’in Haziran projeksiyonlarında faiz patikası için aşağı yönlü risk taşıdığı şeklindeki düşüncemizi bir süredir dile getiriyor ve koruyoruz. Bu da yaz aylarının biraz daha zorlanma ile geçebileceği ihtimaline kapıyı aralık bırakıyor. Daha da genişlemesi muhtemel faiz farkını da Atlantik’in iki yakası için not düşelim.
Yerel cephede ise seçimin ardından ileriye bakma pozisyonumuzda değişiklik yok. Seçim öncesi, haftası ve sonrasındaki sınırlı yabancı fon girişlerinin devamını görüyoruz. Bu patikada hızlanma ve yön değişikliği olmadan bir süre daha ilerleyeceğimiz kanaatindeyiz. CDS’in 300bp civarında patinaj yapmasında tek sebep yerel taraf değil. ABD tahvillerindeki yukarı yönlü eğilim, GOÜ’de artan risk primi ve USD değerlenmesi önemli girdi maddeleri. Diğer yandan ise mevduat faizlerinin Mayıs’taki yüzde 70-75 aralığında oluşacak enflasyon patikası sürecinde kritik rolde kalmaya devam edeceğini değerlendiriyoruz. Tüm bunlar kısa-uzun vade ayrımını başta hisse senetleri olmak üzere biraz daha belirginleştirecek gelişmeler.