Geçen yazımızda, kâr payına, oy hakkına veya pay sahiplerinin şirkete karşı sahip olduğu başkaca bir hakka ilişkin olarak paylara tanınabilen üstün hakları, yani imtiyazları ele almış; bu kapsamda Ticaret Kanunu’nda düzenlenen bir imtiyaz yasağını incelemiştik. Bu yazımızda yine imtiyazlardan devam edecek, bu defa oy hakkında imtiyazın kapsamı ve uygulama alanına bakacağız.
Oyda imtiyaz, şirketlerde belirli paylara veya pay gruplarına diğerlerinden daha fazla oy hakkı tanınması veya tanınan oy hakkının kapsamının diğerlerinden daha geniş olması şeklinde tanımlanabilir. Oyda imtiyaz, Ticaret Kanunu’nda düzenlenen, pay sahipliği haklarından sermayeye katılım oranında yararlanma, yani oransallık ilkesinin bir istisnası. Pay sahipleri oy haklarında sahip oldukları bu imtiyaz sayesinde paylarının toplam sermayeye oranını aşacak şekilde, şirket işleyişine ve yönetimine ilişkin kararlarda daha fazla söz sahibi olma imkânı elde ediyor. Dünyada Google, Facebook ve Ford gibi birçok büyük ölçekli şirkette oy hakkında imtiyaz kullanılıyor.
Ticaret Kanunu m. 479, oy hakkında imtiyazın yasal dayanağını oluşturuyor. Bu maddede, oy hakkında imtiyaz tanınabilmesi için gerekli koşullar ile imtiyazın sınırları düzenleniyor. Oy hakkında imtiyaz, esas sözleşmede açık ve belirli bir şekilde düzenlenmek suretiyle eşit itibari değerdeki paylara farklı sayıda oy hakkı verilerek yaratılabiliyor.
Bu imtiyaz, kural olarak, pay sahiplerinin herhangi bir konuda alacağı karar için yapılan oylamada kullanılabiliyor. Fakat Ticaret Kanunu bu kurala istisna getiriyor. Buna göre, esas sözleşme değişiklikleri ile yönetim kurulu üyelerine karşı ibra ve sorumluluk davası açılmasına ilişkin kararlarda oy hakkında imtiyaz uygulanamıyor.
Bir paya en çok on beş oy hakkı tanınabiliyor. Fakat, bu üst sınırın “şirkette kurumsallaşmanın gerektirdiği sebeplerin veya haklı bir sebebin varlığının” mahkeme huzurunda ispatlanması halinde uygulanmayacağı düzenleniyor. Dolayısıyla, bu iki halde bir paya tanınabilecek oy hakkının üst sınırı mahkeme kararı ile ortadan kaldırılabiliyor. İlgili düzenleme, “kurumsallaşma” ifadesinin objektif kriterlere ve temellere dayandırılmaması, madde metninde açık olmayan genel ifadeler kullanılması ve mahkemeye geniş yetki verilmesi nedeniyle sıkça tartışılıyor. Mahkemenin bu hususta sahip olduğu yetkinin bir sınırının olmaması ise hukuk güvenliğini ihlal edici nitelikte. Öyle ki, on beş oy hakkı üst sınırının mahkemece bu şekilde esnetilebilmesi ve hatta kaldırılabilmesi, hukuk politikası açısından, oy hakkında imtiyaza getirilen bu sınırlamanın gerçek bir sınırlama oluşturup oluşturmadığı sorusunu akla getiriyor.
Oyda imtiyazın sayısal üst sınırının mahkemece kaldırılabilmesi bir yana, genel olarak oyda imtiyaz düzenlemesinin dahi Ticaret Kanununda yer alan temel ilkelere uygunluğu tartışılan bir husus. Bu hakkın, aslında birer sermaye demokrasisi olan anonim şirketlerde, pay sahiplerinin sermaye/oy oranının bozulmasına neden olduğu ve bu yönüyle şirket içerisindeki yönetim ve işleyişi olumsuz etkileyebildiği, pay sahipleri arasındaki eşit işlem yasağına aykırılık teşkil ettiği ve pay sahipleri demokrasisine zarar verdiği, ayrıca oyda imtiyaz tesis edilirken haklı sebeplere dayanılmaması halinde pay sahipleri arasında keyfi bir eşitsizlik yaratıldığı sıkça gündeme getiriliyor. Ticaret Kanunu’nda oyda imtiyazın sınırlandırılmasına ilişkin düzenlemenin gerekçesinin ve temelinin zayıf olması da yine eleştiriler arasında sayılıyor.
Türk hukukunda durum böyle iken; Alman Paylı Ortaklıklar Kanunu’nda, her ne kadar oyda imtiyaz ile benzer etkiler yaratan oy sınırlamaları serbest olsa da oyda imtiyaz teknik olarak 1998 yılından beri açıkça yasak. İsviçre hukukunda ise, oyda imtiyaz hakkına izin verilmekle birlikte hakkın kullanılması katı sınırlamalara tabi. Amerika Birleşik Devletleri başta olmak üzere, dünya genelindeki şirketler hukuku sistemlerinde ise oyda imtiyaz hakkı yaratılmasına izin veriliyor.
Oyda imtiyaz, diğerlerinden daha az paya sahip olan pay sahiplerine şirket yönetiminde etkili olabilme imkânı tanıması ve aile ortaklıkları örneği başta olmak üzere, pay sahiplerine şirketin sermaye ihtiyaçlarını karşılarken aynı zamanda yönetim kontrollerini koruma olanağı vermesi yönleriyle olumlu bir düzenleme niteliğinde. Diğer yandan, sermayenin çoğunluğunu elinde tutan pay sahiplerinin, yönetime, taşıdıkları risk ile orantılı şekilde katılamamaları pay sahipleri için ciddi olumsuzluklar yaratabiliyor. Riski üstlenmeyen pay sahipleri karar verebilirken, riski üstlenenler karar veremeyebiliyor. Öte yandan, oyda imtiyaz kötüye kullanılmaya açık bir hak. Bu nedenlerle, şirketlerde oy hakkında imtiyazın tesisine ilişkin kararın, şirketin yapısı ve ihtiyaçları göz önünde bulundurularak her durumda dikkatle değerlendirilmesi gerekiyor.