Dün 5 Nisan 1994 kararlarının yıldönümüydü. 1993’ün son ayları ile 1994’ün ilk aylarında ne olduğunu hatırlatayım. Ekonomide önemli kırılganlıklar var. Mesela, 1993 yılında kamu kesiminin borçlanma gereğinin GSYH’ye oranı yüzde 10.3, ortalama enflasyon yüzde 66, Hazine’nin borçlanma faizi yüzde 87 ve cari işlemler açığı GSYH’nin yüzde 3.6’sı düzeyinde. Ayrıca Hazine’nin TCMB’den kredi kullanma imkânı var (kısa vadeli avans). Hazine en fazla on iki ay vadeli borçlanabiliyor. Zamanın yönetimi, haklı olarak faizin yüksekliğinden şikâyet ediyor.
Bu şikâyetler çerçevesinde ne beklersiniz? Yüksek faizi ve çok kısa vadeli borçlanmayı yaratan temel nedeni, yani yüksek borçlanma ihtiyacını azaltmayı hedefleyen bir program. Oysa tersine, borçlanma gereğinin bu denli yüksek ve borçlanma faizinin bu kadar enflasyonun üzerinde olduğu bir ülkede, hiç olmayacak bir şey yapılıyor: Finansman ihtiyacını azaltmak yerine, TCMB’den bu ihtiyacın kısa vadeli avans kullanılarak giderilmesi yolu seçiliyor. Borçlanma ihaleleri, ihalelerde bankaların talep ettikleri faiz oranları yüksek diye iptal ediliyor. Mesela Kasım ve Aralık 1993’te, hem üç ay hem de altı ay vadeli ihalelerde, Hazine gelen borç verme tekliflerinin hiçbirini kabul etmiyor (o yıllarda 3, 6, 9 ve 12 ay vadeli borçlanma var). İhalelerde teklif edilen faizler en az yüzde 86.7 en çok da yüzde 91.8 düzeyinde.
Sonrası, malum. 1 Eylül 1993’te dolar kuru 11.8 bin lira iken, Aralık sonunda 14.5 bin liraya, 4 Nisan’da ise 23.1 bin liraya sıçrıyor. O aylarda TCMB sürekli döviz satıyor; rezervler eriyor. 5 Nisan 1994 günü mecburen bir istikrar paketi açıklanıyor. Ama faiz takıntısı sürüyor. Faizlerin piyasada belirleneceğinin açıklanmasına karşın, TCMB yüzde 150 düzeyindeki gecelik faizi 6 Nisan günü yüzde 90’a indiriyor. Dolar kuru patlıyor: 6 ‘da 39.9 bin lira! Piyasa ancak, Hazine’nin inanılmaz yükseklikte faiz oranları ile borçlanmasıyla yatışıyor. Mesela, 7 Haziran 1994’teki üç ay vadeli borçlanma ihalesinde Hazine’nin bankalara teklif ettiği faiz bileşik yüzde 400! Dikkat: İhale sistemini değiştirerek faizi kendisi teklif etmek zorunda kalıyor. Ve yine dikkat: Dört ay önce yüksek bulduğu faiz yüzde 90 civarında. Dikkat ederseniz kur sekiz ayda neredeyse dört katına çıkıyor, faiz inanılmaz bir yere sıçrıyor ve enflasyon da 1993 sonuna kıyasla 47 puan artarak 1994 sonunda yüzde 116 oluyor. Şüphesiz ekonomi daralıyor. Grafikte bu çarpıcı GSYH düşüşü var. 1993’ün son çeyrek değerini 100 alırsanız, iki çeyrek sonra GSYH’nin düştüğü çukur 87.7’yi gösteriyor; tam yüzde 12.3 daha az. GSYH ancak yedi çeyrek sonra – 1995’in üçüncü çeyreğinde- 1993 sonundaki düzeyine dönüyor.
Faiz takıntısı böyle bir şey işte. Ne yazık ki yaklaşık 30 yıl önce yaşadıklarımızdan hiç ders almadık. 2021 sonuna doğru faiz takıntısı yine depreşti. Bugün geldiğimiz nokta ortada; sürdürülemez koşullarda ekonomi.