Birbirine dolanmış biçimde ilerleyen Yeşil ve Dijital dönüşüm dünyayı ve ülkemizi her geçen gün biraz daha fazla etkisi altına alıyor. Ekonomimizin tüm aktörleri yüksek enflasyon altında sınav verirken, ücretlilerin alım gücünde tarihi gerilemeler kaydedilirken, bir yandan da üretim ve tüketim kalıplarında büyük dönüşüm yaşanıyor. Salgın koşullarının gözümüze soktuğu gerçekler, ulvi amaçlarla dünyayı dönüştürme hedefi yanında, küresel düzeyde paylaşım kavgasının, üretim ve satış kaygılarının, rekabetin yönünü de belirlemiş durumda. Değişim ve dönüşümün hızı birçok alanda öngörülerine saygı gösterilen merkezlerin tahminlerini aşıyor. Bunların başında da otomotiv sektörü geliyor. Elektrikli ulaşım araçlarının (EV) üretim ve satışlarında tahminlerin çok ötesinde kaydedilen artışlar, artık devrim olarak anılmaya başlanan dönüşümün boyutlarını gösteriyor. 2023 yılını 35 milyar dolar ihracatla kapatan Türkiye otomotiv sektörü dönüşümün ıskalanmayacağını gösteren bir hareketlilik içinde.
Köprüden önce son çıkışı yakalamak
Gümrük birliği başta olmak üzere çok önemli sınavlardan geçen otomotiv sektörü şimdi de elektrikli araç dönüşümünün tam ortasında. Türkiye elektrikli otomobilde üretim ve ihracat üssü olmaya hazırlanıyor. Dünyaya paralel olarak elektrikli araç üretim ve satışında Türkiye önemli bir dönemeci geride bırakmış durumda. 2022 yılında sadece 7 bin 733 elektrikli otomobil satılırken 2023 yılında bu sayı hızlı bir artışla 72 bin 179 adete çıktı. Geçen yılın satış rakamları içinde 19 bin 593 Togg bulunduğunu not etmekte yarar var. 70 binin üzerindeki kayıtlı Togg talebi satışın bu yıl 3 kat artabileceğini gösteriyor. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fatih Kacır, Togg deneyiminin otomotiv sanayiinde “köprüden önce son çıkış” etkisi yarattığını vurguluyor. Geçen hafta otomotiv sektöründeki dönüşüm ve beklenen Çin yatırımlarıyla ilgili önemli bilgiler veren Kacır, “Türkiye Togg projesiyle adeta köprüden önce son çıkışı yakaladı. Bugün eğer Togg’u yollara çıkarmış olmasaydık, emin olun bu sektörde bu dönüşüme mukabele edecek önemli bir adımı henüz atmamanın telaşı içinde olmak zorunda kalırdık” diyor.
YTAK kredisine başvuran firmalar
Merkez Bankası’nın 300 milyar kaynak sağlayacağını duyurduğu çok özel koşulları bulunan Yatırım Taahhütlü Avans Kredisi’ne (YTAK) ne kadar ilgi olacağı merak ediliyordu. “Merkez rasyonel zemine dönerken, yatırım bankacılığına da mı soyunuyor” diye soranlar da oldu. Cari açığın azaltılmasına ithal ikamesi ve ileri teknolojiyle katkı sağlayacak yatırımlara yönelik krediye firmalar en az 1 milyar liralık yatırım taahhüdü ile başvurabiliyorlar. Finansal yeterlilik, inovasyon ve teknoloji notuyla sıralanacak başvurular 284 ürün ve 261 alt başlıkta değerlendiriliyor. YTAK yoğun ilgi görmüş bulunuyor. Başvruları 20 Aralık’ta başlayan krediye geçen haftaya kadar kısa sürede tam 235 başvurunun yapılmış olması ekonomi yönetimini sevindirdi. Şimdi ekonomi çevrelerinde başvuran yerli ve yabancı yatırımcıların hangi firmalar olduğu, hangi alanda ne kadar yatırım taahhüt ettikleri merak ediliyor.
Çin yatırımı bekleniyor
Türkiye otomotiv sektörü artık küresel bir aktör olarak dönüşümün içinde yer almaya hazırlanıyor. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Kacır, Dünyanın en büyük elektrikli otomobil üreticisi Çin’in önemli markaları BYD, Chery, MG, Skywell ve diğerleriyle Türkiye’de yatırım konusunda temaslar yürüttüklerini açıkladı. Aldığımız bilgilere göre temaslar yatırım yerleri ve yatırım teşviklerinin konuşulduğu boyutlarda ilerliyor. Bu aşamada otomotiv sektörümüzün küresel profiline bakmakta yarar var. Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi’nin son verilerine göre (2023) yatırımcıların ilgisini çeken Türkiye otomotiv sektörünün küresel
görünümü şöyle:
▶ Küresel üretimde 12.sırada
▶Avrupa otomotiv üretiminde 3. ticariri araç üretiminde 1.sırada
▶ 2023 yılında Türkiye’de üretilen araç sayısı 1,4 milyon
▶ Orijinal parça üreticilerinin (OEM) ortalama ihracat oranı %70
▶ Türkiye’deki A sınıfı tedarikçilerin sayısı 510’un üzerinde
▶ En büyük 100 küresel tedarikçinin 30’unun Türkiye’de üretim tesisi var
▶ 2000 yılından bu yana küresel markaların Türk otomotiv endüstrisine yaptığı toplam yatırım tutarı 18 milyar dolar
Anayasa Mahkemesi Başkanı sessizliğini bozdu
Türkiye anayasanın açık hükmüne rağmen Anayasa Mahkemesi kararlarına uyulmayan, mahkeme başkanı ve üyelerinin kamuoyu önünde yerden yere vurulduğu bir dönemden geçiyor. Yargıtay, Anayasa Mahkemesi kararlarına uyulmayabileceği yönünde içtihat oluşturuyor. Yürürlükteki anayasa üzerine yemin etmiş siyasetçiler özellikle mahkemenin bireysel başvurularla ilgili katılmadıkları kararlarını (Milletvekili Can Atalay) çok sert dille eleştiriyorlar. İktidar Yargıtay’ın yanında yer alıyor. Bu gelişmeler yaşanırken sessiz kalarak “mahkemeler kararlarıyla konuşur” mesajı veren Anayasa Mahkemesi sessizliğini bozdu. Görev süresi Nisan ayında dolacak olan Anayasa Mahkemesi başkanı Zühtü Arslan geçen hafta genç hukukçulara seslenirken “Anayasa Mahkemesi kararlarına uyulmamasının hiçbir gerekçesi ve geçerliliği olamaz.” dedi.
Anayasa Mahkemesi’ni sosyal medya hesabı ve internet sitesinden duyurulan konuşmada verilen net mesaj şöyle:
“Anayasa Mahkemesi, bir konuda karar verdikten ve son sözü söyledikten sonra katılmasak da buna uymak zorundayız. Bir yargı kararına katılmamak farklı, ona uymamak farklıdır. Birincisi meşru, ikincisi ise meşru değildir. Unutmayalım ki mahkeme kararları hatasız veya doğru olduğu yahut beğendiğimiz için değil, mahkeme kararı olduğu için uygulanmak zorundadır. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesinin nihai ve bağlayıcı kararından sonra artık mahkemeler ya da anayasal organlar arasında ortaya çıkabilecek görüş, yorum veya yaklaşım farklılıkları sadece eleştiri konusu olabilir. Ancak bu farklılıklar Anayasa Mahkemesi kararının icra edilmemesinin hiçbir şekilde gerekçesi olamaz” Zühtü Arslan’nın görev süresi bittikten sonra yerine cumhurbaşkanının yapacağı atamayla kararlarda sayısal dengenin değişebileceğini hatırlamakta yarar var.