Cumhuriyetin yüz birinci yılından gün aldık. Umarım bir öncekinden feyz alarak daha da başarılı oluruz. Yeni yüzyılda şehirlerimizin omuzuna epey yük binecek; sosyal ve ekonomik kalkınmanın, refahın anahtarı onlarda olacak. İlerlemenin, gelişmenin itici gücü onlar olacak. Ya şehirlerle kalkınacağız, ya da… Neyse, yerel seçimler yaklaşıyor, bu konuları daha detaylı biçimde yeniden ele alırız.
Bu hafta iki başka şehirden iki başka konuyu sizlerle paylaşmak istiyorum. Her biri ders çıkarılacak özellikte:
Organize Sokak Lezzetleri: FUKUOKA, JAPONYA
FUKUOKA 5,5 milyon nüfusu ile Japonya’nın beşinci büyük şehri. Şehir kaliteli ve uygun fiyatlı sokak lezzetleri ile ünlü. Ayrıca Japonya’nın en büyük festivali Dontaku’ya da ev sahipliği yapıyor. 6 ila 8 kişilik, yüz adet mini açık hava restoranı düşünün; akşam 6’dan sabaha karşı 2’ye kadar açıklar, hizmet veriyorlar. Haftada bir gün kapalılar, tatil yapıyorlar. Çok yağmurlu, rüzgârlı havalarda da kapalılar. Yasaya göre çiğ yiyecek servis edilmiyor, hepsi pişmiş olacak! Öyle “usta yanında domates, biber verir misin?” yok! Bu stantlara Japonca yatai adı veriliyor. Geçmişi 1800’lü yıllara kadar uzanıyor. İlk olarak iki tekerlekli ahşap, basit el arabalarıyla sürdürülen bu faaliyet 1964 Tokyo Olimpiyatları nedeniyle sıkı kurallara bağlanıyor. Önceleri 400 olan sayı katı kurallar sonucu yüze düşüyor. Yatai sosyalleşme için en ideal yer olarak kabul görüyor. New York Times tarafından listelenen "2023’de ziyaret edilecek 52 yer" arasında 19. sırada yer alıyor.
Sōichirō Takashima henüz 36 yaşında iken Fukuoka belediye başkanı seçliyor. Japonya dünyanın en “gri kafa” ülkesi iken – 10 kişiden biri 80 yaş üzeri! - Takashima bu popülasyon yapısını değiştirmeyi başarıyor. Ülkenin her köşesinden genç girişimcileri küçük ölçekli işler ve uzaktan çalışma fırsatları ile şehre davet ediyor, onları destekliyor. Yiyecek stantları onun döneminde belli bir standart ve düzen kazanıyor ve Takashima 2022’de dördüncü kez seçimi kazanıyor. Yeni kuşak yatai işletmecileri yeni tatların kazandırılmasında önemli rol oynuyor. Geleneksel kalıplara uysalar da bazı yatai’ler çağdaş çizgilerde tasarlanmaya başlıyor. Fukuoka yerel yönetimi bu işkolu için özel İngilizce websitesi hazırlıyor. Bu sitede stantların haritaları, mönüleri, uyulacak kurallar yer alıyor. Şehir Seul ve Şangay’a yakınlığı ve takai’lerin cazibesi nedeniyle fazlasıyla ziyaretçi çekiyor. Kıssadan hisse: Sokak lezzeti deyip hor görme. Şehrin cazibesi için ondan yararlanmaya bak; organize et, kontrol et ve tanıt!
Şehrin Müzesi: LONDRA, İNGİLTERE
Londra’da 192 müze bulunmakta. “British Museum” başta olmak üzere, bunların bir kısmı dünyaca ünlü. Şimdilerde şehirde yeni bir projenin heyecanı yaşanıyor; “The London Museum”. Şehrin müzesi “The London Museum” mevcut yerinden eski West Smithfield kapalı pazar yerine taşınacak. Eskinin kırmızı – beyaz et pazarı görkemli bir şehir müzesine dönüştürülüyor. Neler yapılacak, bittiğinde nasıl bir yer olacak tüm detayları ile kamuoyu ile paylaşılıyor. Bunun için bir websitesi var; mimari çalışmalar, inşaat aşamaları tek tek anlatılıyor. 16 Ekim’de bununla ilgili bir tören düzenlendi ve temel taşı özelliğinde sembolik bir taş inşaat alanına yerleştirildi.
2026 yılında açılması planlanan müze şu şekilde tarif ediliyor: “Londra’da ziyaret edilecek ilk 10 yer arasına girecek ve 2,2 milyon kişi tarafından ziyaret edilecek, 1,700 yeni iş ve on yıl içerisinde 755 milyon İngiliz Lirası brüt katma değer yaratacak, nesiller boyunca Londra’nın kültürel hikâyesine eşlik edecek bir müze!” Böyle bir tarif bizde hiç yapılmaz. Bir proje tamamlandığında ne olacak, şehre nasıl katkıda bulunacak bilemeyiz. Ya bu hesaplar yapılmıyor ya da gerek görülmüyor, kim bilir? Kıssadan hisse: Kültürel mirasa yaratıcı ve yenilikçi bir şekilde sahip çık, dönüştürmek sadece yapıyı sağlamlaştırmak, yenilemek değil; ona yeni bir can katmak olmalı.