Hamas'ın 7 Ekim'de İsrail'e saldırısıyla başlayan Gazze kaosu, tüm Ortadoğu'da taşları yerinden oynattı.
İsrail'deki aşırı sağcı- hatta ırkçı- hükümet ne kadar dirense de, ateşkes giderek daha görünür hale geliyor. Mısır ve Katar'ın, CIA Başkanı Burns'un de olurunu alarak hazırladıkları ateşkes taslağı, İsrail'deki Başbakan Netenyahu hükümeti açısından "sonun başlangıcı" gibi.
Nitekim ABD yönetimi de, taslağın arkasında durduğunu hem İsrail'e kritik silah satışını askıya alarak, hem de Dışişleri Bakanı Blinken'ın imzasıyla hazırladığı raporda İsrail’in Amerika’nın sağladığı silahları uluslararası insani hukukla tutarlı olmayan şekilde kullanmış olabileceğini vurgulayarak gösterdi.
Gazze sonrası planları
Netenyahu hükümeti ateşkese direnedursun, Gazze'nin geleceği konusunda bölge ülkelerinin "bilek güreşi" başladı bile.
Gazze'yi, hatta tüm Filistin'i Hamas sonrasında kimin yöneteceği konusunda Arap ülkeleri arasında bir rekabet yaşanıyor; Birleşik Arap Emirlikleri yıllardır finanse ettiği Muhammed Dahlan'ı öne çıkarmaya çalışırken, Mısır mevcut Filistin Yönetiminin istihbarat şefi Mecit Faraj'ı destekleyen bir tavır sergiliyor. Yeni dönemde sadece Hamas değil, Mahmud Abbas'a da rol biçilmiyor gibi Filistin'de.
İsrail, ABD'nin de onayıyla BM üzerinden gelecek uluslararası tepkiyi farkında olmalı ki, bizzat BM'deki Büyükelçisi "ibretlik" bir eylem yaptı. İsrail'in BM nezdindeki Büyükelçisi Gilad Erdan, BM Anlaşması kitapçığını BM kürsüsünde kağıt öğütme aletinden geçirdi; İsrail'in hukuk tanımamazlığı daha iyi anlatılamazdı.
Müslüman Kardeşlere Kuveyt ve Ürdün darbesi
Hamas'la birlikte, bir parçası olduğu Müslüman Kardeşler'i de bölgeden tümüyle silmek konusunda bölgedeki Arap ülkeleri birbiri ardına adımlar atmaya başladılar; Ürdün Müslüman Kardeşler'in ülkedeki televizyon kanalı Al Yarmouk'u 7 Mayıs'ta düzenlenen bir polis operasyonu ile kapattı. Kanalın tüm araçlarına el konuldu, gerekçe olarak da yayın için "Ürdün hükümetinden izin alınmamış olması" gösterildi. Oysa kanal yaklaşık bir yıldan fazladır serbestçe yayın yapıyordu.
Kuveyt'te ise Emir El Sabah ani bir kararla parlamentoyu ve Anayasa'nın bazı maddelerini askıya aldığını açıkladı. Ülkede zaten "sembolik" durumdaki parlamentoyu askıya alan Kuveyt Emiri'nin bu adımı da Müslüman Kardeşler ile bağlantılı görünüyor. Emir'in, Müslüman Kardeşler'in Kuveyt'teki uzantısı durumundaki Hadas siyasi partisini tümden silebilmek için böyle bir karar aldığı yorumları yapılıyor.
Türkiye'nin adı yok
Ortadoğu yeniden şekillenirken, Türkiye'nin adı-sanı ise pek geçmiyor gelecek planlarında; Hamas'ın kabul ettiği ancak İsrail'in sadece reddetmekle kalmayıp, üzerine Gazze'de son kalan büyük yerleşim yeri Refah'a operasyon başlattığı ateşkes planında "garantör ülkeler" bahsi de yer alıyordu; Ancak "garantörlük" meselesini ortaya atan ilk ülkenin Türkiye olmasına rağmen, ateşkes planında BM, ABD, Mısır ve Katar "garantör" ülke olarak görünüyorlar. Türkiye'den ise hiç bahsedilmiyor.
Ortadoğu'da "Ankara'nın haberi olmadan yaprak kımıldamadığı" savı bir kez daha un ufak olmakta...