Gazze'de ateşkes konusunda herkes ümitlenmişti ki, bölgedeki "aşırı uçlar" hareket geçti.
ABD Başkanı Joe Biden'ın altına imza attığı ateşkes planı, İsrail hükümetini "istemeye istemeye" de olsa "evet" demeye zorlamış görünüyor.
Dahası da var; ABD yönetimi, Amerikan Kongresi'nde Yahudi lobisinin ateşlediği, İsrail aleyhinde kararlar almaya başlayan Uluslararası Ceza Mahkemesi üyelerine "yaptırım uygulanmasına" ilişkin çıkarılmaya çalışılan karar, açıkça karşı durdu.
Biden yönetiminin bu karşı duruşu Kongre'den de destek bulmuş görünüyor; Senatör Van Hollen açıklama yaparak, Ceza Mahkemesi'ne yaptırım uygulamaya kalkmanın "mafyavari yöntem" olacağını söyledi. Van Hollen ayrıca Biden yönetimini de "İsrail'in mevcut hükümetine çok yumuşak davranmakla" eleştirerek, İsrail kabinesinden en azından bir bakanın "ABD tarafından yaptırım listesine alınması gerektiğini" söyledi.
Senator Van Hollen isim vermedi ama ABD'nin yaptırım uygulamasını istediği İsrailli Bakan'ın kim olabileceğini tahmin etmek güç değil; ABD Başkanı Biden, 1 Şubat 2024'te yayınladığı bir kararname ile Batı Şeria'da Filistinlilere yönelik saldırılar gerçekleştirenlerle, bu bölgede yasadışı İsrail yerleşimine destek verenlere ABD tarafından yaptırım uygulanmasını karara bağlamıştı. Halen İsrail kabinesinde görev yapan aşırı sağcı Maliye Bakanı Belazel Smotrich de, Ulusal Güvenlik Bakanı Ben Gvir de, hem söylemleri hem de eylemleri ile doğrudan Amerikan yaptırım kararnamesinde sayılan her unsuru yerine getirmiş durumdalar. Belli ki Biden yönetimi, Senatör Van Hollen üzerinden, ateşkes planına karşı çıkan İsrail aşırı sağına "sopa" da gösterme yolunu seçti.
İRAN'IN ATEŞKES KARŞITI HAMLESİ
Biden'ın ortaya attığı ateşkes planına bir başka engel ise İran'daki Molla yönetimi; Tahran, süreci baltalayacağının işaretini en üst düzeyde, bizzat Dini Lider Ali Hamaney'in yaptığı açıklama ile verdi. Hamaney, "Hiç kimse Gazze'deki ateşkes anlaşmasına umut bağlamasın" dedi.
Nitekim Hamaney'in bu açıklamasından hemen sonra Lübnan'da İran'ın desteklediği Hizbullah, Lübnan-İsrail sınırını yangınlarla cehenneme çevirdi.
İran yönetiminin benzer şekilde Hamas'ı da Biden'ın önerdiği ateşkes anlaşmasını bozmak için cesaretlendirme ihtimali de büyük. Burada da hem Arap ülkelerine, hem de Hamas'la yakın ilişki içindeki Türkiye'ye büyük iş düşüyor. ABD Dışişleri Bakanı Blinken'ın neredeyse gün aşırı mevkidaşı Hakan Fidan'ı arayıp sorması da biraz bundan.
ÇİN'DEN BEKLENMEDİK HAMLE
İşin ilginci, Tahran'ın bu "oyunbozan" tavrı, kritik müttefiklerinden Çin'in bile sabrını taşırmış görünüyor; Çin, İran ile Birleşik Arap Emirlikleri arasında yıllardır mesele olan Basra Körfezi'ndeki Abu Musa ve Tubs adalarının aidiyeti konusunda, Arap tarafına destek olan bir açıklamaya imza attı. Söz konusu açıklama, Pekin'de düzenlenen Çin-Arap İşbirliği Forumu toplantısından sonra yapıldı. İran hükümeti derhal Tahran'daki Çin Büyükelçisi'ne çağırıp durumu protesto etti ancak Pekin ikinci bir açıklama yaparak, Basra Körfezi'ndeki adaların Emirlikler'e ait olduğunu yineledi.
Çin'in bu tavrının, "çatışmalar yerine ticareti" önceleyen tavrıyla da açıklamak mümkün elbette.
Gazze'de yaşananlar, İsrail'in insanlık dışı operasyonları, küresel düzeyde büyüklü-küçüklü, hemen hemen tüm ülkelerin tepkisini çekmiş durumda. Aşırı uçlar dışında Gazze'de ateşkesi istemeyen yok. Ama küresel gerilimin geldiği nokta, azınlık konumundaki aşırı hareketlerin "oyun bozmasını" kolaylaştırıyor.
İran'daki Mollaların "acem entrikaları", İsrail'deki ırkçı hükümet üyelerinin siyasi oyunlarıyla birleşip, Gazze'de ateşkesi engelleyebilecek mi? Göreceğiz...