Ortadoğu'da alan temizliği

Zeynep GÜRCANLI Yedi Düvel

ABD yönetimi kararlı; Ortadoğu’da küskünler barıştırılacak, çatışmalar bitirilecek. Trump döneminde İsrail’in Arap ülkeleri ile imzaladığı Abraham anlaşmaları ilk adımdı. Bu sürece Suudi Arabistan dahil olmamıştı. Şimdi ABD Başkanı Joe Biden’ın Temmuz’da yapacağı bölge turunda, Suudi Arabistan’ın da ikna edilmesi planlanıyor. Biden bunun için Suudi Arabistan’a gitmeye bile razı oldu. Oysa aynı Biden, bizzat verdiği talimat ile Kaşıkçı cinayetiyle Suudi Kraliyet ailesini ilişkilendiren CIA raporunun kamuoyuna açıklanmasını sağlamıştı. Suudi Arabistan’ın da İsrail’le barıştırılmasıyla bölgede geriye ABD açısından “sorun” olarak İran tek başına kalacak. Belli ki yakın dönemde de İran’a yönelik baskı artacak.

IRAK’IN İRAN’A BAĞIMLILIĞINI AZALTMA PLANI

ABD yönetimi bunun için öncelikle İran’ın “bölgesel etkisini” kırmakla işe başlamış görünüyor. İlk adım Irak üzerindeki İran etkisini kırmak; Irak Enerji Bakanlığı geçen hafta yaptığı açıklamada, Suudi Arabistan’la Ocak’ta imzalanan elektrik sistemlerinin birbirlerine bağlanmasına ilişkin anlaşmanın hayata geçmeye başladığı bilgisini verdi. Irak aynı zamanda Ürdün ve Türkiye’den de elektrik alıyor, ancak yetmiyor. İhtiyaç büyük oranda İran’dan karşılanıyor. Amaç, Suudi Arabistan bağlantısı ile İran’ı devreden çıkarmak, Irak’ın bu ülkeye olan enerji bağımlılığını ortadan kaldırmak. Birleşik Arap Emirlikleri’nin Irak’ta kurmakta olduğu dev güneş enerjisi tesislerini de bu açıdan okumak gerekiyor.

Irak siyaseti de Ortadoğu’daki bu hareketlilikten etkilenmiş durumda. “Ne İran, ne ABD etkisi” mesajıyla yola çıkan Sadr hareketine mensup milletvekillerinin Irak parlamentosundan topluca istifa kararı hem Irak siyaseti, hem de bölge politikaları açısından şok etkisi yaratmış durumda. Sadr’ın tavrı, seçimlerin üzerinden dokuz ay geçmiş olmasına rağmen, Irak siyasetindeki ABD ve İran çekişmesi nedeniyle bir türlü hükümet kurulamamasını protesto etmeyi amaçlıyor. Ülkenin güçlü siyasi hareketlerinden biri olan Sadr, belli ki siyaseti parlamento yerine sokaklara taşımaya karar verdi. Irak’ın kuzeyinde PKK terör örgütüne karşı sınır ötesi operasyonu sürdüren Türkiye’nin, hem Bağdat’taki iç siyasi gelişmeleri, hem de ABD’nin İran’ın “yalnız bırakma” politikasını çok daha yakından izleme, buna göre pozisyon alması gereken bir döneme girmiş görünüyoruz.

SURİYE’YE OPERASYONA YEŞİL IŞIK YOK

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaptığı “yakında Suriye’nin kuzeyine yeni bir terörle mücadele operasyonu olacak” açıklamasının üzerine başlayan diplomatik hareketlilik ise, isteneni verememiş görünüyor.

Operasyon için umutla beklediği Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov’un Türkiye ziyareti beklentiyi karşılamadı. Belli ki Moskova, yeni bir Türk askeri operasyonuna yol vererek, Suriye’de iletişimi hiç kesmediği PKK terör örgütü uzantısı PYD-YPG’yi ABD’ye tümden “kaptırmayı” istemiyor. Ziyaret sırasında Türk yetkililer Rusya’nın altına imza koyduğu, Menbiç ve Tel Rıfat’ın PYD-YPG’den arındırılmasını öngören Soçi mutabatakatından bahsettikçe, Lavrov da Türkiye-Rusya arasındaki İdlib’in aşırı dinci terör örgütlerinden temizlenmesini öngören anlaşmadan bahsetti.

Bir anlamda, “Türkiye kendi yükümlülüğü olan İdlib’i temizlemeden, bize Tel Rıfat ya da Menbiç’teki yükümlülüklerimizi hatırlatmasın” mesajı verdi. ABD’den de sınırötesi operasyon için değil “yeşil ışık”, yeni uyarılar geldi. Özellikle ABD’nin Suriye’de IŞİD’le mücadele için kurduğu uluslararası koalisyondan 16 Haziran’da yapılan açıklama, adeta Ankara’ya “meydan okuma” niteliğinde.

Uluslararası koalisyonun açıklaması, üst düzey bir IŞİD teröristinin Suriye’nin kuzeyinde yakalandığını bildirmek için gerçekleşti. Ancak kullanılan ifadeler Ankara açısından bakıldığında son derece sorunlu; Açıklamada, PYD-YPG’nin ana omurgasını oluşturduğu Suriye Demokratik Güçlerine özel olarak teşekkür ediliyor. IŞİD’le mücadele koalisyonunun Suriye Demokratik Güçleri ile çalışmaya devam edeceği güçlü ifadelerle yenileniyor. ABD yönetimi bu açıklama üzerinden Ankara’ya “PYD-YPG ile işbirliğinden vazgeçmeyeceğiz” mesajı veriyor. Tüm bunların üzerine, bir ara hemen her açıklamasında Suriye’ye olası operasyona değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son dönemde ne Suriye’den, ne de operasyondan hiç bahsetmemesini eklemek gerekiyor. Belli ki Ankara da Ortadoğu’da yeni kurulan düzende önünü görmeye, pozisyonunu ayarlamaya çalışıyor.

Tüm yazılarını göster