Engin Kahveci
Country Manager / MBA, PMP
“Hemen herkes tartışabilir, fakat güzel güzel konuşabilmek herkesin yapacağı iş değildir.“ Alcott Nasıl ki vücudumuz bir sistem bir nevi ağ ve birbiriyle etkileşim halinde alt sistemlerden oluşuyor ise örgütler içinde benzerini söyleyebiliriz. İnsanda sinir sistemi, vücudu etkileyen iç ve dış etkiler karşısında organ ve sistemlerin çalışmasını düzenlerken, örgütlerde tüm kişilerin veya birimlerin arasında etkileşimi sağlayan ağ iletişimdir. İletişimi bir sanat olarak da ifade etmemiz yanlış olmayacaktır, tüm disiplinlerde olduğu gibi iletişim sanatının da çeşitli teknikleri ve incelikleri mevcuttur. İletişim becerilerimizi genel olarak; Dinleme, empati yapma, ifade becerimiz ve hoşgörülü olabilmemiz olarak ifade edebiliriz. Temel iletişim modelinde kaynak veya gönderici, mesaj ve alıcı olmak üzere üç temel unsur vardır. Yaygın iletişim problemlerinin başında bir şeyi karşımızdakine söylediğimizde iletişimi tamamladığımızı düşünmemiz gelir.
İletişimde ana amacımız karşımızdakine mesajı aktarmak, mesajın doğru alındığına emin olmak olmalı. Karşımızdakinin mesajı ne kadar doğru aldığını anlayabilmek yaşanacak birçok iletişim problemimin önüne geçecektir. Bu kasımızı geliştirmek için kendinizi anlatmaya çalıştığımız kadar, karşımızdakini anlamaya da çalışmalıyız. Diyaloglarımız da genellikle karşı tarafa cevap vermeye hazırlanırken buluruz kendimizi, bunun yerine daha iyi anlayabilmek için dinlemeye ve empati kurmaya yeterli özeni göstermeliyiz.
Diğer bir karşılaşanımız problem ise ön yargılarımızdır. Kendimizi daha iyi ifade etmek için ön yargılarımızdan da arınmak zorundayız. Etkinliğimizi Nasıl Artırabiliriz İletişimde beden dilimizin etkisi oldukça büyük, bu konuda birçok kaynaktan yararlanılabilir. Yüz yüze iletişimlerde gülümsemek, göz teması kurmak gibi basit görünen eylemler oldukça pozitif etki yaratmaktadır. Özellikle birisi bize bir şey anlatırken bilgisayara veya telefona bakmaktan kaçınmamız gerekir ki bu durumlar iletişimin kalitesini son derece düşürmektedir. Kurum içinde en verimli iletişim araçlarını sırasıyla (imkan dahilinde) yüz yüze, telefonla, mesaj ve e-posta olarak sıralayabiliriz. Etkinlik ilkinden sona doğru azaldıkça, kayıt imkânı nedeni ile genellikle ters sıra tercih edilebilmektedir. Burada verimliliği korumak için örneğin yine etkin yüz yüze iletişim gerçekleştirilip, alınan kararların özetini e-postadan iletmek tercih edilebilir. Sayın Üstün Dökmen’in belirttiği “ifade edilen sıkıntı bizi rahatlatır” sözünden yola çıkarak olaylar karşısında aklımızda onlarca senaryo kurmak yerine kendimizi doğru ifade etmeyi seçmeliyiz. Kendimizi ifade ettiğimiz kadar karşı tarafı anlamak için empati yeteneğimizi de geliştirmeliyiz. Bunu yaparken karşımızdakinin kullandığı kelimeleri kullanmaya çalışarak samimi bir bağ oluşmasını sağlayabiliriz.
Karşımızdakinin kendi kelime dağarcığındaki kelimelerin, bizim ağzımızdan çıktığını duyması, bilinçaltında kendi değerlerini anladığımıza hissetmesine yardımcı olacaktır. Ayrı bir önemli konu; “Hayır” diyebilmeyi öğrenmemiz gerekiyor. “Hayır” diyemememizin altında birçok neden yatıyor. Bunların bazıları, karşı tarafın kırılacağını düşünmek ve bunu istememek, kabul görmek ve onaylanma isteği, dışlanmaktan korkmak olarak söyleyebiliriz. “Hayır” diyemediğimizde ve özellikle muğlak cevaplarla talebi açık bıraktığımızda karşı taraf beklenti içerisinde olduğundan iletişim problemleri hemen baş göstermektedir. Bu konuda pratik yapmak için “evet” dediğimiz şeyi, bizden ne alıyor ve bize ne katıyor diye değerlendirip karar vermemiz daha sağlıklı olacaktır. Çünkü genellikle başkasına “evet” derken, kendimize “hayır” demiş oluyoruz.
Firmaların Pazarlama İletişimi Pazarlama iletişimi, belirli bir markanın ve ürünün herhangi bir ulaşım aracı fark etmeksizin tanıtımını yapmak ve marka bilinirliğini arttırmak için kullandığımız iletişim sanatıdır. Başlıca amaç, mevcut ve potansiyel müşterilerin zihninde, tercih edilebilecek kadar olumlu bir marka algısı yaratabilmektir. Ürün iletişimi, ürünün müşteriye sağlayacağı faydaları öne çıkarmak ve hedef kitleye iletmek amacıyla oluşturulur. Ürünlerin fonksiyonlarına, sahip olduğu özelliklere, yapabildiklerine ve sağladığı faydalara odaklanır.
Burada en önemli konu ürün özelliklerini tüketiciye aktarmak sadece ürününüzü anlatır, faydasını anlatmak ise ürünü satan aldıran kısımdır. Bunun için çokça karşımıza çıkan “ürünü değil, faydayı sat” doğru bir bakış açışıdır. İmaj-Kimlik iletişiminin hedefi ise, potansiyel müşterilerin zihninde bir marka izlenimi yaratmaktır.
Bu strateji ile markanın rakipler arasında öne çıkması sağlanır ve o markaya ait tüm ürün hizmetler için olumlu genel bir algı oluşturulur. Bütünleşik pazarlama iletişimde kullanılan harmanlanmış karma modeli ana başlıkları şöyledir; kişisel satış, halkla ilişkiler, doğrudan ve dijital pazarlama, satış tutundurma ve reklam. Pazarlama birimleri başlıca mesaj stillerini çeşitli mecralarda karşımıza çıkarak bizde olumlu imaj yaratmak için iletişim sanatını titizlikle kullanmaktadır.
Tüm bu pazarlama iletişimleri için iletişim sanatının kurallarını bilmemiz ve dikkatlice uygulamamız istediğimiz mesajların tüketicilere geçmesinde etkin rol oynayacaktır. Bu iletişimin doğru çalışması için öncelikli olarak tüketicilerin neye ihtiyacı olup olmadığını görmek, analiz etmek için yakın onlarla iletişim içerisinde olmak gerekir.