OPEC toplantısının ardından petrol fiyatlarının 2018’in son çeyreğindeki seviyelerine yükseldiğini ve hatta aşmaya başladığını gördük. Oysa daha birkaç hafta önce ABD ve İran arasında yapılan görüşmelerin neticesinde İran petrollerinin piyasaya döneceği beklentisi nedeni ile satış baskısı yaşanmıştı. Görüşmelerin ilk günlerinde uzlaşmanın 18 Haziranda İran’da yapılacak olan başkanlık seçimleri öncesinde sona ereceği düşünülse de son açıklamalar anlaşmanın ağustos ayına kalabileceğini gösteriyor. İran’ın alt yapısı da göz önüne alınırsa piyasaya dönmesi beklenen 1.4 milyon varillik İran petrolü aniden değil kademeli olarak boy gösterecektir. Dahası bu miktarın belli bir kısmı zaten tezgah altından piyasaya sürülüyordu. Tüm bu gelişmeleri toparladığımızda İran konusundan rahatsızlık duymak için çok neden olmadığını veya en azından henüz erken olduğunu söyleyebiliriz.
Talep tarafına döndüğümüzde ise global olarak imalat sanayinin zaten hızlı bir toparlanma içinde olduğunu biliyoruz. Şimdi aşılama ile beraber sadece mal değil insan mobilitesinin de artması söz konusu olacak. Kamu teşvikleri ve alt yapı harcamaları nedeni ile potansiyelin üzerinde büyüyen ekonomi talebin kısa vadede düşmeyeceğine işaret ediyor. Grafikte ABD kuyu sayılarını ve üretimini görüyorsunuz (kaynak Baker Hughes). Kuyu sayısı 2008 zirvesinin bile altına gerilemiş durumda. Ancak 2013’te çok daha büyük bir düşüş yaşanmasına rağmen kuyu sayısı eski seviyesine gelmeden üretimde büyük bir artış kaydedildiği görülüyor. Dolayısı ile kuyu sayıları kadar, hatta daha fazla, verimlilik de önemli. Kriz sonrası gerek finansal koşullar gerekse yeşil ekonominin öne çıkması petrol şirketlerinin yeni yatırım yapmasını zorlaştıran durumlar. Ve hatta pek çok özel petrol şirketinin üzerinde yatırım yapmak yerine temettülerini artırma baskısı bulunuyor. Demokrat hükümetin Trump’ın aksine petrole sıcak bakmadığı da bilinen bir durum. Yani ABD’li üreticilerin henüz bu seviyelerden üretimlerini ciddi bir şekilde artırması söz konusu değil.
OPEC içinse Sudilerin başını çektiği bir grup ABD’nin artık geri dönemeyeceğini savunurken Ruslar petrol fiyatının ABD’li üreticileri ayağa kaldırmayacak kadar yükselmesi gerektiği düşüncesindeler. Son 10 yıl içinde OPEC’in pazar payında yüzde 10 gerileme olduğu ve bunun neredeyse tamamının ABD’ye kaptırıldığı düşünülürse ABD’li üreticilerinin geleceği herkes için çok kritik. Geride bıraktığımız OPEC toplantısına baktığımızda ise kartelin beklendiği gibi temmuz ayında 840 bin varil artış kararı verdiğini görüyoruz. Ancak daha sonrası için net bir görüş açıklamaları nedeni ile piyasa rahatlamış değil. Özellikle elektrikli araçların popülaritesi ve çevre konusunun öne çıkması ile petrol geri plana atılacakmış gibi görünse de kısa vadede petrol ve petrol şirketleri iyi bir performans gösterebilir. Sigara sektörüne yönelik alınan benzer önlemlerin neticesinde şirketlerin yönetimlerinden temettü alışkanlılarına kadar pek çok uygulamayı değiştirdiğini ve endekslerden daha iyi getiriler sağladığını görmüştük. Alternatif hikayeler kulağa ve vicdanımıza iyi gelse de petrol henüz göz ardı edilebilecek bir emtia değil.