Türkiye enflasyon ile mücadelede kritik bir yılı kaybetti. Geçen yıl beğenmeyip yüksek bulduğumuz seviyeyi yaşanan enflasyon şoklarından sonra şimdi başarının çıtası olarak görmeye başladık.
TÜİK’e göre enflasyon yüzde 80,2 ile 1998 Ağustos ayından bu olan en yüksek seviyesine yükseldi. Yıllık enflasyonu yüzde 181 olarak ölçen ENAG gibi daha yüksek rakamlar bulan kuruluşlar var. Ama biz her zaman olduğu gibi karşılaştırma yapabilmek için resmi TÜİK rakamlarını kullanıyoruz. Bu da bize resmi olarak enflasyonun son 24 yılın zirvesinde olduğunu gösteriyor.
Bazı ekonomistler hiper enflasyona az kaldığını söylüyorlar ama bence hiper enflasyona biz aylar önce geçtik. Türkiye ekonomisi için ideal enflasyon oranı yüzde 5’in altıdır. Makul seviye ise tek haneli enflasyondur. Yüzde 10’un üzerindeki enflasyon ise yüksek sınıfına girer. Yüzde 50’nin üzeri ise hiper enflasyondur. Dolayısıyla hiper enflasyon yaşayan bir ekonomimiz olduğunu söyleyebiliriz.
Buradan nereye gideriz?
Yetkililer yılbaşından sonra enflasyonun “hızlı bir şekilde ineceğini” ve önce 40'lı, ardından 30'lu, yılsonuna doğru ise 20'li rakamlara gerileyeceğini söylüyorlar. Bu hafta başında açıklanan OVP rakamları da bu söylemi doğruluyor. Buna göre 2022 sonunda enflasyonun yüzde 65 olacağı ve 2023 sonunda ise yüzde 24.9’a gerileyeceği öngörülüyor.
Bu durum bir başarı olarak algılanıyor ama bizim yıllık enflasyonumuz 2021 ortasında, yani yaklaşık bir yıl önce yüzde 17-18’lerdeydi. Böylesi bir dönemde ekonomide uygulanmakta olan modeli değiştirdik ve yüksek enflasyondan hiper enflasyona geçişin kapısını araladık. Oysa yapılması gereken dünyada enflasyon baskılarının arttığı bir dönemde enflasyon ile mücadeleye ağırlık vermek ve tek haneli enflasyon hedefinden uzaklaşmamaktı.
Sonuçta geldiğimiz noktada, enflasyon ile mücadelede birkaç yıl geriye düştük. Enflasyon hedefi gelecek yıl için yüzde 24,9 olarak belirlenmiş. Tek haneye ise ancak 2025 sonunda iniyoruz. Her şey programa uygun giderse olumlu senaryomuz bu. Bu senaryo bizim için “ölümü görüp, sıtmaya razı olmak” demektir. BloombergHT’de başarılı yorum ve analizler yapan Gökhan Şen’den duymuştum. “Biz enflasyonun düşmesini değil, düşük enflasyonu istemeliyiz” diyordu. Ölümü ve sıtmayı bir yana koyup Gökhan’ın dediği gibi “düşük enflasyon”da ısrar etmeliyiz.