“Söylediğini unuturum. Öğrettiğini hatırlarım.
Eğitirsen öğrenirim.”
Benjamin Franklin / “Öğrenmenin en güzel yanı
kimse senden öğrendiklerini (ç)alamaz.”
B.B. King
Öğrenmekle, öğretmekle ilgili daha o kadar çok özlü söz var ki seçmek durumundaysa insan zorlanıyor. Türk Dil Kurumu “öğretmen” için, mesleği bilgi öğretmek olan kişi demiş. Bir başka kaynaksa, belirlenmiş hedefler doğrultusunda öğretim etkinliklerini planlı ve programlı bir biçimde düzenleyerek yürüten uzman kişi diye tarif etmiş. Ya öğreten kişi değil de yer olursa? Örneğin, şehir olursa? Çünkü deniyor ki, şehir eğer gelişmek, ilerlemek istiyorsa şehirlisine öğretmenlik yapmalı. Yani, bilgi öğretmeli. Yani, öğretim etkinliklerini planlı ve programlı bir biçimde düzenleyerek yürütmeli. Şehirlerde öğrenmenin iki yönlü işlediği belirtiliyor; şehirden öğrenmek, şehir için öğrenmek. Öğrenme gruplarının oluşturulması, sürecin yönetilmesi, yürütülmesi “şehirden öğrenmek” olurken eğitim kurumları aracılığıyla şehrin yeniden canlanması, gelişmesi ise “şehir için öğrenmek” oluyor. Şehir bir yandan öğretirken diğer yandan öğreniyor, ilerliyor. Kazan – kazan!
Bunu kendine iş edinmiş organizasyonlar var. Bunlardan bir tanesi Barselona merkezli bir sivil toplum kuruluşu; International Association of Educating Cities (IAEC). 1994 yılında kurulmuş ve şimdilik 35 ülkeden 500 şehir bu kuruluşun üyesi. Üyeler arasında Türkiye’den şehir yok. Benimsenmesi ve yaygınlaşması için rehber seçtikleri programlardan biri “BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri” diğeri ise “UNESCO 2030 Kültür Hedefi”. Her yıl belli bir alanda gelişme sağlayan şehirleri ödüllendiren bir programları var. 2024 için “Değer Tabanlı Öğrenim” seçilmiş. Değerlemeye alınacak özellikler ise şöyle açıklanmış; kurumsal değerlerin yüceltilmesi, barış kültürünün tesisi, şehirli değerlerin birlikte ele alınması ve paylaşımı.
Zaman içerisinde sorunlar ve ihtiyaçlar öğrenilmesi gerekenleri de şekillendiriyor. Örneğin, Silikon Vadisi sonrası (S.V.S.) bilişim işkolundaki gelişmeler, akıllı cihazların yaygınlaşması kodlama öğrenimini zorladı, herkes kodlama öğrenme peşine düştü. Örneğin, bizde çok kişi gastronom olabilmek için gastronomi öğrenmekle meşgul. Gastronomi öğretmeyen şehri neredeyse ayıplayacaklar. O kadar. Herkes gastronom olursa korkarım sokakta pilav üstü nohut – tavuk yiyemeyeceğiz. Lahmacun yiyemeyeceğiz. Çeyrek ekmek (yarım da olabilir) içi kokoreç yiyemeyeceğiz!
Şehirler de bu değişim ve dönüşüme ayak uydurma çabası içerisinde. IAEC veri tabanından elde ettiğim uygulama örnekleri bunu kanıtlıyor:
- Yerinden eden gelişmelere karşı koyabilmek için yaratıcılık ve yenilikçilik, kitap okuma / yorumlama ve yazarlık, basılı ve dijital medya
- Yeni kuşakları küresel çevre sorunlarına karşı hazırlayabilmek için gıda tüketiminde tutum ve davranışları sürdürülebilir kılmak
- Kadınların bilim, teknoloji, mühendislik ve tasarım alanında uzmanlık kazanmasını cesaretlendirmek
- Yaş almış tecrübeli şehirlilerin genç kuşaklara bilgilerini, deneyimlerini yüz – yüze ya da internet üzerinden aktarabilmelerini sağlamak
- Gençlere oyun yazarlığı ve sahneye koyma konusunda profesyonellik kazandırmak ve eserlerini yayınlamak
- Mezarlıkları birer kültürel miras olarak ele almak ve onları açık hava müzesine dönüştürmek
Bir kısmını sıraladığım onca örneği inceleyince şehirlerimizin öğretmek konusunda daha alacak yolu olduğunu anlıyorum. Şehir yönetimleri idrak etmeli ki öğretirlerse öğrenecekler. Böyle bir süreç şehir için büyük kazanç sağlayacak. Yarından tezi yok, öğretmen şehir olma yolunda adımlar atılmalı!
Haftanın Şehri: ANDONG, Güney Kore
162 bin nüfuslu şehir 2019 yılında başladığı bir proje ile başarılı öğretmen şehirlerarasına girmiştir. “Sokak Derslikleri” adlı proje yerel eğitim kurumları ile yerel ticarethaneler arasında yerel yönetim aracılığıyla kurulan eşsiz bir işbirliği ile hayata geçirilmiştir. Eğitim programları yerel halkın ihtiyaç ve taleplerine göre düzenlenmektedir. Eğitime katılanlar evlerine en yakın yerel işyerlerinde eğitim görmektedir.
Verilen yaşam boyu eğitim aynı zamanda yerel ekonomiyi destekler özelliktedir; lisan, dikiş, nakış, resim, kaligrafi gibi. Eğitim için mekânlarında yer tahsis eden işletmelere bunun için bir bedel ödenmemektedir. Ancak, adresleri ve yaptıkları iş yerel yönetim web sitesinde yayınlanmakta ve tanıtılmaktadır. Dersler ücretsiz olup ancak kullanılan malzemeler için bir bedel alınmaktadır. Derslere yüzde 80 oranında katılanlara bir sertifika verilmekte ve sertifika sahipleri yine yerel yönetim web sitesinde ilan edilmektedir. Tüm süreci yerel yönetim yönetmekte ve sorumlu olmaktadır. Bu yöntem, eğitim için yer gereksinimini ortadan kaldırmakta, yerel işyerlerine katkıda bulunmakta, öğretmenlere iş yaratmaktadır.